Cellat Zöhreddin’i kim öldürdü?
Suriye'de yaşanan vahşet örnekleri değme korku filmlerine taş çıkartır, aratır. Yürüyen Ölüler/The Walking Dead serisi bile yanında sönük kalır. Cephelerde korku filmlerinden fırlamış tiplere rastlamanız işten bile değil. Esat, başta kardeşi Mahir olmak üzere bir sürü katil sürüsü besliyor. Bunların Sırp katillerden ve Arkan çetesinden farkı yok. Esat'ın kendisi bu insan azmanları piramidinin tam tepesinde yer alıyor. Fatimilerin atası Meymun Kaddah, Beşşar Esat gibi göz doktoru idi. Kaddah göz doktoru demektir. Bu anlamda Beşşar Esat tarihte "ikinci Kaddah" sıfatını hak etmektedir. Meymun Kaddah tarihte nam salmış; desise ve gaddarlığıyla tarihe geniş kapısından girmiş birisidir. Esat, Suriye genelinde narkozsuz ameliyat yapıyor. Şebbiha tabiri paramiliter güçlerini ifade ettiği kadar insan azmanlarını da sembolize ediyor. Esat, Şebbiha deyiminin Türk uydurması olduğunda ısrar ediyor! Halbuki, bakar kör olmasa; çevresine bir bakış atsa, bunlardan düzinelercesini görecektir. Zaten onları organize eden bizzat kendisidir. Mihraç Ural bunlardan birisi idi; Banyas katliamına imza atmıştır. Reyhanlı saldırısının da onun marifeti olduğu söylenmektedir. Suriye'de Mihraç Ural gibi düzinelerce psikopat insan azmanı vardır. Cami Cami, Süheyl Hasan bu tarz efsaneleşmiş cellat tipli cephe komutanları arasındaydı. İsam Zöhreddin'in selefi Cami Cami çatışmalar sırasında öldürülmüştür. Varil bombalarının mucidi Suheyl Hasan ise Esat yandaşları nezdinde efsane haline geldikten sonra sönmüş ve ardından ortalıktan çekilmiştir. İdlip çatışmaları sırasında ortadan kaybolmuş; bilahare kelaynak gibi batıp çıkmış; farklı bir kisvede yeniden zuhur etmiştir. Lakin yeniden ve son defa kaybolması uzun sürmemiştir.
Süheyl Hasan ikinci kez zuhurundan itibaren eski karizmasını yitirmiş, maskara durumuna düşmüş veya düşürülmüştür. Daha doğrusu Şiiler Nuseyrileri kültürel üstünlükleriyle, geniş yelpazeleriyle ezmişlerdir. Süheyl Hasan kahraman, efsane haline geldikten sonra maskaraya çevrilmiş ardından da sırra kadem basmıştır. The Independent gibi gazetelere göre, rejimin kolluk kuvvetlerinin İran mihverine ve Hizbullah'a bağımlı kalması için rejimin kilit adamlarından olan Süheyl Hasan örgütçe tasfiye edilmiştir. Kaplan lakaplı (Nimr) Süheyl Hasan dost ateşiyle öldürülmüş ya da Hizbullah tarafından sahada avlanmıştır.
Son sıralarda Şebbiha'nın en muhkem celladı olarak öne çıkmış olan İsam Zöhreddin de esrarengiz bir biçimde öldürüldü. Kim ve niçin öldürdü? Cevabı hala muamma. Lakin muhalif Dürzilerin tamamı Zöhreddin'in ölümünden bizzat rejimi sorumlu tutuyorlar. Neden? İsam Zöhreddin Eylül (2017) ayı içinde savaşın kefesinin Suriye rejimine doğru kaydığını fark ederek intikam naraları atmış, buna dair hislerini açığa vurmuştu. Mültecilerin dönüş yolunu kapatmaya çalışmıştır. Yanlış bir mesaj verilmesine neden olmuştur. Mültecilere yönelik olarak; 'gelecekleri varsa görecekleri de var; kaçakları ve dönekleri herkes affetse de biz affetmeyiz' mealinde boyundan büyük sözler sarf etmişti. Rejimin kanatları altında olmasına rağmen rejimi kanatları altına almak istemiştir. Kendine güveninin kurbanı oldu. Bu sözlerle çizmeyi aşmış ve idam fermanını imzalamış oldu. Rejimin ondan farklı düşündüğünü sanmak beyhude olur. Lakin bu sırrı faş etmek de ona düşmezdi. Suriye rejimi sırlarıyla yaşayan bir rejimdir. Sırlarının açığa vurulması affedilemez. Rejim dışarıya kaçanları affetmese bile bunu böyle deklare etmez. Aksine, meşruiyet sağlama, normalleşme belirtisi olarak geriye dönüşü teşvik eder. Nitekim, Suriye rejiminin Lübnanlı müttefikleri, 'Suriyeliler geldikleri yere' diye tempo tutuyorlar! Hizbullah ile müttefiki Michel Aoun, Lübnan'ın kıt imkanlarına da vurgu yaparak, bundan güç alarak, ' artık Suriyelilerin geri dönüş vakti gelmiştir' kampanyası yürütüyorlar. Böylece rejim adına normalleşmeyi hızlandırmayı amaçlıyorlar. Zöhreddin ise tersini yapıyordu. 'Keskin sirke küpüne zarar' misali postu deldirdi. İsam Zöhreddin bu tutumuyla rejim için pişmiş aşa su katmış oldu. Rejim için siyasi maslahat şimdilik intikam dürtülerinin önünde seyrediyor. İsam Zöhreddin için ise tersi geçerliydi. Rejim açısından kuşu kafese soktuktan sonra, boğazlaması kolay. Yeter ki kuş kafese girsin!
