Trump'ın Ortadoğu'ya bin beş yüz kişilik yeni bir askeri güç gönderme kararı bölgedeki tansiyonu yükselten yeni bir adım olarak değerlendirildi.
Rus Dışişleri Bakanı Lavrov da bu duruma bölgedeki riskleri artıracağı gerekçesiyle tepki göstermesi de bu yorumların bir parçası.
Peki gerçekten kriz tırmanıyor mu ?
Savunma Bakanı Shanahan yeni gücün daha çok koruma görevi üstleneceğini dile getirdi.
Bu bağlamda yeni askeri gücün görevleri arasında bölgeye daha önceden giden Amerikan güçlerinin korunması ve deniz ulaşımının engelsiz devam etmesinin sağlanması olacak.
Shanahan'ın yeni askeri unsurların görevlerine dair yaptığı açıklamaya bakıldığında, bu adımın da bir saldırı değil, savunma mantığı içinde yapıldığını söylemek mümkün. Bu görev gücü içinde Patriot sisteminde görev alacak askeri personelin yanı sıra, takviye istihbarat unsurları, gözlem ve keşif uçakları ve teknik personel önemli bir yer tutuyor. Buradan anlaşıldığı kadarıyla ABD, İran'ın olası saldırılarına karşı caydırıcılık etkisini artırmaya çalışıyor.
Shanhan'ın açıklamaları ve atılan adımlar ABD'nin iki endişesine işaret ediyor. Birincisi olası bir İran ya da vekil güçlerinden gelecek bir saldırı; ikincisi ise Körfez petrolünü taşıyan tankerlerin güvenliğinin sağlanması.
Aslında İran'ın kendi güçleri ya da vekilleri aracılığı ile ABD'ye saldırma ihtimali oldukça düşük.
Ancak Körfez petrolünün naklini bir dereceye kadar engelleme yolunu kullanabileceğini tahmin etmek güç değil.
Bu taktiksel adımlar ABD'ye karşı elini güçlendirirken çatışmanın eksenini kaydırmak için de kullanışlı gibi görünüyor. Bir başka deyişle çatışmayı kendisi ile ABD arasından çıkarma yoluna gitmiş olacak.
Bu durumda başta Suud ve BAE, Körfez ülkeleri ile karşı karşıya kalmış olacak.
Öte yandan İran olası bir çatışma durumuna karşı diplomasi yoluyla önlem almaya çalışıyor.
Birçok ülkeyle kurduğu diplomatik temaslar ve Irak ziyaretinde dile getirdiği "bölgesel saldırmazlık anlaşması" önerisi bu anlamda yeni ve iddialı adımlar olarak ön plana çıkıyor.
İran'ın bu yolla komşu ülkeler üzerinden gelecek baskıları ve olası saldırıları önleme peşinde olduğu açık. Ancak İran'ın bu ülkelere ne teklif ettiği şimdilik net değil.
Son sekiz yıldır İran'ın askeri gücü ve vekilleri aracılığı ile bölgedeki müdahalelerden sonra diplomatik manevraların nasıl iş göreceği de merak konusu.
Bu karşılıklı adımlara rağmen savaş ihtimali hala uzak görünüyor.
Trump, İran'ı nükleer silah geliştirme kapasitesinden yoksun bırakmak, konvansiyonel kapasitesini ve bölgesel etkilerini (İsrail'e yönelik tehdit derecesini) sınırlandırmaya dönük bir strateji izliyor.
İran ise bunun bu kadar "ucuz" olmadığını göstermeye çalışıyor.