Koronavirüs her ne kadar bir hastalık türü olsa da sadece bir tıp ve halk sağlığı sorunu değildir. Küresel bir salgın olması sebebiyle sosyolojik, psikolojik ve ekonomik sonuçları olan bir sorundur. Özellikle virüsün yayılmasını önlemeye yönelik alınan izolasyon, karantina, sokağa çıkma yasağı, sosyal mesafe ve seyahat kısıtlaması gibi tedbirlerin sosyal hayat ve dünya ekonomileri üzerindeki etkisi ciddi boyutlara ulaştı. Salgın adeta bir sosyo-ekonomik krize dönüştü. Şimdiden yapılan tahminlere göre salgın sonrasında hiçbir şey eskisi gibi olmayacak ve salgın miladından sonraki döneme yeni normal adı verilecektir. Nitekim salgının hafiflemeye başlamasına bağlı olarak "yeni normal" hayat düzenine geçildi. Bu yeni düzende her alanda olduğu gibi sosyo-ekonomik alanda da birçok yenilik hayatımıza girmiş oldu. Bu salgın sonrasında oluşması beklenen yeni normalin sosyo-ekonomik boyutunda internet teknolojilerinin rolü görmezden gelinemez. Nitekim teknolojik anlamda devam eden değişim ve dönüşüm salgın sürecinde hızlanma eğilimine girdi.
YENİ NORMALDE TEKNOLOJİ VE SAĞLIK
COVİD-19 pandemisi sonrası yaşanmaya başlanan yeni normal dönemde insanlar bireysel davranışlarında artık farklı alışkanlıklar edineceklerdir. Kişisel hijyen, sosyal veya fiziksel mesafe, seyahat planları, alışveriş şekilleri artık yeni, hatta teknoloji destekli hale gelecektir. Mobil telefon sistemlerinde mevcut altyapı, yeni teknolojik uygulamalar (applications) için yeterlidir. Blokzincir ve yapay zekâ teknolojisine bağlı olarak artık kişisel tercihlerin planlanması, alışverişlerin internet üzerinden yapılması gibi birçok sosyal olay mahiyet değiştirecek görünmektedir. Yeni normalin, geniş bant internet ve bulut destekli bilişim altyapısı üzerine inşa edileceği tahmin edilmektedir.
Pandemi sürecinde ve sonrasındaki yeni normal dönemde insan ilişkilerinde ve sosyal hayatta değişim ve dönüşümün en çok yaşanması muhtemel alanlardan biri sağlık hizmetleridir. Salgının kontrolünde gerek bireysel gerek kamusal olarak takip yöntemi olarak kullanılmak üzere birçok mobil telefon uygulaması devreye girdi. Epidemi kontrolü için gereken iletişim altyapısı olarak mobil telefon sistemi yeterli oldu. Karantina bölgesindeki kişilerin takibi, aynı asansöre binenlerden birinde virüs çıktığında diğerlerine ulaşmayı mümkün kılan temas takibi (contact tracing) uygulamaları, ülkemizde de kullanılmaya başlanan kişilerin sağlık durumlarının takibini yapan ve seyahat izni talep imkanı veren (HES) cep telefon uygulaması, toplu taşıma araçları ve kent meydanlarına termal kameralar konularak kişilerin kimlikleri, ateşleri ve sağlık durumlarıyla ilgili tespitlerin yapılması ve bu verilerin yapay zeka uygulamalarıyla korelasyonunun yapılmasını sağlayan programlar burada sayılabilir. Yeni normalin kamu sağlığı alanında internet ve cep telefonu teknolojilerinin yaygın şekilde uygulanacağı ve gelecekte ortaya çıkabilecek salgınlarla mücadelede etkili bir yöntem olacağı öngörülebilir.
Salgınla mücadelede kritik tıbbi malzemelerin tedarikinde blockchain temelli çözümler ortaya çıktı. Özellikle sağlıkla ilgili 3D basılı malzemelerinin modellerinin paylaşılabilir bir ağ üzerinde depolanıp görüntülenmesini sağlamak üzere blokzincir teknolojisinden yararlanıldığı görüldü. Blockchain de burada manipüleye karşı dayanıklı yapısıyla güçlü bir altyapı sağlamaktadır. Küresel pandemi sürecinde ve sonrasında dağıtık yapıya sahip blokzincir teknolojisinin tedarik zinciri uygulamaları, haber ve veri doğrulama girişimleri, kimlik yönetimi ve ağ merkezli uygulamalar, veri haritaları gibi birçok alanda gelecekte güçlü bir yapıya kavuşacağı öngörülmektedir.
