Eğitimin amacı çocukları iyi bir geleceğe ve mutluluğa ulaştırmaktır. Geçmişte belli bir bilgi setinin kazanımı ve diplomanın elde edilmesiyle bu, büyük ölçüde mümkündü. Bugün ve gelecekte ise bunun yolu eğitim düzeylerine uygun olarak entelektüel, iletişim ve sosyal becerileri kazandırmaktır. Çocukların meslek edinebilmesini artık bu becerilerdeki yetkinlik seviyeleri belirleyecektir. Bundan dolayı değişimin hızından dolayı gelecekte eğitim okul sonrası bitmiş bir eylem olmayıp hayat boyu sürecek bir süreçtir.
KARNENİN ANLAMI NEDİR?
Karne bir göstergedir.
Karne yol gösteren rehberdir.
Karne bir iz düşümdür.
Karne eğitim yolculuğunun bir anına dair işarettir.
Çocuğa verilen eğitim, sosyal/kültürel ortam içerisinde gerçekleşmektedir. Bunlar; aile, öğretmen, okul yönetimi ve çocuğun içinde yaşadığı mahalledir. Karne her şeyden önce bu dörtlünün aldığı veya alamadığı yolun iz düşümüdür. Nitekim belli mahalle ve okullardaki çocukların akademik başarılarının yüksek veya düşük olması bunu göstermektedir. Yine ilkokulda öğretmenin matematik veya Türkçe dersinde temel becerileri kazandıramadığı durumda peş peşe düşük neticelerin gelmesi kaçınılmazdır. Burada sorun öğretmende ve telafi mekanizmalarını inşa edemeyen okuldadır.
Karne yol gösteren rehberdir. Çocuğun hangi noktalarda eksik olduğunu gösterir. Aile, öğretmen ve okul yönetiminin alması gereken tedbirlere ve çözüm arayışlarına işaret eder.
KARNE NE DEĞİLDİR?
Karne çocuğun zeka seviyesinin göstergesi değildir.
Karne çocuğun ilgi ve yeteneklerinin göstergesi değildir.
Karne çocuğun hayat başarısının göstergesi değildir.
Karne çocuk hakkında bir yargı değildir.
Karneler aileler için bir övünç ya da utanç kaynağı değildir.
BAZI AİLELER KARNE NOTLARI KARŞISINDA NİÇİN AŞIRI TEPKİ VERİR?
Karne aynı zamanda aileye aittir. Aile kendi hata ve eksiklikleri ile yüzleşmek aynaya bakmak istemezler ve kaçış olarak aşırı tepki verirler.
Aile gerçekleştiremediği beklentileri çocuğa yüklemiştir. Başarısız gördükleri bir karneyi hayallerinin bir kere daha yıkılması gibi algılarlar. Ve bu onlara büyük bir acı verir. Sonuçta aşırı tepki verirler.
AİLE KARNE SÜRECİNDE ÇOCUĞUN PSİKOLOJİSİNİ NASIL YÖNETMELİDİR?
Anne babanın çocukla ilişkisinde en değerli nitelikler olan güven, sevgi ve etkili iletişim burada devam ettirilmelidir. Çocukla ilişki sadece okul, ders ve karne başarısı üzerinden olmamalıdır. Her koşulda sevildiğini çocuğa hissettirmek özgüven gelişimi açısından çok önemlidir. Karne sürecinde çocuk tarafında üç önemli nokta vardır: İlki yetenek ve kapasitesinin keşfidir. İkincisi bundan önceki temel kazanımlarının tespitidir. Son olarak da "yaşına uygun çalışma disiplinine" sahip olup olmadığıdır. Aile bu noktalarda durum tespiti yapıp çocuğa güven ve sevgiyi gösterdikten sonra etkili iletişimle çözüm önerilerini beraberce aramalıdır. Beraber çözüm arayışları ayrıca çocuğun kişilik gelişiminin ve hayata hazırlanışının bir adımıdır. Anne ile babanın karne ve karneyle ilgili duygu ve düşüncelerini çocuklarıyla paylaşması ve çocuğun da duygu ve düşüncelerini ifade etmesi de eğitim sürecinin bir parçasıdır.
Çocukların öncelikle iyi notlarının takdir edilmesi, sonrasında varsa düşük notları hakkında yapıcı şekilde konuşulması, sebeplerinin araştırılması ve neler yapılabileceğinin çocukla birlikte değerlendirilmesi en olumlu adımlar ve gerçek eğitimin bir parçasıdır. Çünkü bu adımlar karakter ve kişilik inşasının sağlam tuğlalarıdır. Çocuklar modelleyerek iyi örnekler üzerinden öğrenir. Mesela, "Bu dersteki düşük notunla ilgili önümüzdeki dönem neler yapabiliriz?" sorusuna cevap arayışı çocuk için çok değerlidir.
Karne süreci çocuğun kapasite ve yeteneklerinin farkına varmak için bir fırsat olarak görülebilir. Çocuğun kapasite ve yeteneklerine uygun hedef ve beklenti geliştirmek önemlidir. Bu bağlamda çocuğu başka çocuklarla kıyaslamak çok anlamlı değildir. Çünkü her bir çocuk farklı sosyal ve kültürel ortamların yansıması ve farklı yetenek ve kapasitelerin ifadesidir. Burada asıl olan çocuğun öz becerilerinin ve yetkinliklerinin sürekli gelişmesidir.
Karne sürecinde çocuğa yönelik yargılayıcı, aşağılayıcı ve küçük düşürücü bir dil kullanılmamalıdır. Bu, onun özgüvenini yıkar. Kendisine olan saygısını yok eder. Kendini değersiz görür ve motivasyonu düşer. Sonuç olarak karakterinin örselenmesine, kişiliğinin bozulmasına ve mutsuzluğuna neden olur.
Güçlü aile ve toplumlar kendine güvenen, karakter ve kişilik sahibi bireylerden oluşur.
Geleceğin dünyasında başarıyı karne notları ve diplomalar değil kazanılan beceriler, geliştirilen yetkinlikler belirleyecektir. Türkiye'nin halihazırdaki ölçme değerlendirme sisteminde yer alan karne ile bunlar arasındaki ilişki çok zayıftır.
Eğitim sürecinde veya tatillerde öğrencilerin beceri ve yetkinliklerin geliştirilmesi ailelerin en temel hedefidir.