Fransa içeride ve dışarıda çöküşte
Eskiler 'büyük lokma ye ama büyük konuşma' diye tembih ederlerdi. Şimdi devlet adamları da çocuksu davranıyor. Ağzına geleni söylüyor. Ne dediklerini ve ne diyeceklerini bilmiyorlar. Bush, Moğollara özenerek İslam dünyasına karşı bir savaş açmıştı. Buna da Haçlı seferi demişti. Moğollar gibi Afganistan'dan başlamış Irak'a salınmıştı. Bugünlerde Saddam Hüseyin yeniden gündemde. Mutlaka müstebit ve mütehakkim tarafları vardı. Bu yönüyle zulme de bulaştı. Bununla birlikte şartlarını da dikkate almalıyız. Humeyni gibi Saddam gibi tarih yazan insanlar bazen yanlış yapıyor bazen de yanlış anlaşılabiliyorlar. İran Devrimi'ne imza attığından dolayı bir dönem Humeyni göklere çıkarıldı. Bölgeye çalkantı getirdi. Rehber olarak İslam dünyasının lideri olarak görüldü. Halbuki İslam dünyası ile ortak değerlere ve ortak paydaya sahip değildi. Tek yanlı bir sahiplenme içgüdüsüyle hareket etti. İran Devrimi olmasaydı Bush Afganistan ile Irak'ı işgal edemezdi. Tarih bu yönüyle tekerrür etti. Moğollar bölgeye Nasirüddin Tusi'nin yedeğinde geldi. İsmaili alimlerinden birisiydi ve On İki İmamcılar da kendisine sahip çıktı. Alkemi ise son Abbasi halifesi Mutasım Billah'ı kandırarak teslim olmaya ikna eden kişi olmuştur. Tusi'nin yerini günümüzde Yahudi asıllı Bernard Lewis almış Alkemi'yi de Ahmet Çelebi gibi Iraklı Şiiler temsil etmiştir.
Mağlup ulusların bağımsızlıklarını kazandıkları dönemden itibaren baş gösteren darbelere ABD ve Fransa gibi ülkeler öncülük etmiştir. Süreci darbeler zinciriyle başlatmışlar işgalle sürdürmüşlerdir. Bununla birlikte tam olarak maksatlarına ulaşamamışlardır. ABD darbeler çığırını Hüsnü Zaim'le birlikte açmıştır. Akabinde 27 Mayısçılarla Adnan Menderes'i, İran Şahı'nı tekrar tahtına oturtarak Musaddık'ı, Nasır ve Hür Subaylar ile Kral Faruk'u devirmiştir. Şimdi ise sanki darbeler tersinden esiyor. Mısırlı Tevfik Tavil isminde bir felsefeci var. Batılılar gider ama rüzgarları yüzyıl sürer demiştir. Artık eskisi gibi rüzgarları da kalmadı,kesildi. Yeniçeri refleksiyle hoşafın yağı bitti. Kara Afrika bile artık eski sömürgecileri safra kesesi gibi atıyor. Fransız nüfuz alanındaki ülkelerde birer ikişer karşı darbe ya da 'milli darbe' yapılması tesadüf olamaz. Sanki bir el Fransa'yı Afrika'dan süpürüyor. Bu bazen Çin ile Rusya rüzgarları sayesinde olsa da tamamen meseleyi onlara bağlamak da yanıltıcı olur.
Macron'un İslamiyeti küçük gördüğü ve onu aşağıladığı bir gerçek. Kendisi sağlam bir Hıristiyan olmasa da galiba Masonluk adına konuşuyor. Konuşmaları geçmişteki Haçlı savaşlarını başlatan fanatik Hıristiyanları hatırlatıyor. Osmanlı'nın son döneminde Anglikan Kilisesi de üstenci bir tavırla Şeyhülislamlığa çeşitli sorular tevcih etmiştir. Anglikan kilisesi muzaffer bir eda ile 1335(1919) yılında Osmanlı Meşihat Kurumu'na, İslam dinini tanımak kılıfı altında sorular yöneltilmiştir. Kilise, İslam Dini nedir? Bu din fikre ve hayata neler katıyor? Zamanımızın sıkıntılarını nasıl çözüyor? Dünyayı daha iyi ve daha kötü şekilde değiştiren siyasi ve manevi güçler hakkında ne diyor? Şeklinde dört soru sorarak, bunlara elli bin kelimeye kadar olabilecek kapsamlı cevap istemiştir. İzmirli İsmail Hakkı da olmak üzere Abdulaziz Çaviş birçok alim bu suallere mufassal cevaplar vermişlerdir. İngilizler bundan tatmin olmuşlar mıdır acaba?