YENİ NORMAL VE DİN
Pandemi sürecinde fıkhın ibadet alanıyla ilgili bazı konular gündeme geldi. Fetva meclislerine ve fetva ehliyeti olan din adamlarına bu yeni olağanüstü durumla alakalı birçok soru yöneltildi. Dünyadaki bazı fetva kurulları bu konuda bazı kararlar yayınladı. Ülkemizde Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu tarafından salgın sürecinde muhtemel ve fiili dini sorulara cevap niteliğinde kararların bulunduğu bir bilgilendirme kitapçığı yayımlandı. Bu kitapçıkta öncelikle bir Müslümanın salgın hastalıklara karşı nasıl bir tutum ve davranış içinde olması gerektiği, bunu bir ceza ve azap değil, bir imtihan vesilesi olarak görmesi gerektiği, inanç bakımından teslimiyet içinde olmakla birlikte bunun sorumluluğu ihmale yol açmaması gerektiği gibi bazı itikadi konular üzerinde duruldu. Dinin uygulama alanıyla ilgili olarak ise karantina ve sokağa çıkma yasaklarıyla Cuma ve Bayram namazlarının hükmü, video-konferansla kılınıp kılınamayacağı, Cuma'nın en azından belli camilerde kılınması, camide fiziksel mesafeli saf tutma biçimi, salgın sebebiyle vefat edenlerin cenazelerinin yıkanması ve definlerinin nasıl olacağı, vefat eden Müslümanların şehit olup olmadıkları vb. fıkhî konulara yer verildi. Yine Avrupa Fetva Konseyi tarafından yayınlanan bir fetva karar kitapçığında ise yukarıdaki konular yanında gayrimüslimlere şifa duası yapma, virüse karşı rukye yapma, koronalı kişiden tiksinme, salgın bölgesinden ayrılma ve o belgeye gitme, karantina altındayken evinden ayrılma, musafaha ve kucaklaşma, hastalığı bulaştırarak birinin ölümüne sebep olmanın sorumluluğu, gıda maddesi gibi eşyaları haddinden fazla stoklama, sağlıkçıların hastalar arasında öncelik tercihine bulunması, vebalı cenazelerin yakılması gibi konuların dini hükümlerine de yer verildi.
Pandeminin dini ve ahlaki açıdan değerlendirilmesi de önemlidir. Dinlerin salgınlara karşı yaklaşımları ve bu konudaki bazı teolojik tartışmalar gündeme geldi. İnanç açısından ne tür etkilerinin olduğu, "kaza-kader", "kötülük problemi (teodise)", "tevekkül", salgının bir azap mı, imtihan mı, hikmetini bilmediğimiz bir rahmet mi olduğu konusunda da tartışmalar söz konusu oldu. Netice Covid-19 virüs salgını krizine karşı insanlar farklı tavırlar geliştireceklerdir. Bazı insanlar bunu bir imtihan vesilesi görüp, sabırla onun üstesinden gelinebileceğine inanarak kendilerinden emin, güçlü ve ümitli kalmaya devam edecekler; bazıları da onu bir felaket, bir ceza veya dünyanın sonunu getiren kıyamet olarak algılayıp kontrol edilemeyeceği ve durdurulamayacağı korkusuyla kaygı ve çaresizliğe düşeceklerdir. Biyolojik bir afet olarak değerlendirilebilen bu salgının ne zaman ve nerede karşımıza çıkacağının belirsiz olması toplumda psiko-sosyal travmaya yol açmaktadır. Bunun neticesi koronafobi, pseudocorona (sahte korona), korona paranoyası gibi yeni hastalık türleri ortaya çıktı.
Covid-19 küresel salgını sonrası yeni normal dönemde dijital çağa girilmiş olacağından bu sanal ve yapay ilişkiler çağının getireceği birtakım ahlaki problemlerin de olacağı öngörülmektedir. Normal dönemde bile bireylerin gerçek kimliklerini gizleyerek yaptıkları eylem ve yorumlar ahlaki açıdan birçok sorunu beraberinde getirmektedir. İnsan ilişkilerinin tümüyle dijital-sanal ortama taşınacağı tahmin edilen yeni normal dönemde ahlaki kuralların nasıl şekilleneceği, dijital teknolojiler ve yapay zekânın sunduğu imkân ve fırsatların, "fırsatçılık" yapılarak insanlık aleyhine tehdit ve tehlikeye dönüşüp dönüşmeyeceği, üretim, zanaat ve meslekleri insanın elinden alıp almayacağı, en nihayetinde insanın anlam arayışında teknolojiye bel bağlayarak varoluşsal bir geri çekiliş yaşayıp yaşamayacağı tartışılmaktadır.
Prof. Dr. Murat Şimşek
Kaynaklar
Şimşek, M. – Samar M., "Covid-19 Salgını Sonrası Sosyoekonomik Değişimler Çerçevesinde İnternet Teknolojileri: İslam İktisadı ve Finansı Örneği", Pandemi Sürecinde Sosyoekonomik Değişim ve Dönüşümler, "Fırsatlar, Tehditler, Yeni Normaller", Necmettin Erbakan Üniversitesi Yayınları, Aralık, 2020, s. 205-231.
https://neuyayin.com/online-satis/urunler/pandemi-surecinde-sosyoekonomik-degisim-ve-donusumler/647
https://dosya.diyanet.gov.tr/DIYKDosya/YayinDosya/cc6ce083-8d46-48a3-84c1-095f7808206e.pdf
https://www.e-cfr.org/