Mustafa Özcan

Ümmetin akil adamları

Tarihçi ve hukukçu Tarık Bişri tarihin satır aralarına sinmiş bir adamdır. Gazete küpürlerinin vazgeçilmez isimlerinden birisi idi. 1 Kasım 1933 tarihinde Kahire'de doğan Tarık Bişri 26 Şubat 2021 tarihinde yine Kahire'de Hakk'a yürümüştür. İlk defa ölüm haberiyle sosyal medyada Yemenli Fuad el Benna'nın köşesinde rastladım. Tarık el Bişri'yi ümmetin akil adamlarından birisi sayıyordu. Biz de öyle bilirdik. Burada maalesef yine korona virüsü ve salgınıyla karşılaşıyoruz. Artık tanıdık simaları birer ikişer aramızdan çekip alıyor. Adeta korona günleri yeni bir Amvas vakası oldu. O da Hazreti Ömer döneminde ümmetin hayırlılarını çekip almıştı. Eski adı Emmaus olan Amvâs (Amevâs, Imvâs), olan bölge veya yerleşim yeri Kudüs ile Remle arasında ve Kudüs'ün 33 km. kuzeybatısında, denizden 375 m. yükseklikteki bir tepenin eteklerinde kurulmuştur. Belki de ondan sonra Hazreti Ömer güzide sahabilerin Medine'yi terk etmelerini yasaklamıştır. Onlar korunması gereken nadide ve güzide varlıklardır. Filistinli Abdussettar Kasım de Tarık el Bişri gibi ümmetin akil adamlarından birisiydi. Onu da yine salgında kaybettik. Kitabın ortasından konuşuyordu. Hamas ya da Fetih adına değil Filistinliler ve ümmet adına konuşuyordu. Yolların ayrılış noktasında kesişme ve buluşma hattını temsil ediyordu.

Akil adam aynı zamanda fikirlerinde ve kararlarında başkalarının etkisinde kalmayan (etkilenmeyen anlamında değil) müstakil adamdır. Güdülen değil aklını ortak akılla buluşturan kişidir. Kimseye sonsuz biatlı değildir. Başkalarının söz ve tavırlarını akıl süzgecinden geçirir. Vahiyde Kur'an ve Sünnete tabi ve sonsuz biatlı olsa da akli konularda Allah vergisi aklına itimat eder. Bundan dolayıdır ki bir müçtehidin diğer müçtehide farklı düştüğü konularda uyması, tabi olması haram sayılmıştır. Naklin tek kaynağı vardır ve dolayısıyla ona ittiba zorunludur, akıl ise müstakildir. Akıl başkasına kiraya verilmez. Tarık Bişri ve Kasım Abdussettar gibiler bağımsız şahsiyetlerdi. Sınırları aşan ve ayrılıkları buluşturan adamlardan idiler.

Tarık el Bişri hem İslam hukukunu hem de modern hukuku iyi bilen isimlerden birisi idi. Zaman zaman devlet adına veya toplum adına arabuluculuk yapan hatırlı insanlardandı. 25 Ocak 2011 devriminden sonra anayasanın revize edilmesi çalışmalarında yer alan komisyona başkanlık etmiştir. 1967 yılından beri sistematik olarak ' İslami yasamada tecdit/yenilik yolculuğu' adıyla seri makaleler kaleme almıştır. Bu makaleler bilahare kitaplaştırılmıştır. Nasır ve arkadaşlarının milliyetçilik adına yürüttükleri mücadelede 1967 yılında kırılma (nekse) yaşamaları ve hezimete uğramalarının ardından Tarık el Bişri milliyetçi düşünce ile yollarını ayırmıştır. İslami fikriyatı ve dünya görüşüne gönül vermiş ve benimsemiştir. Dedesi Selim Bişri'nin Ezher şeyhi olduğu dindar bir aile ortamında yetişen Tarık Bişri yeni hayatında rehber ve yol gösterici birisi haline gelmiştir.

Mısır'da Mübarek döneminde ve hassaten 25 Ocak /11 Şubat 2011 devrimine gidiş sürecinde bir kitap kaleme almıştır. Adeta bu kitap gelecekten haber vermektedir. Mübarek'in devrilmesinden 5 yıl önce kaleme aldığı 'Kalkışma ile Dağılma Arasında Mısır' kitabında olacakları öngörmüştür. Sonuç itibarıyla 30 yıllık Mübarek iktidarı ile birlikte komşu ülke Sudan'da 30 yıllık Ömer Beşir iktidarları halk kalkışmasına sahne olmuş ve tepetaklak olmuşlardır.

5 yıl önce isyan bayrağı çekeceklere yol ve yordam göstermiştir. Sivil kalkışmanın şiddete varmadıkça hayırlara vesile olacağına ve hayırlı bir yol ve yöntem olduğuna parmak basmış ve böylece hem kan akmayacağını hem de çoktandır meşruiyetini kaybetmiş olan yöneticilerin tepetaklak olacaklarını ve üzerinden yasallık şalını kalkacağını öngörmüştür. Bununla birlikte dağınık devrimci grupları devrim sürecini iyi yönetememişler ve yeniden askerlerin duruma el koymasını kolaylaştırmışlardır. Bununla birlikte yine de yarım kalmış bir devrim sürecinden bahsediyoruz. Vakti geldiğinde esecek siyasi tufan, kalıntılarını da temizleyecektir. Mısır'da son sıralarda özellikle merhum Muhammed İmare yine merhum Tarık Bişri gibiler darbe sonrasında (2013) suskunluğa mahkum edilmişlerdi. Keza Fehmi Huveydi de suskunluğa ve yalnızlığa mahkum edilenler arasındadır. Özellikle de 2018 yılında Sisi'nin ikinci devre cumhurbaşkanlığı süreciyle birlikte birinci dönemde olan özgürlük kırıntıları bile yok edilmiştir. Bundan dolayı Mi Azzam gibi nispeten akil ve adil isimler de yazı hayatına son verdiklerini ilan ettiler. Bir taraftan matbuat alemi cezir halinde seyrederken, gerilerken ve sahası daralırken diğer taraftan da son akil ve adil adamlar da köşelerine çekilmektedirler.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.