2006 yılında zamanın Papası 16. Benediktus karşımıza benzeri bir sual ile çıkar: 'İslamiyet kılıçtan başka ne getirdi?' Anglikan Kilisesi'ne cevap gibi çok sayıda İslamiyat araştırmacısı da Papa'ya gerekli cevabı verirler. Lakin bu sualler cevap gerektirmez. Zira takıntı mahsulüdür. Bundan dolayı kimileri de dudak büküp geçer.
Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un 2 Ekim 2020 tarihinde yaptığı "ayrılıkçılıklar" temalı konuşması hem Fransa'da hem de Türkiye başta olmak üzere dünya kamuoyunun geri kalanında büyük bir yankı uyandırmıştır."İslâm dini bütün dünyada krizde" ifadesini kullanmıştır.
Kendi krizini unutmuş kafayı bizim krize takmıştır! Bugün gelinen noktada sanki Afrika'da Fransız nüfuz alanında yaşanan darbeler bu sözü geçersiz kılıyor. Macron 'İslam'ın kriziyle' uğraşırken kendi krizini görememiştir! Fransa arka bahçesinde darbe üzerine darbe alıyor. Daha geçenlerde Cezayirli bir gencin Fransız trafik polisi tarafından pervasızca öldürülmesi Paris sokaklarını ayağa kaldırmıştı. Kısaca Fransa hem içeride hem de dışarıda büyük bir çıkmazda. Son perdeyi oynuyor ve zemin ayaklarının altından kayıyor. En son petrol havzalarıyla ünlü Gabon'da da 55 yıldan beri iktidarda olan ve Fransa'nın çıkarlarını koruyan Ali Bongo ve ailesi darbeyle devrilmiştir. 1967 yılından beri Gabon'u yöneten aile cumhuriyeti hanedanlığa çevirmişti. Alain Bernard, henüz 14 yaşındayken babası ile birlikte Müslüman oldu ve o, Ali babası ise Omar ismini aldı. Ailelerinin diğer üyeleri İslam dinini seçmedi.
Babasının bu kararı, geniş kesimlerce Müslüman ülkelerden yatırım çekmenin bir aracı olarak yorumlandı.
Ali Bongo ayrıca, hür Masonlara dahil olması nedeniyle de eleştirildi.
Bongo, Mason olduğunu gizlemeyen birkaç eski Fransız sömürgesi ülke liderinden biriydi. Fransız yazar Vincent Hugeux'ye göre Kongo, Çad ve Orta Afrika Cumhuriyeti'nin de benzer liderleri oldu.
Babasının yerine geçen Ali Bongo üçüncü defa peş peşe aday olunca ve son seçimlerin nezaheti konusunda halkta olumlu bir intiba bırakmayınca askerler duruma el koymuştur.
Bu arada bazı sosyal veya siyasi meselelerde bulaşıcıdır. Birleşik kaplar teorisi bunu doğrular. Nijer ve Gabon ile birlikte bölgede darbeler bulaşıcı hale gelmiştir. Son dönemlerde halka rağmen adaylığında ısrar eden başkanların ülkeleri darbelere sahne olmuştur. Cezayir ve Sudan'da Abdulaziz Buteflika ile Ömer Beşir beşinci defa şanslarını denemek isteyince halk galeyana gelmiş ve bu liderleri kızağa çekmiştir.
Bir kuşak darbeler salgın haline gelmiş bulunuyor. Artık Fransa Batı'nın hasta adamıdır.
Çokları gibi bizim temennimiz de Afrika'daki halk hareketlerinin Suriye'yi 50 yıldır cumhuriyetçi hanedanlıkla yöneten Esat ailesini de çekip götürmesidir. Suriye'de de bitti denilen devrim rüzgarları Süveyda'da yeniden esmeye başlamıştır. Hem Gabon hem de Suriye, cumhuriyetçi hanedanlıklara birer örnektir.
Mustafa Özcan
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Fanatizm yarışının kazananı olmaz (28.08.2023)
- Putin'in avcısı av oldu (25.08.2023)
- Dünyada böyle adam kaldı mı? (20.08.2023)
- İslam tarihi, Müslümanların tarihi (18.08.2023)
- Güneşleri batıyor, güneşimiz doğuyor (14.08.2023)
- Filistin'de Yahudi terörü (11.08.2023)
- Goldziher'den Ben Gvir'e (07.08.2023)
- Emeviler ve sırdaşları (04.08.2023)