Bu nedenle İsam Zöhreddin'in ölümüyle ilgili ortalıkta iki rivayet dolaşıyor. Cumhuriyet Muhafızlarında görev yapan İsam Zühreddin, Deyri'z Zur çatışmaları için görevlendirilmişti. Burada IŞİD tarafından yerleştirilmiş bir mayına bastığı ve bu suretle hayatını kaybettiği iddia edilmiş ardından da komuta kademesindeki çekişmeler yüzünden ters düştükleriyle çatışmaya girdiği ve bu sırada öldürüldüğü tezi ileri sürülmüştür. Faysal Kasım ve Velit Canbulat gibi muhalif Dürziler Cellat Zöhreddin'in ölümünden dolayı Sureye rejimini sorumlu tutuyorlar.
Rejim kendi adamlarını veya Şebbihasını infaz eder mi? Gözünün yaşına bile bakmaz. Kullanma tarihi biteni ortadan kaldırır Gazi Kenan rejimin Lübnan'daki kirli ve kanlı işlerini yapmış ve ardından da tasfiye edilmiştir. Refik Hariri suikastına katılan rejimin adamları arkada delil bırakmamak için birer ikişer infaz edilmiştir. Muhammed Said Ramazan Buti rejime yakın isimlerden birisi olmasına rağmen tertiple ders yaptığı camide öldürülmüştür.
Suriye rejimi, Süveyda bölgesinin sakinleri Dürzileri kazanmak için çok çabaladı. Ama bölgedeki direnci kıramadı. Bu uğurda kullandığı maşalardan birisi İsam Zöhreddin idi. Fırat Post'un haberine veya rivayetine göre, İsam Zöhreddin, Suheyl Hasan'ın akıbetine uğramış ve Hizbullah keskin nişancısı tarafından ortadan kaldırılmıştır. Dürzi toplumunda Esat için çalışan isimlerden ve Esat'ın eski Ankara Büyükelçisi Nidal Kaplan, İsam Zöhreddin'in dostları ve 'dava arkadaşları' arasında idi ve dostu Zöhreddin'in ölümüne şamata edenlerin toptan Suriye vatandaşlığından atılmasını istemektedir. İsam Zöhreddin günahlarıyla birlikte öteki dünyayı boyladı. Tam kelimesiyle insan kasabıydı. 2012 yılında Şam kırsalında yer alan Mesraba katliamının baş sorumlusu idi. 2016 yılında kolu bacağı ayrılmış, kellesi asılı kurbanları arasında poz vermişti. Bu azmanlar, insanların dirisine saygı göstermedikleri gibi ölüsüne de saygı göstermiyorlar. Böylece aşağılık şahsiyetlerini ortaya koymuş oluyorlar. Sadizm, vahşetten lezzet alma durumu tekil bir durum olmaktan öte kolektif bir durum arz ediyor ve yaygın bir psikopatlık örneğini yansıtmaktadır. Nitekim, Esat yanlısı kadın gazeteci Kinane Alluş da, Halep kırsalında öldürülen muhaliflerin önünde rejime bağlı askerler eşliğinde sırıtarak kırıtarak selfie çektirmişti.
Dünya niye suskun? El Cezire Kanalı rejimin hapishanelerinden sızdırdığı 11 binden fazla işkence ile öldürülmüş muhalifin ve tutuklunun binlerce fotoğrafını ele geçirdiği ve yayınladığı halde kimse oralı olmamıştır!
Saddam'a 'Bağdat kasabı' diyenler neden ısrarla Esat'ı kolluyorlar ve ona 'Şam kasabı' diye hitap etmiyorlar? Çok mu zor?
Bahsimize Velit Canbolat'ın sözleriyle son verelim: Dera'dan Baba Amr'a kadar bütün devrim şehitlerine selam olsun!
Mustafa Özcan
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Rakka ve Kerkük’ün düşüşü (18.10.2017)
- UNESCO seçiminde Yusuf ve Kardeşleri! (15.10.2017)
- Berlusconi’den Trump’a! (13.10.2017)
- Küresel eksen kayması (11.10.2017)
- Yeni dünya özlemi (09.10.2017)
- Barzanistan’ın denekleri (06.10.2017)
- Züğürt Tesellisi (03.10.2017)
- Yanlış hesap Erbil’den döner (02.10.2017)