Arama

Mustafa Özcan
Ekim 15, 2017
UNESCO seçiminde Yusuf ve Kardeşleri!

İstanbul'da faaliyet gösteren Beyruti Yayınlarının sahibi Hişam Cebehneci vaktiyle UNESCO seçimlerine de ışık tutan bir hikaye anlatmıştı. Anlattığı yaşanmış olay Suriye'den. Şam kırsalında; Doğu veya Batı Guta'da meşhur olan sarıklılardan yani hocalardan birisi parlamento seçimlerine adaylığını koymak istemektedir. Bölgede hocanın önemli bir destek tabanı vardır ve popülaritesi oldukça yüksektir. Kendisi de hizmet noktasında samimidir. Halk da ona inanmaktadır. Nezahet ve nezaketiyle maruftur. Seçilmesi halinde Meclis'e seviye ve vakar getirecektir. Lakin rejim araya yabancıların sızmasını istememektedir. Rejim tedbir almakta gecikmez. Beşşar Esat yine yöreden bir başka meşhur hocayı çağırır ve ' aday ol, arkandayım, desteğim seninle' der. Buna tav olan ikinci hoca da denileni yapar ve seçimlere girer. İki sarıklı birbirini nötr haline getirir ve üçüncü aday yani iyi çocuk, esas oğlan (good guy) aradan sıyrılır.

Esat, 2011 halk hareketinden sonra da benzeri bir oyunu kurgulamıştır. Bu oyun daha önce Cezayir'de oynanmıştır. Cezayir rejimi Esat'ın milletvekili seçimi oyunundaki gibi AIS ile GIA'yi birbiriyle dengelemiş, tokuşturmuş ardından salimen aralarından sıyrılmıştır. Sonuçta kazanan ikili veya üçlü oyunuyla rejim olmuştur. Askeri cenahta Frankofon yapı, cunta (Hizb-i Fransa), GIA ile AIS'i birbiriyle savuştururken; dizginlerken siyasi alanda da Mahfuz Nahnah ile (İhvan) Abbas Medeni (FIS)'yi dengelemiştir. Buna dengeleme siyaseti diyoruz. Cezayir örneğinde veya deneyiminde bu oyun adeta cerrah titizliğiyle büyük bir maharetle uygulanmıştır. Bu dengeleme oyununda kefelerden birinde ifratın da ifrat makamında, ihanet şebekesi veya hain sürüleri, çakallar; GIA veya tekfirciler yer almıştır. Denge çizgisinde yani ortada ise FIS yani Abbas Medeni ve Ali Belhac vardır. Burada onları denge çizgisini koyuyorsak da bu farazi boyutta, maksadı aşan bir biçimde yapılmaktadır. Cezayir'de dengeleme oyununda tefrit çizgisini ise Toplumsal Barış Hareketi veya Mahfuz Nahnah temsil etmiştir. 28 Şubat sürecinde de ülkemizde bu dengeleme oyununu yönetenler Erbakan'ın karşısına Gülen'i geçirmişlerdi.

*

Tekrar Suriye'ye gelecek olursak Esat Parlamento seçimlerinde denediği dengeleme oyununu ikinci kez, halkıyla savaşında da kanlı bir karnaval şeklinde oynamıştır. Bu süreçte IŞİD/DEAŞ dengeleme siyasetinin bir parçası olarak bizzat üretilmiş, oluşturulmuştur. Cezayir'de FIS'in askeri kanadı AIS'e mukabil Suriye'de ÖSO (Özgür Suriye Ordusu) zuhur etmiştir. Bunu dizginlemek için ise yine Cezayir'den iktibas edilen, alıntılanan modelin diğer ayağı olan GIA örneği IŞİD/DEAŞ ile hayata geçirilmiştir. Böylece dengeleme oyunu dört başı mamur ve muhkem hale getirilmiştir.

