Serlevhamızdaki soruya cevap vererek başlayalım bugünkü yazı yolculuğumuza:
Var elbette, hiç olmaz olur mu?
Zaten AK Parti'nin hatalardan münezzeh olduğunu veya hata yapmadığını söyleyen de yok.
İmdi, sizinle saf tutmayanları itibarsızlaştırmak için fasılasız yürüttüğünüz bu algı faaliyetine kısa süre de olsa ara verin de aynı soruyu tersinden soralım:
AK Parti'nin hiç mi doğrusu yok?
Yahu hepsinden geçtim; AB ülkelerinde 18 milyon bilim insanının yüzde 59'u erkek, yüzde 41'i kadın. Türkiye'deki kadın bilim insanının oranı ise yüzde 44, yani, AB ortalamasından yüzde 3 daha fazla.
Hani "AKP kadınları kafese sokacaktı" n'oldu?
Efendim?
CHP'li Engin Altay gibi "Bu hükümet dünyanın en doğru işini bile yapsa bizim bu hükümeti alkışlayacak halimiz yok" mu diyorsunuz?
Muhalefet yapın, lakin "küresel iktidarın" kullanışlı aptalları olmayın.
Ekonomik gidişatı eleştiriyor bizden de bunu bekliyorsunuz ama çözümünüz, bugünkü sıkıntılarımızın da kaynağı mesabesindeki Kemal Derviş zihniyetinden öteye geçmiyor.
Siyaset ufkunuzu da "çatı adayı" girişiminiz Gül'den biliyoruz.
Hayır yani, sadra şifa hangi eleştiriniz var da lagaluga ediyorsunuz?
Şaşacaksınız ama söyleyeyim: AK Parti'nin en büyük başarısı "eleştirel mekanizmayı" çalıştırmasıdır.
Hatta onca yıl iktidarda kalmasının sırrı da buradadır.
Mesela, Başkan Erdoğan, FETÖ konusunda bile özeleştiri yapmaktan çekinmemiş, "zamanında bunların büyük bir ihanet şebekesi olduğunu bilmiyorduk, aldatıldık" demişti.
Peki siz ne yaptınız?
Sahi ne yaptınız; "yine kandırılacak" yollu lakırdılarla dalga geçmenin dışında?
Üstelik, "gönüllü kandırılmak" için 2013'te ABD'yi yol yapan Kılıçdaroğlu'na tek kelime etmeden!..
Peki, Erdoğan "kandırıldı" da Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ kandırılmadı mı?
Emekli Hakim Albay Ahmet Zeki Üçok'un da içinde yer aldığı 958 kişiyi FETÖ'nün yargılamasına kim izin verdi?
"Benim genelkurmay başkanı olarak yaptığım en iyi şey kozmik odayı açmaktır" diyen kimdi?
Bunları Sayın Başbuğ'u eleştirmek maksadıyla hatırlatmıyorum. Ergenekon mağdurlarından olduğu halde FETÖ'yü vakitlice "göremediğini" söylüyorum.
Kılıçdaroğlu, hiçbir zaman FETÖ'ye karşı çıkmamıştır; Ergenekon ve Balyoz kumpası dönemi dahil.
Bakınız, FETÖ'nün işadamları örgütü TUSKON 2012'de eleştirildiğinde, "Cemaatten neden rahatsızlar, bilemiyoruz" demiştir.
Dershane tartışmaları döneminde, 2004 tarihli MGK tutanaklarını Taraf gazetesi yayımladığında, Kılıçdaroğlu ,"MGK kararına nasıl imza attın" diyerek Erdoğan'ı eleştirmiş, hatta F. Gülen'e "ihanet etmekle" suçlamıştı.
Örnekleri çoğaltmaya gerek yok.
Malumunuz, 17 - 25 Aralık'ta ve MİT TIR'ları kumpasında FETÖ' nün siyasi sözcüsü gibiydi.
FETÖ de Kılıçdaroğlu CHP'sinin "zehirlediği sosyolojiye" güvenerek 15 Temmuz işgaline kalkışmıştı.
Bugün de...
Kılıçdaroğlu'nun partisi, FETÖ'nün umudu ve PKK'nın siyasi kanadının gizli ortağıdır.
Salih Tuna-Sabah