Bilgi teknolojileri dünya üzerinde derin etkiler yapmaktadır. Bunun sonucunda yenilik, tasarım, beceri gelişimi, yaratıcılık, AR-GE'ye dayalı katma değeri yüksek ürün üretebilmek ve bunların ticarileşmesi öne çıkmaktadır. Tüm bunlar ülkelerin ve şehirlerin geleceğe hazırlanma ve rekabet edebilme güçlerini belirlemektedir. Üniversitelerin odaklaşması bu noktada önem kazanmaktadır.
Üniversitelerin ihtisaslaşması ve odaklaşması konusunda YÖK ve Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı, 2015 yılından itibaren çalışma yürütmektedir. İlk grupta 5, ikinci grupta ise yine 5 üniversite, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı Naci Ağbal ve YÖK Başkanı Yekta Saraç'ın katıldığı bir toplantıda açıklandı.
2018 yılında yeni kurulan üniversitelerin de uygulamalı bilimler, sağlık bilimleri ve teknoloji üniversitesi gibi odaklı ve ihtisaslaşmaya uygun kurulması da bu yaklaşımı desteklemektedir.
YÖK Başarı Bursu kapsamında toplamda 47 farklı lisans programı için burs verme hizmetinin bir kısmını Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşma Projesinde yer alan veya odaklı kurulan yeni üniversitelere pozitif ayrımcılıkla ve başarıya bağlı kullandırması bu yaklaşımı güçlendirecektir.
Üniversitelerin odaklaşması "yerel kalkınma" perspektifinden yapılandırılması fark yaratır. Büyükşehir belediyesi, üniversite gibi şehrin tüm aktörlerinin şehrin vizyonu, imkanları, temel sorunları ve kalkınma stratejilerini "ortak akılla" oluşturmaları fark yaratacaktır. Bu noktada üniversitelerin sektör ve sahayla yakından ilgili olmaları hayati önemdedir. Odaklaşma ve ihtisaslaşmanın tüm boyutlarıyla ve her bölümü içerecek şekilde düşünülmesi faydalıdır.
Üniversitelerin ihtisaslaşma ve odaklaşma politikasının belli mekanizmalarla desteklenmesi gerekebilir.
Yeni kurulan üniversitelerin de odaklaşma ve ihtisaslaşma hususundaki stratejik planlarına uygun çabalarının ek bütçe imkanlarıyla desteklenme mekanizmalarının kurulması önemlidir. Aksi takdirde farklılaşma ve odaklaşma olmayacak ve üniversiteler gelirlerini arttırmak için ülkeye artı değer üretmeyen yayılma uygulamalarına yönelecektir.
Ayrıca tüm üniversitelerin ihtisaslaşıp kendilerini öne çıkartacak, araştırmadan, patent ve ticari ürün döngüsünü başarı üzerinden takip edecek mekanizmalara ihtiyaç bulunmaktadır. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığının üniversitelerin bütçe kullanımında liderlik yaparak bu yönü güçlendirecek mekanizmalar kurması fark yaratır. Hazırlanan stratejik planları, bütçe ile ilişkilendirecek mekanizmalara ihtiyaç var. Ayrıca Yüksek Öğretim Kalite Kurulu Başkanlığının iç ve dış değerlendirmelerinde de bu noktaya özel başlık atılması yerinde olur. Bu başlık altında üniversitenin odaklaşması faaliyetlerini, bu doğrultuda kalkınma ajansı, sanayi gibi ilgili aktörlerle katılımcı çalışmalarını izleyen göstergeleri tespit etmek durumundadır. Kalite kurulu başkanlığının veri bilgi sistemleri üzerinden bu göstergeleri izleyerek, yıllık ve beş yıllık raporlaması gelişim eğilimlerini gösterir. Bu raporlar başarıya dayalı objektif bütçelemenin kaynaklarından biri olabilir.
Yeni kurulan ve odaklı ihtisaslaşma hedefi olan üniversitelerin en temel sorunlarından bir tanesi öz kaynaklarını üreten yenilikçi gelir ve yenilikçi finansman kaynak modelleri oluşturabilmektir. Mevcut yükseköğretim anlayışında kamu, devlet üniversitelerinin tüm giderlerini karşılamaktadır. Kamuya mali olarak neredeyse tamamen bağlı üniversitelerin girişimci, yenilikçi olabilmeleri, bilgi, tasarım ve ar-ge yoğunluklu ticari ürünler üretebilmesi çok zordur. Böyle üniversitelerin şehirlerine katkısı sadece "öğrenci ekonomisi" ile sınırlı olur yerel kalkınmada liderlik rolleri zayıf olur.
YÖK ihtisaslaşma ve odaklaşma konusunda adımlar atmış olmakla beraber yeterli değildir. YÖK'ün bu noktada liderlik yapması, iyi uygulamaları diğer üniversitelere transfer edebilmesi, üst ölçekli bölge gelişim planlarının hazırlanmasına aracılık etmesi veya bu çalışmaları üniversitelerden talep etmesi, üniversitelerin stratejik planlarını izlemesi faydalı olur.
YÖK'ün rektörlerin bu çalışmalara ne kadar liderlik yapabildiğini izleyebilmesi gerekir. Rektör atamalarında boş kalan kontenjanlar, pasif öğrenci sayısı, devamsızlık oranları ve kayıt sildirme konuları gibi ihtisaslaşma ve odaklaşma çalışmalarının da dikkate alınması katkı sağlar. Diğer bir ifadeyle üniversitenin yerel kalkınmadaki aktörlüğü, bölge ekonomisine yönelik çalışmaları, sektör ve sanayi ile ilişkileri, kalkınma ajansları ile çalışmaları, ticari ürüne olan katkıları, mezunlarının bölge ekonomisinde iş bulabilmesi gibi göstergeler rektör atamalarında öne çıkabilmelidir. Rektörlerin gerçek rolleri böylece kurumsallaşabilir. Rektörler böylece idari ve mali yöneticiden yerel kalkınmanın aktörü haline dönüşebilir. İşsizlik konusunun çözümüne ve bölgeler arası gelişmişlik farklarının azaltılmasına sadece hükümet değil bir yerel aktör olarak üniversiteler de böylece aktif katkıda bulanabilir.
Ayrıca yerel kalkınma perspektifi YÖK'ün merkezi yetkilerinin üniversitelere transferini talep etmektedir. Bu noktada da birtakım adımlar atılmıştır ama daha ileri adımlara ihtiyaç vardır.