Bir okurumuz bize şu elektronik mesajı göndermiş:
"Selamün aleyküm. 6 yıllık evlilik surecinden sonra uzun zamandır düşündüm. Boşanma kararı verdim. Fakat akraba evliliğinden kaynaklı bunu açıklamak çok zor oldu. Çünkü kültürel kurallar bu kararı çok sağlıklı bir şekilde sürdürmem gerektiğini gösterdi zannımca. Amacım bunu karşımdaki insanlara kabullenirken ve bu evliliğin gitmeyeceğine en azından inandırmak. Ve boşanacağım hanımefendinin de bunu az hasarla kabullenmesini sağlamak. Çünkü desinler dünyası maalesef aldığım karara bile saygı duymuyor. Karşı tarafı da baskı içinde tutuyor. Bu kararı verirken büyükler kabullenmeyip psikolojimizin bozulduğunu ve hasta olduğumuzu düşündüler. Sorunlarımızı dinlediler haklı görseler de bu şekilde devam etmemiz için zorlamaya başladılar. Doğu kökenlİyiz ve bunun ucu çeşitli zararlı davranışlara kadar da gidebilir. Kadınlar bu konuda büyüye de başvurabiliyorlar. Bir kız evladımız da var 4 yaşlarında bu ilişkide zarar gördüğünü düşünüyorum. Eğer annesini sağlam tutarsam psikolojik destek verirsek çocuğa da fazla etki etmeyeceğini düşündüm. Nitelikli beraberlik konusunda çocuğa gerekli desteği vermeye her zaman hazırım fakat bunu aynı çatı altında bir kadınla yapamayacağımı anladım. Sürekli kavga gürültü ile çocuğa da yeteri kadar ilgi gösteremiyoruz. Gereken desteği ve bu süreci ona kabullendirmek için sizinle görüşme yapmak istiyorum."
Görüldüğü gibi evlilik birliği oldukça zayıflamış durumda. Ancak arada çocuk olunca tereddütler ve sıkıntılar artıyor.
Çocuğun zihinsel, duygusal, sosyal ve bedensel gelişiminin sağlıklı olması aile bireylerinin uyumu, mutluluğu ve iyi geçinmeleriyle yakından ilgilidir. Bir ailede anne ile baba birbirini seven ve saygı duyan kişiler ise o ailede büyüyen çocuk o ölçüde mutlu, huzurlu, kendine güveni gelişmiş ve girişim gücü yüksek kişiler olarak büyür.
İşte aile fertlerini olumsuz etkileyen faktörlerin başında boşanma gelmektedir.
TÜİK istatistiklerine göre ülkemizde her üç evlilikten biri maalesef boşanma ile sonuçlanmaktadır.
Boşanma halinde de en çok çocuklar etkilenmekte ve zarar görmektedirler.
Boşanma niçin?
Eşler, aile birlikteliğini uyum, sevgi, mutluluk, huzur bulma ve karşılıklı dayanışma amaçlayarak kurarlar. Ancak bazı durumlarda uyumsuzluk ve geçimsizlik tahammül edilemeyecek boyuta gelir ve çift evlilik birlikteliğini sonlandırmak yani boşanmak zorunda kalır.
Boşanmayı takip eden yıllarda hem kadınlar hem erkekler düşük benlik saygısına sahip olma, sosyal ve cinsel rollerde şaşkınlık, sinirlilik, endişe, çelişkilere kapılma ve depresyon belirtileri göstermektedir. Ayrıca suçluluk hissi, yalnızlık ve güvensizlik çekme de söz konusudur.
Eşlerdeki bu sorunların da anne-babası zaten ayrılmış olan çocuklara yansıyacağı muhakkaktır.
Anne-babası ayrılmış çocuklarda şu hususlara rastlanma oranı artmaktadır:
• Suça eğilim
• Düşük benlik saygısı, kendine güvensizlik
• Düşük okul başarısı
• Yoğun korku ve kaygı yaşama
• Evliliğe soğukluk
• Evlendiğinde çocuk sahibi olmaya isteksizlik
• Psikolojik problemler. Hırçınlık, depresif belirtiler, yalnızlık hissi, çekingenlik sık rastlanan belirtilerdir.
• Her iki tarafın çocuğun gözüne girmek için aşırı verici ve hoşgörülü davranmasıyla gelişen şımarıklık, tatminsizlik hali ve sorumluluklarını yerine getirmeme.
• Çocuklar genelde anne ile kalmaktadırlar. Babadan ilgi ve sevgi görmeyen çocuklarda ise güvensizlik, öz saygısını kaybetme, terk edilmişlik duyguları gelişmektedir.
Prof. Dr. Sefa Saygılı