Amerikan Hariciyesinin 2016 Dini Özgürlükler Raporunda da yer almasına karşılık Amerikalılar rejimle halk arasında yaşanan gerçek mücadelenin bir şekilde bir siyasi oyuna çevrilmesine müsaade etmişler, seyirci kalmışlardır. Bu çıkarlarına daha uygundur. Nitekim, dönemin ABD Genelkurmay Başkanı Martin Dempsey, 'Suriye muhalefetinin hiçbir kanadı çıkarlarımıza karşılık vermiyor, hitap etmiyor' demiştir. Şimdi PYD ile karşılıklarını veya karşı ağırlıklarını, çıkar ortaklarını bulduklarını görüyoruz. Üstelik, krizi zamana yayarak ve umutlarını manipüle ederek Suriye muhalefetinin kimyasını da bozdular.

Bu açıdan Suriye meselesini takip eden analizciler zamanla mücadelenin devletler oyununa dönüştüğünü fark etmişlerdir.

1988 yılından sonra Cezayir'de baş gösteren halk hareketini takip eden çoğulculuk denemesi sırasında, demokrasiden yana ağırlığını koyduğunu düşündüren ABD rüzgarın yön değiştirmesi ve zamanın olgunlaşmasıyla birlikte hakiki veçhesini göstermiştir. Suriye'deki gibi çark etmiştir. FIS'in ABD Temsilcisi Enver Haddam'ı tutuklamıştır. Suriye'de de Hama'da halkı tahrik eden Amerikan Elçisi Richard Ford ve Obama idaresi bilahare halka sırtını dönmüştür. Mısır'da da aynı şekilde darbeye arka çıkmışlar. ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel ABD'den çömezleri olan Sisi'ye açık bir şekilde arka çıkmıştır.

*

Bu dengeleme politikasını Bediüzzaman şöyle izah etmektedir: Muvazene sırrına binaen, hassas bir terazinin iki kefesinde iki ceviz veyahut iki güneş bulunsa; hangi kefesine bir şey ilâve edilirse, o aşağı iner, ötekisi havaya kalkar. Sonuçta PYD ve IŞİD rejimin araçları olarak hareket etmişler ve karşı kefeyi veya gözü zayıflatmışlardır. Kurtarılmış bölgeleri işgal ederek bilahare yeniden rejimin kontrolüne devretmişlerdir.

Benzeri bir dengeleme oyunu Paris'te Yusuf Kardeşler arasında ve vasıtasıyla yaşanmıştır. UNESCO seçimlerinin favorisi Katar adayı Hamd Bin Abdulaziz Kevari, Mısır adayı Dr. Müşire Hatip tarafından perdelenerek; Fas Yahudisi Fransa adayı Audrey Azoulay'ın aradan sıyrılması sağlanmıştır. Halbuki Mısır adayı ile Katar adayının önceki turlarda aldıkları oylar toplu bir biçimde Audrey Azoulay'ın aldığı oyların çok üzerinde olmuştur. En az 10 puan kadar fevkine çıkmıştır.

Mısır ile Katar destekçileriyle birlikte, birbirini bloke ederek, eleyerek Yahudi asıllı Fransız adayın aradan sıyrılmasına hizmet etmişlerdir. El Cezire, favori aday Hamd Bin Abdulaziz Kevari'nin bir biçimde Mısır tarafından elenmesini Yusuf Kardeşlerin rolüne benzetmiştir. Yalan da değil.

Cahiliyet döneminde Araplar arasında şöyle bir denklem vardır ve bugün de geçerli olduğu bittecrübe sabittir.

Ben ve kardeşim yeğenime karşıyız. Ben ve yeğenim bir olduğumuzda yabancıya karşı oluruz.

Görüldüğü gibi bu denklemde adalete yer yok. Asabiyet konuşuyor. Bugün ise Cahiliyet asabiyeti bile aranıyor. Denklem daha da bozuk hale gelmiş. Durum tersinden işliyor. Şimdiki denklem şu: Ben ve İsrail, kardeşlerim diğer Araplara karşı yekpareyiz. UNESCO seçimlerinde görüldüğü gibi.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN