Şeker değil Ramazan Bayramı
CHP yandaşı haberleriyle bilinen Tele 1'in kronik muhalif gazetecisi Dr. Merdan Yanardağ, yine akıllara durgunluk veren bir beyanda bulunmuş. Şeker Bayramı'nın Ramazan Bayramı'na çevrildiğini iddia eden Yanardağ, AK Parti iktidarının ise sırf bu nedenden dolayı 12 Eylül cuntacı zihniyetin devamı olduğunu savunmuş.
Yanardağ, "Şeker Bayramı, bu hep unutulur. Cumhuriyet'in bazı bayramların adının, bazı beldelerinin adının, bazı kavramların değiştirilmesinin hep bir anlamı oldu. Ramazan Bayramı yerine Şeker Bayramı denilmesinin de bir anlamı var. Dini bir bayram bunu biliyoruz. Esas olarak dünyada Müslümanlar tarafından kutlanıyor, biliyoruz. Ancak Türkiye'de sadece Müslümanlar yaşamıyor, herkesi birleştiren bir bayram olmasında yarar görülmüş. Örneğin Kurban Bayramı'nın adını değiştirmemişler." demiş.
Elbette bu bayramın adı şeker değil Ramazan Bayramı'dır. Herhalde eskiden bayramlarda bayramlaşmak için ziyarete gelenlere ikram olarak şeker tutulduğundan bazı seküler kişiler böyle isimlendiriyor olabilirler. Ancak bu bayram dinî bir bayramdır ve Ramazanın bitiminde kutlandığı için bu adla anılır.
Şu da var: Zaten bu bayramı anarken şeker adından kaçınmak sağlığımız yönüyle de şarttır. Çünkü beyaz şekerin pek çok zararları vardır ve özellikle çocuklarımıza, gençlerimize şekerden uzak durmalarını tavsiye etmek gerekir. Şekerin kara listeye alınmasını gerektiren bazı sebeplerini sıralayalım:
ŞEKER BEDENİMİZ VE ZİHNİMİZ İÇİN ZEHİRDİR
Beyaz şeker alındığında hemen kana karışır, kan şekerini hızla yükseltir. Bu yükselen şekeri düşürmek için pankreas bezimiz harekete geçer, insülin salgılayarak yüksek kan şekeri düzeyini aşağı çeker.
Bu kez fazlaca düşen şeker miktarı açlık hissi doğurur, yeniden yemek ve şeker almak ihtiyacı doğar. Yani kısır bir döngü sürüp gider, böylelikle fazla gıda alımı olur. Şişmanlık bu şekilde ortaya çıktığı gibi ayrıca zamanla yorulan pankreas bezi yeterli çalışamaz hale gelir ve diabetes mellitus denilen şeker hastalığına zemin hazırlanır.
Beyaz şeker tüketimi arttıkça pek çok zarar kişiyi ve toplumu zararlar bekliyor demektir. Şişmanlık, şeker hastalığı, karaciğer bozuklukları, safra kesesi hastalıkları, diş çürümeleri ve çeşitli kanser türleri bunlardan bazılarıdır. Çok fazla şeker tüketimi; kişinin vücut ağırlığı normal olsa bile, pek çok sağlık problemlerine yol açar. Bu problemler arasında hipertansiyon (yüksek kan basıncı), şeker hastalığı, trigliserit denilen kan yağında artma, obezite ve bazı karaciğer hastalıkları sayılabilir.
Bütün bu problemlere rağmen şeker alımını azaltmak kişi için çok zor olabilirdi. Çünkü şeker bağımlılık yapan bir madde idi. Beyinde sonraki şeker tüketimini teşvik eden tesir görülmekteydi.
Şeker ayrıca yaşlanmayı hızlandırmakta, kardiyovasküler (kalp damar) rahatsızlıkları tetiklemekte, Alzheimer riskini yükseltmekte, ciltte kırışıklıklar oluşturmakta, kemiklerin güçsüz düşmesine sebep olmakta, kanser ihtimalini çoğaltmakta, karaciğer ve pankreası harap etmekte, mide rahatsızlıklarına sebebiyet vermektedir.
