Hayatın bütün alanlarında ikilem baskın çıkmıştır. Özellikle de bazı kavramlar etrafında. Din ile felsefe bunlardan birisidir. Din ile bilim çatışması tezinden evvel felsefe ile din çatışması tezi vardır. Bu çatışmanın nedenlerinden birisi alanların farklı olmasına rağmen taraftarlardan birisinin ötekine baskın çıkma arzusudur. Hakkın ortaya çıkması istense çekişme elbette olmazdı.
Gazali akıl karşıtı olarak bilinir. Zehi gaflettir. Halbuki, Gazali mantığı kabul etmesi ve sair nedenlerden dolayı akıl karşıtı değil aklın muhafızlarındandır. Sadece aklın alanı konusunda başkalarından farklı düşünür. Usul-u fıkıhçı olması da onun akla kapı araladığını ve akla kapalı olmadığını gösterir. "Makasid el felasife" kitabıyla Batılılar onu önce filozof zannetmişlerdir. Gazali sadece sahaları birbirinden ayırır. Akla kendi sahasında öncelik verir. Önceliğini, sadaretini tanır. Matematiği din hocası öğretsin demez. Vahyin kendi alanında yani mead ve gaybiyat alanında da vahye öncelik tanır. İkisini birbirine yardımcı kılar. Fahreddin Razi de aynen onun bu yönde akıl ile vahyin birbiri ile çatışmasını değil farklı alanlarda yardımlaşması ve tamamlaması tezini esas alır. Bu tez, çatışmacı değil yatıştırıcı ve tekamülcüdür. 18. yüzyıldan itibaren ilmin felsefenin yerini alması üzerine bu sefer de din ile bilim arasında niza tasavvur edilmiştir. Burada da bilimin felsefesi kabilinden devreye nazariyeler girmiştir. Bunların en çok bilinenlerinden birisi de evrim ve tekamül nazariyesidir. Bu alanda da kaynaştırma çabaları olmuştur. Nitekim Hüseyin Cisr ve Nedim Cisr gibiler hem felsefe hem de ilim ile din arasında uzlaşma sahası bulmaya çalışmışlardır.
Hayatın kendisi bir mucize olduğu halde Hıristiyanlıkta pozitivizm çığırıyla birlikte peygamberlerin mucizeleri yok farz edilmiştir. Bunu yapanlardan birisi de Renan'dır. Bununla din inanç seviyesinden kültürel seviyeye inmiştir. Renan dinin ve özellikle de İslamiyet'in Müslümanları geri bıraktığı inancındadır. Namık Kemal ile Cemaleddin Efgani bu teze karşı itirazlarını dile getirmişlerdir. Renan, İsa'nın hayatını mucizesiz bir şekilde kaleme almıştır. Harikalardan uzak bir İsa tasavvurunda bulunur. Şeyhü'l-İslam Mustafa Sabri de Ezher hocalarının iltiması üzerine Hazreti Peygamberle ilgili bu minvaldeki bir dahili çığıra kalemiyle karşılık vermiştir. Muhammed Hüseyin Heykel de mucizesiz bir dine inanır ve Renan'ın Hazreti İsa tasavvurunu Hazreti Peygambere yansıtır. "Muhammed'in Hayatı" kitabını mucizelerden arındırarak kaleme alır. Bu çığırın önünde gidenlerinden birisi de Muhammed Ferid Vecdi'dir.
İslam hakkında yer yer savunucu makaleler yazmasına ve özellikle de oryantalistler ve misyonerlere yönelik İslam'ın sahasını bihakkın savunmasına rağmen Ferid Vecdi bazen de umulmadık çıkışlar yapar. Tunuslu Ezher Şeyhi Muhammed Hıdır Hüseyin ve Şeyhülislam Mustafa Sabri bu yönünü iyi tespit etmişlerdir. Muhammed Hıdır Hüseyin faydalı yazılarına binaen esasında tartışmalı yönlerine girmek istemez. Lakin daha sonra çıkışlarının cevap gerektirdiğini görür. Ateizmi yani dinsizliği önemsiz addetmektedir. Hatta bir beis görmemektedir. Bugünün ifadesiyle hem ateizm hem de deizme yol vermektedir. 'Ateizmin dinler üzerine baskın çıkması' başlıklı bir makale yazar.
Pew Araştırma bugünlerde bu eski tartışmayı güncellemiştir.
