Geçen yazıda araştırmacılar Nergis Dama ve Dilruba Toklucu tarafından yapılan ve SETA'dan yayınlanan "Yoksulluk Döngüsünden Çıkış: Şartlı Eğitim Yardımı" isimli rapor çerçevesinde yazmıştık: https://setav.org/assets/uploads/2018/11/R123_ŞEY.pdf . 2003'ten bugüne uygulanan "Şartlı Eğitim Yardımı"nı başarılı bir şekilde inceleyen raporu analiz edip değerlendirmekteydik.
Bu yazıda raporun bize sunduğu imkanlar çerçevesinde öneriler kısmına devam edebiliriz.
Şartlı Eğitim Yardımlarıyla ilgili politikanın geliştirilmesinde diğer bir adım ise şu olabilir: Muhtemelen okula gitmeyen çocuklar ya çalıştırılmakta ya da erken aile birleşmelerine maruz kalabilmektedir. Çocuk işçiliğinin ve 18 yaş altı erken evliliklerin önüne geçebilmek için "Şartlı Eğitim Yardımı" daha etkili bir araca dönüşebilir. Hedef kitlesi, bölge, il ve ilçelere göre tasnif edilerek izlenmesi, eğitime aktif katılım ve meslek edinme yolunda olmak kaydıyla yardım miktar ve çeşitliliğinin arttırılması olumlu sonuçlar verir.
Dezavantajlı okullar için etkili bir çözüm üretme imkanı da sunmaktadır. Dezavantajlı okullarda bulunan çocuklar için özel nitelikli "eğitim yardım paketleri" geliştirilebilir. Dezavantajlık durumu, gelir, yoksulluk durumu gibi kriterlerin tespitiyle yardım miktarını belirleyen çarpanlar tespit edilebilir. Devam ve başarı üzerinden kademeli bir artış sistemi de geliştirilebilir. AK Parti iktidarların gelecek en temel sorunu dezavantajlı kesimler üzerinde kalıcı ve yapısal çözümler geliştirebilmektir. Erken çocukluk eğitiminden, meslek eğitimine ve sonrasında istihdama kadar şartlı eğitim yardımlarıyla bir süreç oluşturabilmek en temel yapısal çözüm olacaktır. Diğer bir ifadeyle şartlı eğitim yardımları dezavantajlı gruplar için eğer imkan ve olumlu şartlar var ise erken çocukluk döneminden başlatılmalı, iş garantili ve işyerinde eğitim modeli uygulayan meslek eğitimiyle ilişkilendirilmeli ve istihdam ile sonlandırılmalıdır. Buna dair tüm veriler Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığında vardır. Bu süreç e-portföyle perspektifiyle bütünleşik ve verileri birbiriyle konuşan bir yazılımla rahatlıkla takip edilebilir. Diğer bir ifadeyle yardımdan faydalanan öğrenci sayısının artması yoksullukla mücadelede daha fazla kişiye erişimi açıklar, ancak yoksulluğa kalıcı olarak çözüm bulmak için bu öğrencilerin akademik başarısı ve meslek yaşamı takip edilmelidir.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı bu konuda ortak bir koordinasyon sistemi kurabilir. Okul, ilçe ve il müdürlüklerinde şartlı eğitim yardımını izleyen veri analistleri, öğretmen ve sosyal çalışmacılar olabilir. Öğrencinin akademik başarısı, okula devam durumunu ve devamsızlık nedenleri açıklanabilmelidir. Bunu takiben de nakdi yardımın yanı sıra ihtiyaçlarına göre telafi mekanizmaları ve psikolojik danışmanlık ve rehberlik hizmetleri tasarlanabilir. Kurs programları, aile kompozisyonuna göre sosyal ve ekonomik destek, sosyal sorumluluk çalışmaları, organizasyonlarda görev alması, gençlik kamplarına katılım bunlar arasında sayılabilir.
Çocukların okula gitmesini, okula devam etmesini ve okul başarısını maddi yoksulluğun yanı sıra başka unsurlar da etkilemektedir. Aile içi şiddet, ebeveynin madde ve alkol bağımlılığı, çocuklarını çalıştırmaları, hanenin veya ortamın suçla bağlantısı gibi durumlar, dezavantajlılığı arttırmaktadır. Dolayısıyla, yalnızca "para vermeye" odaklı bir sosyal yardım sistemi yerine, şartlı eğitim yardımının hem ekonomik hem de sosyal bir desteğe dönüştürülmesi gerekmektedir. Bu tür dezavantajlı öğrenciler için öncelik özgüven ve sağlıklı bir benliğin inşasıdır. Örselenmiş kişilik ve benliklerin diriltilmesi gerekmektedir.
Bu yardımdan faydalanan öğrencilerin okul, ilçe ve il müdürlüklerinin (MEB ve AÇSHB) belirlediği toplantı, kurs, seminer, sosyal sorumluluk çalışmaları, vb. programlarda görev almaları, hem sorumluluk bilincini arttıracak hem de dezavantajlı durumundan dolayı akranlarına göre geriden başlayan çocuğun özgüvenini arttıracaktır.
Şartlı eğitim yardımının geliştirilmesi ülkenin güvenlik kaygıları bakımından da önemlidir. Kötü niyetli gruplar ve örgütler, farklı amaçlar için kullanacakları insan kaynağı üretebilmek için eğitimi araç olarak kullanabilmektedir. Yoksul çocuklar ise, sosyoekonomik özelliklerinden dolayı kırılgandırlar ve yardım eline ihtiyaç duymaktadır. Yoksulluğun bahane edilerek öğrencilere verilen ekonomik ve sosyal destek, bu çocukların yardımı yapan kuruma bağlanmasına yol açabilmektedir. Bu nedenle, tüm bu sürecin kamu desteğiyle yürütülmesi ve uygulamanın mükemmelleştirilmesi önemlidir.
Son olarak 2003-2018 döneminde şartlı eğitim yardımına ayrılan kaynağın miktarı ve sosyal yardımlar içindeki payına dair verilerin raporlanması ihtiyacı vardır. Şartlı eğitim yardımına ayrılan kaynağa dair verilerin, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından her yıl Faaliyet Raporu'nda yer almasına rağmen yıl bazlı toplu bir değerlendirme yoktur. Bazı yıllarda ayrılan kaynak verilirken, genelde yardımdan yararlanan öğrencilerin sayısı paylaşılmaktadır. Devlet bütçesinde önemli bir maliyet olan bu yardıma ayrılan miktarın, yıl bazlı, GSYH ve sosyal yardımlar içindeki payının gösterilmesi, öncelikli yapılması gerekendir. Böylece, kullanılan finansmanın ne kadar olduğu, değişimi, payı, vb. niceliksel özellikleri bilinerek, bu finansmanın oluşturması beklenen etki ortaya konabilir.
Şartlı eğitim yardım uygulamasının güncellenerek "erken çocukluk eğitiminden istihdama şartlı eğitim yardımı" sloganıyla yeniden yapılandırılması çok faydalı olacaktır. Bu süreçte istihdama kavuşan her bir çocuk ailesini de kalkındırmaktadır. Devletin şefkati, merhameti, sosyal adaleti ve gücü ancak bu döngü tamamlandığında mükemmelleşmiş olur. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının bu kapasitesi vardır. İki bakanlığın birleştiği yeni yapı bu noktada tarihi büyük bir fırsattır.