Kim ne derse desin son günlerde gündemde olan, 'Güncellenme' tartışmalarının faydalı olduğuna inanıyorum. En azından kamuoyuna bazı kavramları açma imkanı bulduk. Daha doğrusu teknik -usul- hükümlerini konuşmaya kamuoyunu ortak ettik.
DİNİN SABİT HÜKÜMLERİ NELERDİR?
Kur'an-ı Kerim ve sahih hadislerde yer alan bütün konular dinin sabitleridir. Değiştirilemez hükümlerdir. Bu hükümlerin hepsi 'Subutu kat'i hükümlerdir' ne demek subutu kat'i?
Yani; ayetlerin Yüce Allah'tan geldiği, sahih hadislerin de Hz. Peygamber (s.a.v.)'in ağzından çıktığı kesin. Yani bu konuda şüphe yoktur.
Peki; bu hükümlerin anlamı net mi? Bu konuda iki mesele ile karşılaşıyoruz. Delaleti Kat'i veya delaleti zanni. Delaleti Kat'i; yani ayette geçip de anlamı net -muhkem- olan hükümler demektir, bunların üzerine söz olamaz. Örnek; domuz etinin, faizin, adam öldürmenin, zinanın, kumarın, falcılığın, sihirin, yalan şahitliğin, namuslu kadına zina iftirasının haramlığı gibi.
Delaleti Zanni ise; hükmün içeriği ihtimaller taşıyan hükümlerdir ki bu hükümler de belli bir dairede tartışılabilir. Zaten mezhep imamlarının ihtilaflı konuları genellikle Subuti Zanni -ahad hadisler gibi- kaynaklar ve Delaleti Zanni konularda yoğunlaşmıştır.
Hanefiler daha çok bunu vacip kavramıyla eşleştirmişlerdir. Kur'an-ı Kerim ve sahih sünnette yer alıp muhkem olan hükümlerin tartışılamayacağını, inkar edilmesinin haram olduğunu, zıddına bir içtihadın batıl olduğunu mecellede şöyle formüle edilmiştir; 'Mevrid-i Nass'da içtihada mesağ yoktur.'
Yani; herhangi bir meselede Kur'an'ın bir ayeti ve Hz. Peygamber (s.a.v.)'in sahih bir hadisi varsa o konu tartışma alanının dışındadır ve içtihatla değiştirilemez.
GÜNCELLENEBİLİR MESELELER NELERDİR?
Güncellenebilir cümlesi içtihada açık olan konularla ilgilidir. Değişebilir, konuşulabilir, tartışılabilir konular bunlardır. Bunlar da Kur'an-ı Kerim'de ve sahih hadislerde net olarak geçmeyen meselelerdir.
Bu tür konularda içtihatta bulunulurken bir mesele üzerinde konuşmak ve fetva vermek; din veya mezhep alanında içtihat anlamına gelmez elbette. Zira bu bahis farklı bir mecradır. Fetvada şu yöntem takip edilir:
Öncelikle Kur'an'a bakılır, sonra sahih hadislere bakılır. Beraberinde konuyla ilgili açık bir hüküm yoksa ayet veya hadisteki söz konusu hükme benzer bir hüküm var mı diye bakılır ki buna 'kıyas' denilir.
Burada bir hüküm yoksa ahad hadislere, sahabe sözlerine, umumun duruşuna, ammenin menfaatine, şartlara, soru soranın durumuna, örfe bakılır. Ve Kur'an ve sünnetin genel karakterine uygun fetva verilir.
Bu hususlar da mecellenin şu hükmüne tercümandır. 'Ezmanın teğayyuru ile ahkamın tağayyuru inkar olunamaz.' Yani; zamanın değişmesiyle, hükümler değişebilir.
Nitekim İmam Şafii Mısır'a geldiğinde, Far'i - detay - konularında bir çok konuda yeni delillerden - hadisler, uygulama, çevre şartları gibi - dolayı bir çok konuda kanaatını değiştirmiştir. Burada 'kavli cedid - yeni görüşler' adıyla tanınmıştır.
ÇAĞDAŞ KONULARDA YÖNTEM NASIL OLACAK
Diyelim ki; sigorta, enflasyon değerlendirmesi, özel şartlar şirketlerde teamül, paraların tebedulu, alışveriş konuları, tüp bebek, ticari meseleler, organ nakli, yumurta nakli,zaruri olmayan tıbbi müdahaleler, kadavra konusu, klonlama gibi yüzbinlerce konu ortaya çıktı. İşte bu meseleler yukarıda belirttiğimiz yöntemle çözüme kavuşturulur. Bu konular içtihada açık alanlardır.
DURUMDAN VAZİFE ÇIKARMAK
Cumhurbaşkanımızın bütün açıklamalarına rağmen bazı şer odaklarının hala bu cümlelerden 'dinde reform' talebini çıkarmaları ya akıl tutulması, ya cehalet veya din düşmanlığıdır. Beyler! Bu din kıyamete kadar geçerlidir. Tek bir ayeti değişmemiş tek dindir. Koruyucusu Allah'tır. Hiç uğraşmayın. Siz buradan bir rant ve ticaret devşiremeyeceksiniz.
FETVADA HASSASİYET ŞARTTIR
Kendisinde fetva kabiliyeti olan veya bu eğitimi almış bir insanın fetva isteyenin şartlarına özeline, durumuna, ihtiyacına ve nasıl değerlendireceğine dikkat etmesi gerekiyor. İstismar edilecek sözlerden kaçınması gerekir.
Bu doğruyu söylerken de dikkat edilebilecek genel ölçülerdir. Namazı uzatan Hz. Muaz'a, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in insanları fitneye uğratma emirleri, kendisine aynı soruyu soran sahabeye farklı cevaplar vermesi bu yöntemle izah edilebilir. Yumuşak, edepli, toleranslı, insaflı konuşmak zorundayız.
Dini tahfife aldırmak isteyen fitne oluşturacak, Müslümanları dinden soğutacak konuşmalardan uzak durmak lazım. İstismarcılara malzeme vermemek lazım. Müslümanların da din adına her söze kabul nazarıyla bakması doğru değildir.
HADİS İNKARCILARINA DİKKAT!
Peygambersiz din kurmak isteyen ve mesailerine devam eden, şer odaklarına da dikkat etmek lazımdır. Bunlar oluşturdukları trollerle rüzgarın durumuna göre yelken açıyorlar. Bu gibi zamanlarda yeni aktörler rol almak isteyebilirler. Dinin ve ümmetin bunlara, ihtiyacı yoktur.
Gözden kaçmıyor; bu hususlarda birbirine zıt bir çok grup, sivil örgüt, trol, akım bir anda işbirliği yapıp bombardımana başlıyorlar. Allah yolunda değil ama, şeytanın tuzağında birleşebiliyorlar.
Neticede; 'içtihada açık yeni konularda 'güncelleme' konusunun tartışılması bence hayra vesile olmuştur. Kimin nerede durduğu, neyi düşündüğü, bulanık havayı nasıl kokladığı, durumdan nasıl vaziyet çıkardığı ortaya çıkmıştır.
Nihat Hatipoğlu - Sabah