Türkiye Ak Parti iktidarları döneminde iki hususta başarı sağladı. Birincisi bilgi teknolojilerinin kullanımı ile sosyal politika ve yardımların yaygınlaştırılması. Kamuda bilgi teknolojisinin hakim olmasıyla birlikte büyük miktarda veri oluşmuştur. Eğitim ve sosyal politikalar alanı da aynı süreci geçirmiştir. Milli Eğitim, Çalışma ve Sosyal Güvenlik, Aile ve Sosyal Politikalar, Gençlik ve Spor Bakanlıklarında, Valiliklerde, Belediyelerde ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nda kendi alanlarıyla ilgili veri birikmiştir. Ancak veri setlerinin yoğunluğuna rağmen, bu verileri kullanılarak politika önerisi oluşturmada, uygulamaların etkilerini izlemede ve verimliliklerini ölçmede istenilen başarı elde edilememiştir.
Bilgi işlem uygulamalarıyla biriken verilerin analiz edilerek önce bilgiye dönüştürülmesi, sonra da karar aşamasında kullanılması kurumların geleceği görebilmesine katkı sağlar. Verilerin analizi yani bilgiye dönüşümü ise dataların birbirleriyle ilişkilendirilmesi olup akli bir tasarım gerektirir. Türkiye bürokrasisinin ve yönetim kültürünün bu yöne evirilmesi gerekirken ne yazık ki, şartların da etkisiyle korumacı ve savunmacı bir anlayış sürmektedir.
Veri analizi, problemlerin durumlarını tespiti ve alternatif çözümlerin geliştirilmesinde önemli katkı sağlar. Ayrıca süreç içerisinde elde edilen verilerin belirli aralıklarla analiz edilerek yazılım aracılığıyla grafiklerle veya diğer formlarda raporlanabilmesi, kararlaştırılan politika ve uygulamaların doğru kitleye, amaçlara ve sonuçlara ulaşma noktasında sağlıklı bir işleyiş sunar. Böylece politikaların hayata geçirilmesi önündeki engeller ile olumsuz durumlar tespit edilip alınması gereken ek tedbir ve uygulamalar üretilebilir. Bu yaklaşım sorunların kişisel eksiklik ve kusurlarla açıklanmasını değil, yapısal çözümlenmesine ve kavranılmasına katkı sağlar.
Bugün veri analizi niçin daha önemlidir? Devletler arası rekabetin artmasıyla beraber güvenlik harcamaları öncelik kazanıp artmakta bu da diğer alanlarda kamu harcamalarını daraltmaktadır. Bu ise veri ve etki analizi yoluyla verimli bütçe harcamalarını çok daha öne çıkartmaktadır.
İkinci olarak ise kurumların insan kaynaklarının niteliklerinin arttırılması, teknolojik donanımların kazanımı gibi mali bütçe de gerektiren reform ihtiyaçları devam etmektedir. Maliyeden ek bütçe taleplerinden önce, kurumların bütçelerinin etkin kullanımını sağlamak için verilerin analizine dayalı etki analizini yapıp sıhhatli kararlar alması önem kazanmaktadır.
Konuyu örnekler üzerinden açıklayalım. Eğitim sisteminin en önemli konularından bir tanesi öğretmenin öğretme kapasitesinin ve liderlik kapasitesinin güçlendirilmesidir. Öncelikle mevcut durumdaki öğretmenlerin kapasitesini genişletme konusunda Türkiye eğitim sisteminin konumunu şöyle anlayabiliriz:
Sistemdeki öğretmen sayısı, maaşları, öğretmen kapasitesini arttırmak için yapılan harcamaları ilişkilendirilip oranlanması ve bu göstergelerin yıllara göre grafikle sunulması bir perspektif kazandırır. Aynı verilerin diğer dünya ülkeleriyle mukayese edilmesiyle Türkiye'nin ilgili göstergedeki durumu ortaya çıkar ve bu anlayış politika geliştirmeye katkı sağlar. Örneğin, rakamlar öğretmen gelişimine dünya ortalamalarının çok altında yatırım yapıldığını gösteriyorsa öncelikler değişir.
