Zekeriya Erdim

Rengimiz, ahengimiz

İnsanlık tarihi boyunca, kevni ayetleri okuyabilenler; adım adım, alemin ve içindekilerin sırlarını bulmaya, sınırlarını anlamaya çalışmışlar. Yakından uzağa, parçadan bütüne, küçükten büyüğe doğru; bugün adına "bilim" dediğimiz sonuçlara ulaşmışlar.

Bu pencereden baktığımızda; alemde var olan her şeyin, iki özelliği öne çıkıyor. İnsanlar onları, renkleri ve ahenkleri ile algılayıp tanımlıyor.

Işığın cisimlerdeki yansıması sonucu ortaya çıkan görüntüye, "renk" diyoruz. Allah'ın yarattıklarında var olan renkleri, kulların ürettiklerinde taklit ediyoruz.

Renkler; cisme, mekana, ortama anlam ve değer katıyorlar. Kullanıcılarının kimliklerini ve kişiliklerini yansıtıyorlar.

Bizim dilimizde, eşyaya renk veren maddeye "boya" deniyor. Tür (dalga boyu), değer (parlaklık) ve doygunluk (saflık) özelliklerine göre tasnif edilip; her biri, ayrı ayrı isimlendiriliyor.

Aslında, ana renk beyazdır ve kaynağı güneştir. Yerlerde ve göklerde var olan her şeyin, rengi ondan gelir.

Ancak, her cisimdeki yansıması farklı olur. Gördüğümüz, bildiğimiz bütün renkler ve tonlar; ışığın yansıma biçimine göre oluşur.

Varlık alemi içinde bulunan her şeyin, birbirleriyle doğrudan ya da dolaylı ilişkileri vardır. Her biri, aynı bütünün parçaları konumundadır.

İşte bu parçalar arasındaki estetik uyuma, "ahenk" denir. Göze hoş gelen renkler ve desenler, kulağa hoş gelen sesler ve söyleyişler, ruha ferahlık veren işler ve işleyişler böyle meydana gelir.

Kullandığımız eşyada, bulunduğumuz ortamda ahenk olsun isteriz. Söylemlerimizi ve eylemlerimizi, bu bakış açısına göre şekillendirmeye gayret ederiz.

Rengin ve ahengin oluşturduğu güzelliğe, "sanat" denir. En büyük sanatçı olan Allah'ın mükemmel eserleri örnek alınarak, kul düzeyindeki sanatkarların sanatları icra edilir.

Evrendeki her cismin, kendine has bir rengi ve ahengi vardır. Bu iki özelliğin algılanma biçimine göre değer kazanır.

Kur'an-ı Kerim'de, "sıbgatullah" diye bir kavram var. Müfessirler bunu, "Allah'ın boyası" şeklinde tercüme ediyorlar.

Bakara suresi ayet 135'de, Yahudi ve Hıristiyanların insanlara; "Bizim dinimizden olun da doğru yolu bulun" dediklerinden söz ediliyor. Aynı surenin 138. ayetinde ise; müminlerin onlara, "Biz Allah'ın boyası ile boyandık. Kimin boyası O'nunkinden daha güzeldir" diye cevap vermeleri isteniyor.

Alimler, ayetteki "boya" ifadesinin bir teşbih yani benzetme olduğunu söylüyorlar. "Burada kastedilen şey; genelde tevhid inancı, özelde İslam dinidir" diyorlar.

Ana kaynağı güneş olan beyaz ışığın, cisimlerdeki yansıması sonucu renklerin oluşmasına benzer bir şekilde; ana kaynağı Allah olan tevhid inancının, insan hayatına yansıması ile de hak dini ve ahlakı oluşuyor. Tohum toprağa düşüyor ve bir verip yedi yüz alınan mahsule dönüşüyor.

Başka ayetlerde ve hadislerde, bu rengin tonları da var. Allah'ın dinine tabi olanlar; gayretlerine ve samimiyetlerine göre "müslim, mümin, muhsin" sıfatları ile derecelendirilip tasnif ediliyorlar.

Kur'an-ı Kerim'de, alemdeki ahenkten de söz ediliyor. Varlıkların, "en güzel şekilde" yaratıldıkları belirtiliyor.

Enbiya suresi ayet 22'de, ahengin de ana kaynağı belirtilmiş. "Göklerde ve yerlerde, Allah'tan başka ilahlar olsaydı; ikisinin de dengesi ve düzeni bozulurdu" denmiş.

Mülk suresi ayet 3'te ise, söz konusu dengenin ve düzenin mükemmelliğine vurgu yapılmış. "Yedi kat göğün birbiriyle uyum içinde yaratıldığı ve Rahman'ın yarattıklarında hiç bir kusur bulunamayacağı" anlatılmış.

Bunu, hayatın her alanında, açık ve net bir şekilde görüyoruz. Mikro ve makro alemin iş ve işleyiş sistematiğini anladıkça, kavradıkça; hayret ve dehşet içinde kalıyoruz.

Aslında, sadece alemin küçültülmüş özeti olan insanı incelemek, irdelemek bile; bizi Allah'a götürmeye yeter. Hücreden dokuya, dokudan organa, organdan organizmaya doğru yol alındığında; beden, akıl, ruh dengesinin ve düzeninin farkına varıldığında; sahte ilahların tüm iddiaları, itibarları, iktidarları biter.

Evimizde ve ailemizde, işimizde ve iş yerimizde, ülkemizde ve toplumumuzda, dünyamızda ve insanlık aleminde huzurun ve güvenin tesis edilebilmesi için; insanların, Allah'ın boyası ile boyanmaları gerekir. O'nun oluşturduğu adil, makul, savunulabilir, sürdürülebilir mükemmel denge ve düzen; bizim hayatımızın da merkezi ve modeli haline gelmelidir.

Hakim rengimiz İslam olursa; alt kimlikler, bu kapsayıcı ve kuşatıcı boyanın içinde kaybolur. İşte o zaman; "herkes için huzurlu ve güvenli olan dünya düzeni", kolayca kurulmuş olur.

Zekeriya Erdim

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.