Çoktandır Türkiye'de ve dünyada küllenen eski bir tartışma yeniden alevlendi ve güncellendi. Bu tartışmanın mahiyeti şudur: Ateizm tavan yapıyor ve dinlerin ve inançların yeri sarsılıyor. Bu noktada acaba Ferid Vecdi'nin kehaneti mi tutuyor? Bu genel anlamda doğrudur. Bununla birlikte bize bakan yönünde abartı ve mübalağa var. Bazen mübalağa edilse de rakamlar şişirilse de imanımız tamdır. Son yıllarda ülkemizde imansız (Ateist) ve Allah'a inanıp fakat peygamberlere inanmayan (Deist) sayısında artış var ama iddia edildiği düzeyde değil ya da dünya ile kıyaslandığında çok düşük kalıyor.
Çin'de ateistlerin nüfusa oranı yüzde 47, Japonya'da yüzde 31, Fransa'da yüzde 29, Almanya'da yüzde 15, Hollanda'da yüzde 14. Ateistlerin en az olduğu Avrupa ülkesi İsveç'te bile yüzde 8 iken Türkiye'de yüzde 1.5-2'lerde kalıyor. Pew Araştırma, Gallup Araştırma, Eurobarometer Araştırma, KONDA Araştırma, MAK Danışmanlık, IPSOS Araştırma, Optimar Araştırma'nın belli aralıklarla yaptığı ve yayınladığı anket sonuçlarına göre Türkiye'de insanlarımızın yüzde 98'i "Allah'ın varlığına, birliğine, bizi yaratıp yaşattığına" inanıyor. Bu sevindirici bir durum.
Nazari olarak din karşısında ateizmin tutması mümkün değil. Nitekim Fussilet suresinde (Ayet: 53) şöyle buyrulmaktadır: Biz ayetlerimizi hem afakta, hem kendi nefislerinde onlara göstereceğiz; öyle ki, şüphesiz onun hak olduğu kendilerine açıkça belli olsun. Her şeyin üzerinde Rabbinin şahit olması yetmez mi? Allah'ın afak ve enfüs dairesinde göstereceğini vaat ettiği hususlar, hayata dair mucize ve gerçeklerdir. Kısaca ateizm nazariyatta dinlerin üzerine çıkamaz. Çıkıyorsa dindarlarda lakaytlık var demektir. Onun ötesinde ateist kesim tezlerini daha iyi anlatıyor olabilirler. Bu da dindarların gevşekliğinden kaynaklanabilir. Müslümanlar ilmi gelişmeleri takip etmeyerek, ateistler de ilmi verileri maniple ederek gerçekleri tersyüz edebilirler. Ateistler alimu'l lisan yani bilgiç olabilirler. Bu da dinin ateizm karşısında yaya kalması değil ateistler karşısında dini zümrelerin nal toplaması olabilir.
Akliyat noktasında Reşid Rıza'nın da ötesine geçen Ferid Vecdi ansiklopedist birisi olmanın ötesinde dergicidir. Yayıncılık için bir matbaa kurmuştur. Sonra Ezher dergisinin editörü sıfatını iktisap etmiştir. Mühimmetü'd Din el İslami Fi'l Alem (İslam'ın yeryüzündeki misyonu) gibi seçme yazılarının toplandığı kitaplar esasında derinliğine tanıklık etmektedir.
Bununla birlikte birkaç kusuru vardır. Bunlardan birisi hevadır. İkincisi dini ilimleri bihakkın tetkik etmemiştir ve İslam tarihinde yeteri kadar birikime sahip değildir. Muhammed Hıdır Hüseyin bazı eserlerinde onun yoldan çıktığını ifade eder. Bununla birlikte doğruları eğrilerine baskındır. Konuyu hızlıca tetkik ettiğinden bazen yanlış sonuçlara vardığına kail olur ve onun için mazeret kapısını aralık ve açık tutar. Ahmet Timur Paşa da onun Çağın İslam Ansiklopedisi eserinde çuvalladığını ve fazlaca yanıldığını ortaya koyar. Satvetü'l ilhad ale'l edyan yani ateizmin dinler üzerine baskın çıkması makalesinde şu satırlar ona aittir: Din adamlarının elinde ateistlere karşı çıkacak bir silah yoktur. Bunu Hawking ya da Celal Şengör gibiler söylese pekala sineye çekebiliriz. Lakin bunu Ezher adına birisi söylerse elbette halt eder. Yaşar Nuri Öztürk gibi Muhammed Ferid Vecdi de Kur'an meallerinin aslının yerine geçebileceğini ve onunla ibadet edilebileceğini savunur. Şeyhülislam Mustafa Sabri de bu akıma karşı olduğunu Mes'eletü Tercemeti'l Kur'an eseriyle ortaya koyar.
Mustafa Özcan