Şekerin fazla tüketimi hayat kalitesini kötü etkilediğinden ve tip 2 diyabete yol açtığından dolayı vücudun kanserlere ve kalp hastalıklarına karşı daha savunmasız hale gelmesine zemin hazırlamaktadır.
Tip 2 diyabet hastalarında kan şekerinin yükseldiği dönemlerde anksiyete (yersiz endişe, kaygı) ve mutsuzluk da artmaktadır.
Gerçekten şeker, sırf glikozdan meydana gelir; vitamin, protein ve mineraller bulundurmaz. Şeker yemekle besleyici değeri olmayan boş kalori alırız. Böylelikle çağımızın en önemli sağlık problemleri olan obezite ve diyabete yakalanma riskimiz artar. Bir toplulukta şeker tüketme miktarı yükseldikçe hastalıklı olanların sayısı çoğalır.
Obezite ve şeker hastalığı hem yaşam kalitesini bozar, hem de pek çok hastalığa davetiye çıkarır. Tabi sadece bu hastalıklarla da kalmaz.
İşte şekeri fazla kullanmanın ortaya çıkardığı hastalıklardan bazılarını tekrarlayalım:
*Dişte çürümeye yol açar. Şekerin içindeki asidik yapı, dişlerdeki mikro çatlakları harekete geçirerek çürüme ve sızlamaya sebep olur.
*Migren, romatizma, karaciğer şikâyetleri artar.
*Yorgunluk, kaşıntı, basur, sinirlilik ve ruhsal çöküntü halleri, nefes darlığı, uykusuzluk, çarpıntı ortaya çıkar.
*Kalp damar hastalıkları yine şeker tüketimiyle yakın ilgilidir.
*Şeker tüketiminin vücutta neden olduğu gelişmiş glikasyon son ürünleri(AGE) cildin erken yaşlanmasına neden oluyor.
*Şeker tüketiminin enerji yükselttiği bilinse de bu durum yalnızca geçici bir durumdur. Şeker tüketimi ile birlikte yükselen enerji birkaç saatlik bir süreç sonunda kaybolur.
*Beslenme düzeni ruh hali üzerinde oldukça büyük bir öneme sahiptir. Kek, çikolata gibi işlenmiş şeker oranı yüksek olan gıdalar depresyona girme riskini artırmaktadır.
ÇARE ŞEKERİ BIRAKMAK
Uyuşturucu gibi bağımlılık yapıcı özelliğinden dolayı şekeri bırakmak zorluklar taşısa da böyle yapıldığında; baş ve mide ağrısı ile bağırsak rahatsızlıklarının büyük ölçüde yok olduğu görülmektedir.
Şeker kullanımının sağlığımızı bozar. Bu yüzden şekere "halk sağlığının bir numaralı düşmanı" denilse yeridir.
ŞİMDİ SORUYORUZ
Çok bilmiş bu televizyoncuya soruyorum: Bu kadar zararlı olan şekerden, ağzımızı tatlandırsa da, sağlığımız için uzak durmak gerekir. Bu yüzden Ramazan Bayramı'na şeker bayramı demek yanlış değil midir?
Not: Bütün İslâm aleminin Ramazan Bayramı'nı tebrik ediyor, Rabbimden hayırlar getirmesini niyaz ediyorum.
Prof. Dr. Sefa Saygılı
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Mescid-i Aksa yanıyor (12.05.2021)
- Modern kimyanın babası, Fransız İhtilalinin kurbanı: Antoine Lavoisier (09.05.2021)
- Az alkol almak zararsız mı? (07.05.2021)
- Psikiyatrik hastalar ilaç kullanmalı mı? (02.05.2021)
- Canım annemi kaybettim (28.04.2021)
- Vücudumuzdaki savunma sistemi (16.04.2021)
- Anti sosyal kişilik bozukluğu ve psikopatlar (05.04.2021)
- Pandemi uykumuzu bozdu (21.03.2021)