Hala hatırası canlı zihnimizde. Tarihe geçen dehşet dolu bir geceydi 15 Temmuz akşamı. Çevreden garip şeylerin olduğu, askerlerin yönetime el koyduğu söyleniyordu. Boğaz köprüleri tutulmuş, araç geçişine izin verilmiyordu. Bazı ana caddelerde araç kontrolü yapılıyordu. Polislerden biri kontrolün darbeden dolayı yapıldığını aktardığı bilgisi geldi. Derken jetler kulakları sağır edercesine alçaktan uçuş yapmaya, ardından silah sesleri gelmeye başladı.
Darbe… En son 12 Eylül darbesiyle tarihe karıştığını, artık olacaksa 28 Şubat benzeri post modern darbelerin olabileceği, bu tarihten sonra buna da teşebbüs edilemeyeceği iddia ediliyordu. Öyle ya demokrasinin kökleştiği bir Avrupa ülkesinde yaşıyorduk. Afrika'nın geri ve yoksul devletçiklerinde bile darbe olmuyordu. Peki, bu olanlar ne idi? Anlamaya çalışıyorduk.
Ancak Sayın Başbakanımızın ile Sayın Cumhurbaşkanımızın televizyon yayınına bağlanıp yaptıkları açıklamalar ile durum netlik kazandı. Evet, dış güçler destekli FETÖ'cü hainlerin darbe girişimleriyle karşı karşıyaydık.
21. Yüzyılda darbeye kalkışmak inanılır gibi değildi. Menfur darbe kalkışmasından sonra izlediğimizde ancak darbeci Prof. Osman Özsoy'un, "Şu an albay olsaydım daha yararlı olurdum" ve "Hazırlanın cemaat üyeleri, yakında size çok iş düşecek. Alacağınız önemli görevler sebebiyle başınızı kaşıyacak zaman bulamayacaksınız. Her şey bizim açımızdan çok iyi olacak" gibi sözlerini dinleyince darbeye hazırlandıkları haberini FETÖ'cülere verdiğini anlayabildik.
Darbe Sayın Cumhurbaşkanımızın kahramanca tavır alışı ve krizi mükemmel yönetmesiyle, elbette kahraman milletimizin şanlı direnişiyle bastırıldı. Fakat 249 şehit verdik, 2 binin üzerinde yaralı veya sakat olan gazimiz var.
Darbe hakkında çok şey söylendi, yazıldı. Bunları tekrarlayacak değilim. Başarıyla bastırıldı çok şükür ve ülkemiz tehlikenin eşiğinden döndü. Peki, darbe teşebbüsü T. C. Hükümetini Allah korusun devirseydi ve hainler başa geçselerdi neler olacaktı? Bazı aklıma gelenleri sıralayayım:
Herhalde darbenin rantını paydaş güçler FETÖ'cülere yedirmeyecek, bir süre sonra onlar da kanlı bir şekilde diskalifiye edileceklerdi. Zaten görüldüğü gibi FETÖ'cülerin arkalarında halk desteği yoktu. Millet onların rezilliklerinden, adamlarını kayırmalarından, şantaj ve tehditle para toplamalarından, soru çalmalarından, ülkemizin başarılı müteahhit ve iş adamlarını tutuklamaya kalkmalarından illallah demişti zaten.
Sadece doğu ve güneydoğu illerimizde değil; İstanbul, Adana, Mersin, İzmir gibi şehirlerimizde de otorite zayıflığını fırsat bilen PKK, DEAŞ ve benzeri terör örgütleri ayaklanacak ve PKK bir bölgede bağımsızlığını ilan edecekti.
Önemli bazı tesislerimize saldırılar düzenlenerek ülkemiz zor duruma düşürülecekti.
Kardeş kardeşe girecek, Türkiye'de bir iç savaş çıkarılacaktı. Binlerce insanımızın kanı dökülecek, Suriye'ye benzer bir duruma düşecektik.
Dış güçler içteki kargaşayı bahane ederek topraklarımıza askerleriyle girecekler, İstanbul'un yönetimini yabancı ülkelerin temsilcilerinden oluşan bir konsorsiyuma devredeceklerdi.
Daha yazabileceğimiz çok acınacak durumla karşı karşıya kalacaktık. Rabbim ülkemizi korudu, esirgedi. Şehitlerimiz ve gazilerimiz başta olmak üzere bütün emeği geçenlere minnet borçluyuz…