Şehirlerin, yolların, sokakların imarı kolaydır. Teknik insanlarla mühendis ve mimarlarla, şehir planlayıcılarıyla bunu yapabilirsiniz. Niyetiniz şehri imar etmek ise ve inanarak yola çıkmışsanız bunda başarılı da olursunuz.
Ama insanı imar etmek çok kolay değil.
Yıllar ister. Zaman ister. Akıllı, gönüllü, kâmil insan ister. Kendini imar edemeyen insanı imar edemez. İnsanı imar eden ise kâinatı imar eder.
Kur'an-ı Kerim bu hali şu ayetle özetliyor:
Ve elimize bir yol haritası koyuyor.
"(Muhammed!) Allah'ın rahmetinden dolayı sen onlara karşı yumuşak davrandın. Şayet sen, kaba ve katı olsaydın, hiç şüphesiz etrafından dağılıp giderlerdi. Öyleyse onları affet." (Ali İmran, 159) Yakında seçim olacak. Herkesin bir oy hakkı olacak. Okumuş veya okumamış, üst görevli veya unvansız, beyaz veya beyaz olmayan, zengin veya fakir eşit olacak. Doğru olan da bu zaten. Kimsenin ötekinden üstünlüğü yoktur.
İnsanlara giderken benliğinizi, egonuzu bir kenara bırakmalısınız. Samimi ve açık yürekli olan kazanır. Tevazu peygamber ahlakıdır.
Yüksekten bakan, küçümseyen, hor gören ise kaybeder.
İnsanlarla kucaklaşın. Hatanızı yüzünüze vurduklarında hatanızı kabul edin. İnsanlara sen anlamazsın yaklaşımıyla yanaşmayın. Küçüklere şefkat büyüklere saygı gösterin.
İnsanlarla aranızdaki engelleri kaldırın.
İnsanlara yapabileceğiniz şeyleri vaat edin.
İnsanların kalbini kazanın. İnsanlar tatlı dili, yürekten yaklaşımı unutmaz.
İnsanların iyi ve zor günlerinde yanlarında olun. Zayıf ve biçare insanların duasını alın.
Çünkü siz, zayıflarınızın hürmetine rızıklanıyorsunuz, diyen Hz. Peygamber'in (s.a.v.) sözünü unutmayınız.
Kendinize güvenin, ama her zaman sizden daha iyisinin olacağını unutmayınız.
Sevindirik olmak yakışıksızdır. Mahkeme kadıya da kimseye de mülk ve kalıcı değildir.
Daha öncekiler gibi sen de talip olduğun ve hatta elde ettiğin yeri terk edeceksin.
Her görev, unvan yeni bir imtihan vesilesidir. Deneniyorsunuz! Onun için önce hakkın sonra halkın rızasına talip olun.
Bir yere gelmek için çok uğraşma.
Gittiğinde de gemileri yakma.
Görev senden daha iyisine, liyakatlisine verildiğinde de kıyameti koparma.
Altından kalkamayacağın yükün altına girip de sana inananları mahcup etme.
Her şeyde yetimin, yütemanın, yoksulun, garibanın, çocuğun, yaşlının hakkı var. Unutmamalısın.
Günün birinde kazandığında sana bu yetkiyi veren halkı unutmamalısın.
Yalancıyı, kötüyü, ahlaksızı, haram ve helali ayırmayanı yanına yaklaştırma.
Tövbeyi bol bol yap. İstiğfarı ihmal etme.
Hz. Resulullah (s.a.v.) ben günlük konuşmasında - yaklaşık yarım saat sohbette- yüz defa 'Allah'ım bağışla = Estağfurullah dermiş.
Düşkünlerin, açların, fakirlerin, kimsesizlerin, yaşlıların, terk edilmişlerin evini mutlaka ziyaret et. Bir şey talep etmek için değil. Sadece rızai bari için ziyaret et. Allah bunu birçok günahın - musibetin kefareti eyler.
Kalbine bak! Samimi değilsen, gayen Allah değilse, gayen menfaat ise yol yakınken vazgeç veya tövbe et.
Nihat Hatipoğlu - Sabah