Her bir öğretmenin yeterlilik ve ihtiyaçlarını tespit noktasında diğer bir örnek şudur: Bir fen bilgisi öğretmenini ele alalım. Sistemde öğretmenin hizmet senesi, öğrencilerine verdiği yıl içindeki notlar, üniversiteye girişte öğrencilerin her bir konu ile ilgili başarıları, öğrencilerin kendi dersine devamsızlık kayıtları bulunmaktadır. Bunların birbirleriyle ilişkilendirilerek dört senelik süreç içerisinde analiz edilmesi eksikliklerin, kapasite ve ihtiyaçların belirlenmesine katkı sağlar. Mesela öğrenciler sürtünme konusuna dair soruları genellikle yapamıyorsa öğretmenin bilgi içeriği veya konuyu öğrenciye basitleştirip anlatmak, etkinlik üretebilmek, etkili sınıf yönetimi veya zeka türlerine göre öğretme gibi konularda pedagojik desteğe ihtiyacı olduğu anlaşılır. Okuldaki diğer fen öğretmenleriyle mukayeseli analiz bu noktada tespitlerimizi daha da netleştirir. Bir okuldaki tüm okul öğretmenlerinin mukayeseli analizi ise okul kültürü, okul ve ilçedeki yönetim kapasitesine dair ciddi bilgiler sunar.
Bu noktada şunu vurgulamak gerekir: Verilerin süreç içerisinde anlamlandırılması çok önemlidir. Süreç ihmal edilip anlık fotoğrafa bakılması öğretmenin başarısını anlamaya engel olabilir. Öğretmen az başarılı bir sınıfı alıp sınıfın başarı düzeyini 2 veya 3 kat yükseltmiş olabilir. Gelinen seviyenin diğer okulların altında olması o öğretmeni başarısız yapmaz. Aksine öğretmenin telafi mekanizmaları gibi uygulamalarla geçmiş senelerdeki boşlukları başarıyla kapattığı anlamına gelir. Bunun için verilerin statik okunmasından ziyade dinamik olarak süreç içerisinde anlamlandırılması gerekir. Öğretmenlerin niteliğini arttırmada kullanılacak başka bir değerlendirme ise şu şekilde olabilir: Öğretmenlerin dersine girdiği öğrencilerin başarıları, öğretmenlerin mezun oldukları okullara ve fakültelere göre gruplandırılabilir. Yani, A Eğitim Fakültesi B bölümü mezunu öğretmenlerin ders verdiği öğrencilerin ders başarısı, o öğretmenlerin mezun oldukları fakülte ve bölümün niteliğini gösterebilir.
Diğer bir örneği meslek eğitiminden verelim. Meslek Yüksek okulları farklı modeller ve eğitim programları uygulamaktadır. Bazıları beceri kazandırmayı öne alıp, müfredatlarını sadeleştirmiş ve işyerinde uygulamalı modellere geçmişlerdir. Bazıları ise teorik ağırlıklı olarak devam etmektedir. Öğrencilerin kimlik numaraları üzerinden Çalışma Bakanlığı, öğrencinin mezun olduğu meslek yüksek okulu, işe girme süresi, iş değiştirme aralıkları verilerini birbirleriyle ilişkilendirerek analiz edebilir. Bu analiz uygulanan eğitim programlarının avantaj ve dezavantajları, bölümün kalitesi, öğretim üyesi kadrosu hakkında bir anlayış sunar. Bu da tercih, karar ve politika üretme süreçlerine katkı sağlar. Çalışma Bakanlığı meslek edindirmede başarılı meslek yüksek okullarına ek teşvikler vermek suretiyle diğer okulların dönüşümünü de katkı sağlayabilir. Başarılı okullardaki uygulamaların diğer okullara transferi ise ayrı bir süreçtir. Aynı veri setine ailelerin ekonomik durumu, şehir ve mezun olunan lise gibi verileri ekleyip analiz ve mukayese etmek ise uygulamaların revize edilmesini kolaylaştırır.
Veri analiziyle öngörebilmek, karar almak, uygulama ve politika geliştirmek bu kadar önemli iken maalesef kamu kurumları yeterince veri paylaşmıyor. Haliyle üniversiteler, araştırma merkezleri süreçlerine yeterince katılamazken, etkin ve verimli yönetme kapasitesi düşüyor. Veri ve etki analini etkin kullanmayan kurumlar sanki el yordamıyla yön tayin edip yönetmeye çalışıyor. Ak Parti'nin reformlarla Türkiye'yi daha iyi bir geleceğe doğru taşıyabilme kapasitesini analize dayalı politika oluşturabilme gücü belirleyecektir.