Arama

Zekeriya Erdim
Mayıs 6, 2022
Her imtihan bir imkândır
Sesli dinlemek için tıklayınız.

Çocukluk ve gençlik yıllarımızda, eğitim hayatımızın her safhasında ve sürecinde, zaman zaman "imtihan" olurduk. Bilgi ve birikim altyapımıza göre; zayıf, orta, iyi, pekiyi cinsinden notlar yahut puanlar alırdık.

Herhangi bir dersten, ortalamamız düşük olduğunda; "kurtarma" yahut "not yükseltme" sınavı talep ederdik. Bize bu imkânı veren öğretmenlerimizi, idarecilerimizi; ötekilerden daha çok severdik.

Zorlanır, tırmanır; çukurlardan çıkarak, tümsekleri aşarak yol alırdık. Harcadığımız emek, gösterdiğimiz gayret nispetinde; yükselir, ilerler, menzile yaklaşır yahut varırdık.

İleri yaşlarda gördük, anladık, kavradık ki; dünya ve içindekiler, uzun bir yolculuk sırasında uğradığımız, konakladığımız, sonra çıkıp gittiğimiz iki kapılı hanmış. İçinde yaşadığımız çevre ve ortamların tamamı mektep; hayatın bütünü, yazılı ya da sözlü, teorik ya da pratik bir imtihanmış.

Hemen her an sınanıyor, deneniyor, teste tabi tutuluyormuşuz. Sabrımız, direncimiz, sadakatimiz, samimiyetimiz ölçüsünde başarılı oluyormuşuz.

Okulların sınıf geçme ve sınav defterleri, karneleri ve diplomaları gibi; dünya hayatının da, kişiye özel "amel defterleri" var. Yazıcı melekler; ortalaması yüksek olanları sağ taraftan, düşük olanları sol taraftan veriyorlar.

Bu noktaya gelmeden önce; her imtihanı bir imkân olarak görmemiz gerekir. Kaybettiğimiz değerleri geri kazanmanın, kazandığımız değerleri iyi korumanın ve yeni değerler üretmenin mücadelesini vermemiz gerekir.

Allah(cc), Bakara suresi ayet 214'te, mealen; "Yoksa siz, sizden önceki müminlerin başlarına gelenler sizin de başınıza gelmeden, onların çektikleri sıkıntıları siz de çekmeden, cennete kolayca girivereceğinizi mi sanıyorsunuz? Onlara öyle ezici yoksulluklar, öyle sarsıcı sıkıntılar geldi ki; sonunda, peygamberler ve yanındakiler, 'Allah'ın yardımı ne zaman?' diye sormak zorunda kaldılar" diyor. Başka pek çok ayette ise, öncelikli imtihan alanlarına ve konularına atıfta bulunarak; "mallarımızla, canlarımızla, eşlerimizle, çocuklarımızla, varlıkla, yoklukla, hastalıkla, sağlıkla, kazalarla, belalarla imtihan edileceğimizi" ifade ediyor.

Verilen örnekler arasında; Hz. Nuh'un oğluyla, Hz. Lût'un eşiyle, Hz. İbrahim'in ateşle, Hz. Yunus'un suyla imtihan edilmeleri var. Her biri, her seferinde; tövbe ve istiğfar ediyor, sabır ve tahammül gösteriyor, âlemlerin rabbi olan Allah'a sığınıyorlar.

Zulümde ve isyanda haddi aşan kavimlerin; değişik yol ve yöntemlerle helak edildiklerini biliyoruz. Her birinden kendimize bir ders çıkarıyor, ibret alıyoruz.

İsrail oğulları, dönemin zalim hükümdarı Câlut'a karşı savaşmak için, bu konuda ehil olan bir komutan talep ediyorlar; Allah(cc), Tâlut'u gönderiyor. Arkasından; sefere çıkanları, yolları üzerindeki bir ırmakla imtihan ediyor.

Böyle durumlarda, müminlerin takınmaları gereken tavır; Bakara suresi ayet 156'da özetlenmiş. Onların, başlarına bir bela ve musibet geldiğinde; "Biz Allah'tan geldik ve yalnızca O'na döneceğiz" dedikleri belirtilmiş.

İmtihanların ortak sebebi; sabrımızın ve sadakatimizin sınanması. Duygu, düşünce ve davranışlarımız bakımından; hangimizin daha iyi bir tavır içinde olduğumuzun yahut olacağımızın ortaya çıkarılması.

İmtihan safha ve süreçlerini başarı ile geçenler için; dünya ve ahiret nimetleri cinsinden mükâfatlar var. Hayatın cefasını çekenler, sefasına da nail oluyorlar.

Ayrıca, fıtri kabiliyetlerimiz ve kapasitelerimiz de ortaya çıkıyor. Zorlu hava şartlarında uçmak zorunda kalan kuşun; kanat gücü ve genişliği, giderek en yüksek düzeye ulaşıyor.

Peygamber(sav) Efendimizden rivayet edilen bir hadise göre; "Sevabın çokluğu, imtihanın büyüklüğü ile eş değerdedir. Allah bir kişiyi ya da kavmi sevdiği zaman, bela ve musibetlerle imtihan eder. Kim rıza gösterirse, sevabın büyüğü o kimseyedir. Kim de rıza göstermeyip isyan ederse, gazabın büyüğü o kimseyedir". Bir başka rivayete göre ise; "Hakka yönelen mümin kişinin hali, bir sap üzerinde biten taze ekin gibidir. Rüzgâr onu sağa sola eğer ama kıramaz, esinti sona erdiğinde yine doğrulur. Haktan yüz çeviren kâfir kişinin hali, sert ve dik duran çam yahut dağ servisi gibidir. Rüzgâr onu kolayca kırar, devirir".

Sonuç olarak; yaşadığımız her an, muhattap olduğumuz her olayla ve durumla imtihan ediliyoruz. İç ve dış dünyamızda takındığımız tavra, tercih ettiğimiz karşılama yahut yorumlama biçimine göre; ya mükâfatı hak ediyor, ya da cezaya müstehak hale geliyoruz.

Her birimiz; yeryüzü mektebinin sınıflarında ve sıralarında okuyan öğrencileriz. Derslerimize çalışır, ödevlerimizi yaparsak; sınavlarımızı kolayca geçeriz.

Temel dersimiz vahiy, ders kitabımız Kur'an; başöğretmenimiz ise, vahyin en güzel tebliğcisi ve temsilcisi olan Peygamberdir. Diğer dersler, kitaplar, öğretmenler; bizi bu kaynağa yaklaştırdıkları oranda değerlidir.

İmtihanları imkâna, sorunları çözüme, sıkıntıları huzura, tehditleri fırsata dönüştürelim. İnancımızı, direncimizi, sabrımızı, sadakatimizi tazeleyip; bugün dünden, yarın bu günden daha iyi olmanın peşine düşelim.

Zekeriya Erdim

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN