Zekeriya Erdim

Söz medeniyetinin müşkülatı

Âlemlerin ve içindekilerin rabbi olan Allah (CC), insanlık tarihi boyunca, "kelam" sıfatı ile kullarına hitap edip; dünya hayatının ana ilkelerini ve temel değerlerini beyan eden, belirleyen "sözler" göndermiş. Güzelce tebliğ ve temsil edilerek, uygulamaya geçirilmelerini sağlamak için; kavimlerinin seçkin simalarından olan peygamberler görevlendirmiş.

Dolayısıyla; her birinin, içinde bulunduğu topluma söyleyecek sözü vardı. Onlar; tahrif edilmiş değerleri yeniden ihya ve inşa etmek için konuşmuşlar, çalışmışlar, önder olmuşlardı.

Hz. Muhammet (SAV) son elçi, Kur'an-ı Kerim "son ilahi söz" idi. İlim, iman, amel, tavır ve ahlak unsurlarından oluşan "tevhit" dininin; artık tekâmül ettiği, tamamlandığı bildirildi.

Asırlardır; "itikadı sabit, içtihadı hareketli" bir hayat yaşıyoruz. Dünyanın dört bir yanına; "kelime-i tevhit" lügatinden, gittiği yeri kandiller gibi aydınlatan ve düştüğü yeri bire yedi yüz veren tohumlar gibi yeşerten sözler taşıyoruz.

Onun için; bizim medeniyetimiz, "söz medeniyeti" olarak tanımlanmıştır. Zümer suresi ayet 18'de, müminlerin özelliklerinden bahsedilirken; "sözü dinleyip, en güzeline uydukları" vurgulanmıştır.

Hadis rivayetleri arasında; "Ya hayır söyle, ya sus" uyarısı vardır. "Haksızlık karşısında susan, dilsiz şeytandır" şeklinde kalıplaşan kelam-ı kibar ise; sözün, kavli ve fiili dua denkleminde olduğu gibi, söylem ile birlikte eylemi de ihtiva ettiğini anlatır.

Bu anlayış ve yaşayış; insan ve toplum hayatımızın, ana eksenini oluşturmuş. Atasözlerinde, vecizelerde, şiirlerde, makalelerde, romanlarda, hikâyelerde vücut bulmuş.

Hakka ve hakikate olan itibarımızı ifade etmek için; "doğru söze can kurban" diyoruz. Sözünde durmaya, sözünün eri olmaya, sözümüze sahip çıkmaya özen gösteriyoruz.

Yunus Emre, sözün tesir gücüne dikkati çekerek ve üslubuna vurgu yaparak ; "Söz ola, kese savaşı; söz ola, kestire başı; söz ola, ağulu aşı; bal ile yağ ede bir söz" demiş. Mevlana, manaya ve muhtevaya işaret ederek; "Sesimizi değil, sözümüzü yükseltmemiz gerektiğini; çünkü, çiçekleri yeşertenin gök gürültüleri değil, yağmur taneleri olduğunu" söylemiş.

Ancak, bütün bunlara rağmen; söz medeniyetinin mensupları olarak, çok önemli bir sorunumuz var. Bugün, bu damarı devam ettirmek isteyenler; yol ve yöntem bulmakta, ismi ile müsemma olmakta zorlanıyorlar.

Çünkü; "sözlerin en doğrusu, en güzeli" olan Kur'an ile irtibatımız zayıflamış. Tevhit tohumunun ekildiği bağları, bahçeleri, tarlaları, ovaları; ayrık otları işgal etmiş, deve dikenleri kaplamış.

İnsanlık âlemi; beşeri düzenlerin ateş çemberinde, kıvrım kıvrım kıvranıyor. Allah'ın aciz ve günahkâr kulları; tutununca güven verecek dal, yürüyünce huzura götürecek yol arıyor.

Gel gör ki; biz onu hakkıyla temsil ve tebliğ edemiyoruz. Efradını cami, ağyarını mani bir şekilde ve bir yerlerde yaşanmakta olan canlı örneklerini göstererek; "işte yol, işte yöntem" diyemiyoruz.

Birileri, dünyayı yap-boz tahtasına dönüştürdüler. Yeryüzü nimetlerini; kimilerini açlıktan, kimilerini tokluktan öldürecek şekilde bölüştürdüler.

Milyarlarca mazlum ve mağdur; şeytani tezgâhların ve tuzakların içinde kaybettiği aklını, ruhunu, bedenini arıyor. Fakat, onlara kan kusturanlar ile çanak tutanlar; hep aynı hain mihraklar oluyor.

Geçtiğimiz günlerde, Mavera Vakfı tarafından organize edilen 5. deneme yarışmasının ödül töreni vardı. Dereceye giren 13 genç; anlamlı ve değerli sözlerin dile getirildiği özel bir programda, ödüllerini aldı.

Artık geleneksel hale gelen yarışmanın birincisinin konusu, "Kudüs"; ikincisinin konusu, Aliya İzzetbegoviç anısına "Küresel Barış ve Adalet"; üçüncüsünün konusu, Nurettin Topçu anısına "Fıtratın Çağırısı: İnsan Aslına Dön"; dördüncüsünün konusu, Akif Emre anısına "İyilik Bende Başlar" şeklinde idi. Beşincisi için; Malcom X anısına, "Dünya Yeniden Kurgulanırken, Sözümüz Var" konusu tercih edilmişti.

Mütevelli Heyeti Başkanı Mehmet Koca, bu yarışmanın anlamı ve amacı ile ilgili konuşmasında; "söz medeniyetinin müşkülatı" meselesini, veciz bir şekilde özetledi. En sonunda, mealen; "dünya yeniden kurgulanırken, huzur ve güven arayışı içinde bulunan insanlık âlemine, bizim de söyleyecek sözümüz olmalı" dedi.

Öyle bir söz ki; kişisel, kurumsal, toplumsal, evrensel dertlere deva olsun. Tüm sorular cevaplarını, cümle sorunlar çözümlerini bulsun.

Düştüğümüz yerden kalkıp, yeniden yürüyüşe geçelim. Sesini yükseltip gürültü kirliliği oluşturanlara karşılık; bir kez daha, sözümüzü yükseltelim.

Aksi takdirde, genç yaşta şehit edilen Malcom X'in Amerika'nın geleceği hakkındaki öngörüsü gibi; ülkemizin ve toplumumuzun, dünyamızın ve insanlı âleminin geleceği için "rüya" değil, "kâbus" görürüz. Geçmiş asırları ve nesilleri olduğu gibi; gelecek asırları ve nesilleri de körü körüne "kurban" veririz.

Zekeriya Erdim

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.