HDP ile Kürt elitlerinin temel söylemleri, Kürt toplumu adına siyasal taleplerde bulunmak, adalet talep etmek, Türk çocukları ile Kürt çocuklarının eşitliğini sağlamak gibi özetlenebilir. Bu taleplerin çoğu AK Parti hükümetleri tarafından yerine de getirilmiştir:
- Kürt çocuklarının ana dillerini öğrenmesi
- Kürtçe bölümler açılması
- Bölgedeki Kürtçe yer isimlerinin kabulü
- Güneydoğu Anadolu'ya yatırımlar
- Şehir Üniversiteleri
- Hastaneler
- Duble yollar vb.
Devletin, AK Parti hükümetleri üzerinden ekonomik zenginlik üretimi ile yerel talepleri karşılayan çok ciddi yatırımlar yaptığı inkâr edilemez. Hatta dağdan silahla inme görüntüleri, hendekler, bağımsız devlet talepleri olmasaydı çözüm süreci, çok iyi bir sonuca ulaşabilirdi. Fakat olmasına izin verilmedi.
Yaşanan süreçte durum bambaşka bir mahiyete dönüştü. Çözüm süreci bitti. Suriye savaşı patlak verdi. Türkiye Cumhuriyeti, Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da güvenliği temin etmek için yoğun çalışmalar yaptı. PKK büyük ölçüde Türkiye sınırları ötesine çıkarıldı. Türkiye'nin terörle aktif mücadelesi hala devam etmektedir.
Yıllarca PKK, Türk askerlerinin karşısına Kürt anaların dağa kaçırılan çocuklarını sürdü. Kürt anaları artık dağa kaçırılan çocuklarını HDP'den geri istiyor. Gelinen bu noktada ise ilginç bir görüntü ile karşılaşıyoruz: "Beyaz Kürtler" "Beyaz Türkler" ile gayet iyi anlaşıyorlar.
Analar HDP binası önünde oğullarını geri almak için çığlık atarken Beyaz Kürt ve Beyaz Türklerden hiçbir ses çıkmamaktadır.
"Beyaz Türkler" ve "Beyaz Kürtler" Kürt analarının çığlığını, yakarışını, feryadını ve sesini duymuyorlar. Kürt analarının oğulları için ağıt yakışının Beyaz Türklerde de Beyaz Kürtlerde de bir karşılığı oluşmuyor. Vicdanları müzmin AK Parti düşmanlığıyla karanlığa boğulmuş durumdadır.
Kürt analar ve babalar, "Beyaz Kürtlerin hangi ara ve hangi amaç için Beyaz Türklerle bu kadar yakın olduğunu sorguluyorlar."
Beyaz Kürtler, Amerika'nın Kürtler için bağımsız bir devlet kuracağı ve kendilerinin bu devlette makamlara yerleşeceği hayaliyle, Kürt analarının çocuklarını Kandil dağının sunaklarında kurban etmektedirler. Siyaset yapan Beyaz Kürtler bundan dolayı silahlı terör güçleri olan PKK ve YPG'ye mesafe koyamamaktadır. HDP'nin "Beyaz Kürtleri", PKK-YPG'nin siyasal yüzü olmaya, çocuklarını bu vesileyle kolejlerde okutmaya ve muhayyel Kürdistan devletindeki makamlara taliptirler.
PKK-YPG yani Kürt silahlı güçleri silah ekonomisine ve bunun kazanımlarına taliptir. Beyaz Türkler de belki de Avrupa Birliği ve Amerika'nın AK Parti'yi devirip kendilerine bir iktidar bahşedeceğine inanıyor olabilirler.
Sonuç açıktır:
Türkiye'de yaşayan Kürt ana-babalarıyla Beyaz Kürt elitlerinin ve PKK-YPG silahlı güçlerinin oluşturduğu pakt arasında büyük bir menfaat çatışması oluşmaktadır. Her zaman kaybeden Kürt ana ve babaları olmaktadır. Çocuklarını kurban vermeye mahkum olmaktadırlar. Tek kaybeden Kürt ana ve babalarıdır.
Bir Kürt babası bu gerçeği çarpıcı bir şekilde "Bizim çocuklarımız Amerika'nın mayın eşeği değildir. Bizim çocuklar dağa, onlarınki Amerika'ya, Paris'e eğitime" haykırışıyla seslendirmiştir.
Gelinen noktada Kürt anaların talebi açıktır: Çocuklarının Beyaz Kürtlerle eşit olmasını istiyorlar.
Türklerin ve Kürtlerin çocukları için istekleri tek ve aynıdır: Çocuklarının ölmemesi; bölgeye barış ve huzurun gelmesidir. Sadece Türkiye'ye değil tüm Ortadoğu ve Akdeniz havzasına.
Beyaz Türklerin ve Beyaz Kürtlerin ise kalpleri ve kafaları hala karışık…