1850 tarihinde doğan ve 1921 tarihinde vefat eden Macar Yahudisi Ignaz Goldziher, namlı müsteşrik ve oryantalistlerden birisidir. Yazılarıyla çok tartışılmış ve ses getirmiştir. Siyonizm rüzgarlarıyla birlikte Zeytin Dağı ve Mescid-i Aksa odaklı kutsalı ele geçirme mücadelesinde iki dinin (Yahudilik-İslam) çekişmesi karşısında dindaşlarına edebi ve oryantalist katkı sunmuştur. Mustafa Sıbai'nin Sünnet ve İslami Yasamadaki Yeri (Es Sünne ve Mekanetuha Fi't Teşrii'l İslami) kitabında değindiği gibi Goldziher, Abdullah İbni'z Zübeyr'in Mekke ve çevresindeki bazı bölgelere 9 yıl boyunca egemen olması, hükmetmesi karşısında Emevilerin hacıların yönünü Mekke yerine Kudüs'e çevirmek istediklerini ve bunun için Zühri'den uydurma hadis ısmarladıklarını ve onun da Emeviler namına hadis uydurmaya kalkıştığını söyler. Şiiler Ebu Hureyre'nin, Goldziher de İmam Zühri'nin Emeviler lehine ve namına hadis uydurduklarını iddia ederler. Bu durumlarda 'tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş' derler."Goldziher'in, Ya'kubî (Ö. 292 /901)'den naklettiği bir habere göre, Emevi halifesi Abdu'l-Melik Bin Mervan, Şam'da hüküm sürerken, Abdullah İbnu'z- Zubeyr de idareye karşı ayaklanmış ve Mekke dahil olmak üzere bütün Hicaz'ı ele geçirmiş bulunuyordu. Bu durum, hac maksadıyla Hicaz'a gidecek olan Suriyeliler için büyük bir tehlike teşkil ediyordu. Daha doğrusu bu tehlike –tabii Goldziher'e göre- aslında Emevi halifesi Abdu'l-Melik içindi. Çünkü Hicaz'a giden Suriyeliler, burada Abdullah İbnü-z-Zübeyr'e bey'at etmeğe zorlanabilirler ve buradaki muhalif atmosferden etkilenebilir ve Emevilerin aleyhine geçebilirlerdi. Binaenaleyh Emevi idaresinin geleceği tehlikeye girmiş olurdu. Halife Abdu'l-Melik, bu endişe ile Suriyelilerin Hicaz'a gitmelerini önlemek maksadıyla, Kudüs'te Kubbetu's-sahra'yı inşa etti. İddiaya göre Zühri'ye başvurarak, bu Kudüs mescidine hac için yapılacak bir ziyaretin, Mekke'de Kâbe'ye yapılacak ziyarete muadil olduğunu ifade eden bir hadis uydurmasını istedi.
Ona göre Emevi halifelerinin emellerine hizmet eden Zühri de, tabiatıyla halifenin emrine uyarak şu hadisi uydurdu: "Binekler, yalnız üç mescide doğru koşulur, yol alırlar: Mescid-i Haram, benim mescidim ve bir de Beytu'l-Makdis Mescidi.'" Bu iddiayı değerlendirmeden önce Goldziher'in İmam Zühri'nin bir sözünü nasıl çarpıtıp Zühri hakkındaki ithamlarına zemin hazırladığını görelim (https://son peygamber.info/uc-mescid-hadisine-yonelik-bir-itham ). Zühri'nin, "Emirler bizi hadisleri yazıya geçirmeye teşvik edip zorladılar" anlamındaki ifadeyi ve sözünü Goldziher, el-Ehadis kelimesindeki lâm-ı ta'rifi kaldırmak suretiyle "Emirler bizi hadisler (uydurup) yazmaya zorladılar" anlamına gelecek şekilde değiştirmiş ve nakletmiştir. Goldziher bu saptırmayı, tarih gerçeğini dikkate almadan yapmış, "evvelu men devvene'l-hadis, hadisleri ilk tedvin eden" diye hadis tarihi ve usulü kaynaklarımızda yerini alan İbn Şihab ez-Zühri'nin, Ömer Bin Abdulaziz gibi Emevi hükümdarlarının hadisleri kaydetme isteklerini dikkate almasını uydurma furyası olarak tasvir etmiş veya işine öyle gelmiştir. Bu bilinçli saptırma ve varsayım sadece Goldziher'e aittir. Örnek olarak da yukarıda işaret edildiği gibi üç mescit hadisinin İmam ez-Zühri tarafından uydurulduğunu söyleyebilmiştir. Goldziher'in tek kaynağı Ya'kubi adlı Şiî bir müelliftir. Bu da Şiiler ile Yahudilerin tarihin derinliklerinde buluştuklarını gösterir. Bu buluşma günümüzde de sürgit devam etmektedir. Birisi şarktan diğeri de garptan İslam aleminin zeminini kemirmektedir. Humeyni de İslam'da Hükümet adlı eserinde Ebu Hureyre'nin Emeviler namına hadis uydurduğunu ileri sürmüştür.
Buradan yola çıkarak kimileri de Kur'an'da yer alan Mescid-i Aksa'nın Kudüs'te değil Mekke'de olduğunu ileri sürmüştür. Tahrifle birlikte rivayetler Yahudilerin tarihi iddialarını mesnet teşkil eder hale getirilmiştir. Ebu Hureyre Emeviler lehine hadis uydurursa İbni Şihab ez Zühri ne yapmaz?
Kimi yerel müsteşrikler de Ignaz Goldziher'in tezlerine uyarak Mekke ile Tâif arasında yer alan ve Mekke'ye 29 km mesafedeki Ci'râne Mescidi'ni Mescid-i Aksa saymışlardır. Şimdi bu yol olmuştur. Kompleks ile koroya yerel müsteşriklerin de katılmasıyla kimi Yahudilerin Mescid-i Aksa ve Harem-i Şerif ile ilgili tezleri dayanak bulmuş ve cüretleri artmıştır. Kaddafi de BM ambargosundan rahatsızlığını Goldziher mantığı ve formülüyle çözmek istemiş ve Libyalı hacıların Mekke yerine Kudüs'e intikal etmelerini ve yönelmelerini istemiştir.
Goldziher hadis uydurma iddiası üzerinden Müslümanların Kudüs ile bağlarını zayıflatırken ardılları olan bugünkü Yahudiler Harem-i Şerif'i kendi inanç ve kültür manzumelerine mal etmek istemektedirler. Goldziher, Emeviler üzerinden Kudüs ile alakalı İslami tezleri tahrif ederken Ben Gvir adlı fanatik bakan da Kudüs'ü ve Harem-i Şerif'i İsrailiyat tezlerine bağlamıştır.
Şaron'un başlattığı süreci, çığırı devam ettirerek Mescid-i Aksa'yı bir kez daha basan İsrail'in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir şöyle demiştir: "Burası Yahudiler için en önemli kutsal mekandır. Ona geri dönmemiz kaçınılmazdır."
İlginçtir, kimi Yahudiler üçüncü mabedi kurmaya çalışırken kimileri de İsrail'deki büyüyen çatlak ve bölünme nedeniyle mecazen Üçüncü Mabed'in yıkılmakta olduğunu duyuruyor. Akil insanlar İsrail siyasetinde ve toplumundaki çürümeyi ve bölünmeyi çılgınlar ise düşlerinde üçüncü mabedi görüyor!
Mustafa Özcan