Mustafa Özcan

Fikret Karčić ve önden giden ulu çınarlar

Bir ara Suriye'deki alimler ve akımlar gözümün önünden geçti ve aklıma düştü. Bedreddin Haseni, Molla Ramazan, Muhammed Said Ramazan el Buti, Nasirüddin Elbani, Ahmet Keftaro, Cevdet Said gibi isimlerin tamamının Suriye asıllı olmadıklarını hatırladım. Tamamı bu topraklara ya faziletinden ya da kendi ülkesindeki sıkıntılardan dolayı göç etmiş ve burada bir sığınak bulmuş ve kalmışlardı. Bedreddin Haseni Fas asıllı. Buti Kürt, Elbani Arnavut, Cevdet Said ise Çerkez idi. Suriye alimlerin kaynaşma potası idi. Bu da ümmet birliğini gösteriyor. Dalgalar halinde toplanıp tekrar dağılıyorlar.

Anlatılan sahne Türkiye için de geçerlidir. Suriye'de on birinci yılına giren devrim dalgasıyla birlikte Suriye ve sair Arap ülkelerinden alimlerin Türkiye'ye akın etmesinden önce Balkanlar'dan bir hayli mümtaz şahsiyet ve alimi de ağırlamış, bağrımıza basmıştık. Söz gelimi edep timsali Sabahaddin Zaim bunlar arasında idi. Tersine göçle birlikte yurdumuza gelen Balkan Müslümanlarının ilim ve fikir dünyamıza katkıları büyük olmuştur. Söz gelimi Bulgaristan'dan gelen Ahmet Davudoğlu ve Osman Keskioğlu gibi zevat Türkiye'de dini alanda hizmet vermişlerdir. Davudoğlu, Marmara İslam Enstitüsünde müdürlük yapmış ve idari katkılarının yanında telif ve tercümeleriyle de göz doldurmuş ve ilmi katkılar sunmuştur. Onun dışında geçmişte Yugoslavya olarak bilinen devletin sınırları içinde kalan ve o topraklardan gelen birçok ilim adamı Türkiye'de buluşmuşlar ve katkılarını burada sürdürmüşlerdir. Söz gelimi Muhammed Tayyip Okiç bu mümtaz şahsiyetlerden birisidir. Belgrad, Zagrep, Paris, Tunus gibi durak ve başkentlerde ilim tahsil ettikten sonra ülkemizde karar kalmıştır. Paris'teki hocaları arasında meşahirden, oryantalistlerin piri Louis Massignon da bulunmaktadır. Tunus'taki hocaları arasında ise Muhammed Tahir İbn Aşur da vardır. Kısaca çağının parmakla gösterilen hocalarından dersler almıştır.

Bosna'da Tuzla civarında doğan bu zat ilme aşıktır. İlim yolunda birçok çileler de çekmiştir. Üsküp'te Aleksandr Büyük Medresesi'nde hadis ve tefsir okuttu. Bu iki disiplinde ve alanda kuruculuk vasfı Ankara İlahiyat Fakültesinde de devam etmiştir. II. Dünya Savaşı esnasında (1941) Üsküp'ten Saraybosna'ya gider. Bir buçuk yıla yakın bir süre Türkiye'nin Belgrad elçiliğinde sekreterlik ve mütercimlik görevinde bulunur.

