Şalom ile selamlaşanlar!
Şalom İbranice selam anlamına gelmektedir. İbranilere mahsus bir selam biçimidir. Müslümanların ise selamlaşma biçimi Arapça olarak selam veya 'es selamü aleyküm' veya 'selamün aleyküm' şeklindedir. Selam aynı zamanda el esmau'l hüsna yani Allah'ın güzel isimlerindendir. Kadir Suresinde de kadir gecesini anlatan ayetlerde bu gecenin sabaha kadar veya tan yerinin ağarmasına kadar esenlik içerdiği yani selam ve selamete vesile olduğu ifade edilmektedir. Demek ki selamın ilahi bir boyutu olduğu gibi aynı zamanda beşer ilişkilerini düzenlemede bir anahtar görevi görmektedir. İnsanları kaynaştırmaktadır. Müslümanların selamlaşma biçimi selam üzerindendir. Gayri Müslimlere selam verilir veya alınır mı? Lübnanlı alimlerden merhum Faysal Mevlevi buna cevaz verenlerden olmuştur. İslam, dünya esenliğini de istemektedir ve bu nedenle de kulların arasındaki münasebetlere selam ile köprü kılmaktadır. Bununla birlikte İslam'ın Medine devrinde Yahudiler Müslümanlarla selamlaşmalarında yeni dine ve peygamberine kinlerinden dolayı 'esselamu aleyküm yerine' essamu aleyküm' demişlerdir. Üzerinize esenlik değil zehir saçılsın demektir. Kem söz sahibine ait olduğu gibi kem selam da verene aittir. Esas olan insanlar arasında iyilik ve esenlik dilemektir.
Şimdi BAE ile İsrail arasında kurulan diplomatik bağ ile birlikte İsrail-BAE barışının mimarlarından Yusuf el Uteybe İsrail basınında makale üzerine makale kaleme almaktadır. Adeta içlerinden bir yazar olup çıkmıştır. 13 Ağustos tarihinden sonra yazmış olduğu ilk makalenin başlığı 'Şalom/Selamun Aleyküm' şeklindedir. Yediot Ahranot (https://twitter.com/DrHAKEM/status/1297100294040571904/photo/1) gazetesi selamun aleyküm ibaresini Arapça olarak yazarken şalomu da İbranice olarak başlığa çıkarmıştır. Yusuf el Uteybe'ye göre, Arapların yeni dostu İsrail yeni düşmanı ise Türklerdir. Bu durumda Yahudilere 'selamun aleyküm' demekte bir beis görmüyor ve bunu onlardan esirgememektedir. Fakat bize aynı selamı verir mi, kuşkulu! Yusuf el Uteybe gibilerine selam versek borçlu çıkacağız. Belki de geçmişte Yahudilerin atalarının yaptığı gibi selamımızı 'essema aleyküm/zehir olun' ibaresiyle alacaklardır.
Esasen şalom-selam ekseni veya kucaklaşmasının mazisi derin olmakla birlikte ilk defa İkinci Vatikan Konsili toplantılarının fikir babası olan Louis Massignon tarafından ortaya atılmıştır. Massignon dini kitlelerin veya başat dinlerin barışması için İkinci Vatikan Konsilini tarihi bir köprü haline getirmek istemiştir.1962-1965 yılları arasında toplanan bu konsilin temel ve birinci görevi, ayağı Hristiyanlarla Yahudileri ortak zeminde barıştırmaktı. Birbirine karşı yumuşama ve öteki dinlerin kurtuluşu için de vesile aramaktı. Konsil toplantılarının birinci ayağını Yahudiler ile Hristiyanların kucaklaşması ve selamlaşması teşkil ediyordu. Ardından Massingnon ikinci ayakta da Müslümanlarla Yahudiler arasında Selam-Şalom beraberliği üzerinden kaynaşma sağlanmasını istiyordu. Şimdi Massingnon'un bıraktığı yerden Yusuf el Uteybe devam etmektedir. BAE daha da ötesine geçerek Hindulara ve Yahudilere yumuşuyor ve Müslümanlara ise sertleşiyor. Sisi bir konuşmasında İslam'ı dünya barışına tehdit saymıştır. Dünya bir milyar Müslümana uymaz bir milyar Müslüman dünyaya uymalı demiştir. Kenan Evren gibi dini konularda yakası açılmadık konuşmalar yapmaktadır. Yusuf el Uteybe İbrani Yedioth Ahronoth (ynetnews) gazetesine yazdığı makalede peşinen Müslümanları suçlamakta ve şöyle demektedir :"İslami yayılma ve genişleme, aşırılığı özendirmekte, beslemekte ve istikrarı baltalamaktadır. Asırlarca süren yanlış anlama ve onlarca yıl süren şüphe bulutları düşmanlık üretmiştir. " Gazetenin birinci sayfasında yayınlanan makalede İslam'ı düşmanlığın kaynağı olarak göstermektedir. Pes doğrusu! Bu zaman zaman Beyaz Saray'da kümelenen şahinlerin ve Neoconların görüşüdür, bakış açısıdır. Kimi Protestonlar veya onların müttefiki Yahudiler şerrin kaynağını İslam olarak görmüşlerdir. David Frum ve Karanlıklar Prensi lakaplı Richard Perle Şeytana Son kitabında bu mealde kalem yürütmüşlerdir.
Eskiden Araplar nezdinde mahcup bir barış edası, algısı vardı. Bugün ise azgın bir barış algısı vardır. Utanarak değil de gerinerek taviz veriyorlar. Barış adına İsrail'den daha saldırgan davranıyorlar. Barış adına Filistinlilerin hakkını heder etmede Yahudilerden daha pervasızlar. Bu çerçevede Hamas liderlerinden İsmail Heniye BAE liderlerinin 51 yıl önce Yahudi fanatiklerin Mescid-i Aksa ve minberini ateşe vermelerine benzer bir adım attıklarını söylemektedir Diplomatik adımı Mescid-i Aksa'nın yakılmasına benzetmiştir.
Tarih tekerrür ediyor. Bir süre sonra Filistinliler kesinlikle Araplardan Yahudilerle eşit muameleye tutulmalarını istemeye başlayacaklardır. Filistin tarafıyla 2014 yılından beri diplomatik teması olmayan BAE İsrail ile kalıcı temas kurmuştur. Kalıcı ilişkiler tesis etmiştir. Tarihin bazı dönemlerinde sözde Müslüman ülkeler bugünkü gibi Yahudileri Müslümanlardan daha muteber görmüşler, saymışlardır. İmtiyazlı muamele yapmışlardır. Gassaniler ile Münziriler gibi vasal devletler birbirleriyle savaşırken Bizanslılardan veya Sasanilerden yardım istemişlerdir. Kuzey Afrika'da hüküm süren Fatimiler gibi Zeyyaniler ile Meriniler daha ileri giderek birbirleriyle mücadelede Yahudilerden medet ummuşlar, güç almışlardır. Devlet kademelerinde onları daha hatırlı ve nüfuzlu mevkilere getirmişlerdir. İslam devletlerinde daima Şii vezirlerle Yahudi vezirlerin desiseleri büyük felaketlere yol açmıştır. Hatta Zeyyanilere bağlı teba ve halk devletten Yahudilerle eşit muamele görmek istediklerini söylemişlerdir. Ebu Hamu'ya yakınmışlar ve Yahudi sermayesinin sınır ve engel tanımadığını ifade etmişlerdir. Zeyyanilier devrinde Telemsan'dan kaçan ve Tamantit'e sığınan eş Şeyh Mugayli büyüyen Yahudi nüfuzuna karşı direniş başlatmıştır.
Şimdi Birleşik Arap Emirlikleri yöneticilerinin Zeyyanilerden ne farkı var? Belki fazlası vardır. Onlar Arap ise Filistinliler ne oluyor? Yahudi olmak ayrıcalıklı hale gelmiştir ve her yerde pozitif muamele görmektedirler. Müslümanlar ise kendi vatanlarında parya! Müslümanlar kendi ülkelerinde bile onlar karşısında negatif muamele görüyor. Müslümanlar kendi ülkelerinde Yahudilerle eşitlik istiyorlar.
Ne diyelim; Şalom'a selam devrindeyiz! Ya da Arap Siyonistler şalom ile selamlaşıyorlar.
Mustafa Özcan
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Camp David II ya da ihaneti hizmet olarak sunanlar (19.08.2020)
- Said ibnü’l Cübeyr’den İsam Aryan’a… (15.08.2020)
- Beyaz Saray’ın siyahları (13.08.2020)
- Defolu rejimlerin sonu (11.08.2020)
- Sevgililer günü mesajı (10.08.2020)
- Hayfa yerine Beyrut patladı (06.08.2020)
- Önleyici darbe ve batıl balyası (06.08.2020)
- Beyrut’un 11 Eylül’ü mü? (05.08.2020)