Nurları önden gidenler
Tahrim suresi 8. ayet, 'nurları önlerini ve yanlarını aydınlatanlardan' haber vermektedir. Onların nurları önlerini ve yanlarını aydınlatır. "Rabb'imiz, bizim nurumuzu tamamla ve bizi bağışla. Kuşkusuz Sen, her şeye güç yetirensin." derler. Bu sahneler bazen dünyada da gözlenmektedir. Salih insanların vefatı sırasında veya öncesinde ve sonrasında önlerinde, alınlarında belirmiş nur huzmeleri ortaya çıkmaktadır. Buna dair tarih boyunca kayıtlı veya kayıtsız birçok örnek yer almakta veya anlatılmaktadır.
İlk sahne: Bunlardan birisi Kerbela şehidi Hüseyin'in (R.Anhu) vefatı sırasında ve sonrasında görülmüştür. Ömer İbni Saad, Havli Bin Yezid'den Hazreti Hüseyin'in kesik başını Kufe Valisi Ubeydullah İbni Ziyad'a götürmesini ister. Lakin görevini yapmaya muktedir olamaz. Zira sarayın kapıları geç saatte kapanmıştır. Kesik başı evine götürür, hanımı Nevvar Bint Malik'e teslim eder ve hatta kesik başla onu müjdeler. Hanımı ise onu tersler ve bir daha birlikte olamayacaklarını haber verir. Bunun üzerine Havli, ikinci hanımıyla yatağa girer. İkinci hanım, o gece gördüğü sırları şöyle anlatır: "Vallahi Kesik Başın bulunduğu tastan semaya doğru bir nurun yükseldiğini görüyordum. Çevresinde beyaz kuşlar kanat çırpıyorlardı. Hala o manzarayı ara sıra görür gibi oluyorum ..."
İkinci sahne: Ömer Muhtar'ın alnında parlayan nuru, İtalyan General Graziani de müşahede ediyor. Hatıratında dile getirir. Onun gibi cihat kahramanlarını görenler de onların önden yürüyen nurlarına tanıklık etmişlerdir. Bunlardan birisi, İtalyan General Rodolfo Graziani'dir. İlgili gözlemini şöyle aktarmaktadır: "Ayrılmaya hazırlandığında bir an duraksadı ve alnı nurla kaplıydı ve sanki etrafında nurdan bir hale vardı. Durumun vahameti karşısında kalbim yerinden fırlayacakmış gibi oldu. Oysa ben metanetle nice cihan harplerine ve çöl savaşlarına katılmıştım. Bununla birlikte dudaklarımın titremesine mani olamıyordum. Bir tek kelime edemeden karşılaşma sona erdi. Onu akşam mahkemeye çıkmak üzere tekrar hücresine iade etmelerini istedim. Ayakta iken benimle tokalaşmak üzere bir hamle yaptı, elini uzattı ama kelepçeler buna mani oldu..."
Üçüncü sahne: Rif Komutanı Emir Abdulkerim, kainata kafa tutmaktadır. Muhammed Musa Şerif anlatıyor. Hala Suudi Arabistan'da tutuklu bulunan ehl-i beyt alimlerinden eski pilot Muhammed Musa Şerif, imanı sayesinde tek bir kişinin dahi kainata kafa tutabileceğinin somut hikayesini Emir Abdulkerim'de yakalar, keşfeder. Amerikalı savaş muhabiri Vincent Sheean'in bu yöndeki gözlemlerini aktarır.
Kendisiyle röportaj yapmak için Fas'a gelen The New York Times'ın savaş muhabiri Vincent Sheean (1899-1975) hayret ve hayranlığını şöyle terennüm etmektedir; "Abdülkerim'e hendeğin önünde kavuştum. İspanyol ve Fransız uçakları mıntıkayı amansız bir şekilde tararken, bombalarken, onu mütebessim ve rahat bir karşılama içinde buldum. Tüfeğiyle uçaklara ateş ediyordu. Şaşılır bu adamın durumuna ki, kendisini kuşatan bu kadar tehlikelere karşı soğukkanlılığını ve metanetini muhafaza edebiliyordu. İç geçirerek bu büyük adamla daha fazla beraber bulunabilmeyi ümit ve temenni ettim. O ki, vakar ve celalden bir hâle tarafından kuşatılmıştı. Onu, boş işlerle uğraşan, boş kafalı Avrupalı siyaset adamlarıyla kıyaslamaya çalıştım. Nafile! Onunla aralarında en küçük dahi olsa hiç bir münasebet kuramadım. Ve diledim ki, bu insanlığın nadir ortaya çıkardığı zatın gölgesinde daha uzun zaman gölgeleneyim."
Sheean, izlenimlerinin bir başka yerinde şöyle diyecekti; "Avrupa'nın seçkin siyasetçilerinin en iyisi bile onun yanında bana ancak bir kukla gibi görünüyordu." Sheean, daha sonra Fas'ta geçirdiği anılarını ve izlenimlerini, ilk kitabı olan An American Among the Riffi'de (1926) topladı.
Şeyh Şamil, Abdulkadir el Cezairi zor zamanların ve sömürge zamanlarının eşsiz kahramanlarından bazılarıdır. Zor zamanlar İslam dokumasında (çulhasında) muhteşem kahramanlar dokunmuştur. Bu İslam'ın yılmayan kimyasını gösterir. Yenilgileri dahi zafere çevirmektedir.
Mustafa Özcan
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Kuveyt-Kandahar hattında Trabzon! (18.09.2023)
- Esat ile barış yapılabilir mi? (16.09.2023)
- İsrail niye kazandı, Araplar niye kaybetti? (11.09.2023)
- Ekoller arasında tasavvufi bir yolculuk (08.09.2023)
- Irak’ın Buti’si ve kehanetlerin içinden (04.09.2023)
- Fransa içeride ve dışarıda çöküşte (31.08.2023)
- Fanatizm yarışının kazananı olmaz (28.08.2023)
- Putin'in avcısı av oldu (25.08.2023)