Türkiye'nin Hitler Almanyası'na savaş ilân etmesi üzerine (1945) diğer elçilik çalışanlarıyla birlikte sekiz ay süreyle Almanya'da esir tutulur. Bize bu durum ulema mabeyninde Malta sürgünleri arasına katılanları hatırlatmaktadır. Türkiye serencamında 6 Mart 1950 tarihinde Ankara Üniversitesi İlâhiyat Fakültesi'nde sözleşmeli profesör olarak göreve başlar ve Ankara Üniversitesi Senatosu kendisine hadiste profesörlük unvanı verir. Fakültede Temel İslâm Bilimleri başkanlığına getirilen Okiç, hadis ve tefsir bölümlerini kurmuştur. Bu yönüyle Üsküp'teki ilgi alanını Ankara'da da sürdürmüştür. 1968-1969 ders yılı sonuna kadar bu görevlerine devam etti. 1964-1965 ders yılından itibaren 1971'e kadar on beş günde bir gidip gelmek suretiyle Konya Yüksek İslâm Enstitüsü'nde, 1973-1977 yıllarında Erzurum Yüksek İslâm Enstitüsü'nde hocalık yaptı. 1971 ile 1973 yılları arasında Ankara İlahiyat Fakültesinde sözleşmesi feshedildiğinden bir süre atıl kalmıştır. Bu dönemde sevenleri kendisine sahip çıkmıştır. Abdulfettah Ebu Gudde'nin ifadelendirmesi ile 'el ulema el uzzab'dan yani hiç evlenmemiş alimlerden biri olarak 9 Mart 1977'de Erzurum'da vefat etmiştir. Cenazesi bin bir meşakkatle ülkesine gönderilmiş ve orada defnedilmiştir. Talebelerinden merhum Prof. Dr. Salih Akdemir, Tayyip Okiç hocanın misyonunu şöyle tanımlar: Allah Tayyip Okiç Hocayı, Türkiye'ye İslami ilimleri diriltmeye gönderdi. Bununla birlikte hoca sadece ilmi mahfillerde tanınmış ve bu tanınırlılığı halk düzeyine inmemiştir. Bu da hocayla değil İlahiyat Fakültesi ve ortamıyla alakalıdır. 'İslamiyet'te Kadın Öğretimi" başlıklı kitabında tartışmalı ve netameli bir konuya neşter atmış ve hakkını da vermiştir. Çalıştığı Ankara İlahiyat Fakültesi de birçok akademisyen kadına ev sahipliği yapmıştır. Annemarie Schimmel bunlardan birisidir. Talat Koçyiğit, İsmail Cerrahoğlu, Mehmet S. Hatiboğlu ve Süleyman Ateş ile Abdülkadir Şener ve M. Esad Coşan yetiştirdiği bazı mümtaz talebeleri arasındadır. Ankara İlahiyat Fakültesinde 19 yıl ders vermiştir. Bir garip olarak doğmuş, hayatı gurbette geçmiş, tek başına da bu dünyadan göçmüştür. Yine aynı diyarın hocalarından birisi daha doğrusu Yahya Kemal'in hemşerisi yani Üsküp ahalisinden olan Bekir Sadak'tır ve Kur'an meali hazırlamakla kalmamış aynı zamanda hadis dalında "et-Tac" adlı hadis kitabını da dilimize aktarmıştır. Her ikisi de kökleri derinlerde olan çınarlardı.

Onların muakkip ve ardıllarından birisi de İbrahim kalın'ın vefatını duyurduğu Fikret Karčić (Karçiç) olmaldır. Allah'n takdiri, Kovid 19 onu da aramızdan çekip aldı. O da Tayyip Okiç gibi beynenmilel düzeyde, zeminde ilim tahsil eden ve ders veren birisi idi. Fikret Karčić (Karçiç), Saraybosna Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde mukayeseli Hukuk Tarihi Profesörü idi. Saraybosna İslami Bilimler Fakültesi, İstanbul Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Malezya Uluslararası İslam Üniversitesi, Oslo Üniversitesi ve Boise State Üniversitesi'nde (ABD) dersler vermiştir.

1955 yılı Vişegrad doğumlu olan Fikret Karčić, lise eğitimini Saraybosna'daki Gazi Hüsrev Bey Medresesi'nde tamamladı. 1978 yılında Saraybosna Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu. 1985 yılında Yüksek Lisans eğitimini tamamladıktan sonra, 1989 yılında Doktorasını Belgrad Hukuk Fakültesi'nde tamamladı. Akademik ilgisi, Bosna Hersek'teki Osmanlı İmparatorluğu dönemi sonrası İslam Hukuku ve Kurumlarının Tarihi, İslam'daki Reform Hareketleri, Balkan Müslümanları ve Karşılaştırmalı Hukuk alanında yoğunlaştı.

Ceditçiler ve veya ceditçilik akımı ilgi alanlarının başında geliyordu.

Fikret Karčić'in öne çıkan eserleri şunlardır; Yugoslavya 1918-1941 yılı arasındaki Şeriat Mahkemeleri (Saraybosna: İslam İlahiyat Fakültesi, 1985), İslam Reformizminin Sosyal ve Hukuki Yönleri (Saraybosna: İslam İlahiyat Fakültesi, 1990), The Bosniaks and The Challenges of Modernity; Late Ottoman and Hapsbury Times (Saraybosna: El-Kalem, 1999), Şeriat Hukuku ve Kurumları Çalışmaları (Saraybosna: İleri Araştırmalar Merkezi ve El-Kalem, 2011), İslam İlimlerinde Araştırma Yöntemleri (Saraybosna: El-Kalem ve İleri Araştırmalar Merkezi , 2013), Balkan Müslümanları: 20. yüzyıl'da ''Doğu Sorunu'' (Saraybosna: İleri Araştırmalar Merkezi, 2014) ve Diğer Avrupa Müslümanları: Bosna Deneyimi (Saraybosna: İleri Araştırmalar Merkezi, 2015).

Allah cümlesine rahmet etsin.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.