Arama

Zekeriya Erdim
Ekim 4, 2024
İlişki ve iletişim daireleri

Alem ve içindekiler kat kat, halka halka, daire daire yaratılmış. Her biri var ediliş sebebine uygun özelliklerle donatılmış. Canlılar insan, hayvan, bitki; cansızlar katı, sıvı, gaz diye isimlendirirmişler. Yaratılmışların tamamı oynayacakları rolü, yapacakları işi bilecek şekilde var edilmişler.

Ayrıca herkes herkesle ve her şey her şeyle irtibatlı hale getirilmiş. Ortak anlam ve amaç olarak "birbirlerinin destekleyici ve tamamlayıcı unsuru olma görevi" verilmiş.

Galaksi içinde güneş sistemi, güneş sistemi içinde dünya, dünya içinde ülkeler, ülkelerin içinde şehirler, şehirlerin içinde mahalleler, mahallelerin içinde binalar, binaların içinde evler, evlerin içinde odalar, odaların içinde dolaplar var. Kişiler, kurumlar, ülkeler, toplumlar; yakından uzağa doğru, "ilişki ve iletişim daireleri" oluşturarak yaşıyorlar.

Bireyden aileye, aileden akrabaya, akrabadan hemşeriye, hemşeriden millete, milletten ümmete, ümmetten insanlık alemine doğru geçiliyor. Birbirleri için ifade ettikleri anlamlara, değerlere, önceliklere, önemlere göre bir "ilişki ve iletişim biçimi" seçiliyor.

Kimileriyle "hakikaten" beraber oluyoruz. Birbirimize kenetleniyor söylem, eylem, karar, kader birliği oluşturuyoruz. Kimileriyle beraberliğimiz, "nezaketen" gerçekleşiyor. Onlarla bizi, saygı ve vefa duygusu bir araya getiriyor ve böylece yollarımız birleşiyor.

Şartlar zorladığı için "zarureten" beraber olduklarımız da var. Taraflar birbirlerine, belirli sebeplerle razı olup katlanıyorlar. Kimileriyle "siyaseten" yan yana geliniyor. Belirli menfaatler yahut maslahatlar gözetilerek beraber olunuyor.

Kimileriyle birliktelik "gafleten" oluşuyor. Birilerinin yarı uykulu hali, uyanıkların hizmetine yahut hesabına çalışıyor. Bundan ötesi "ihaneten" beraberlik. Kendimize, çevremize, değerlerimize karşı bilinçli olarak yapılan düşmanlık yahut hainlik.

Yola çıkarken yaptığımız tercihler yahut tasnifler, yolculuğumuzun gidişatını belirliyor. Yoldaşlarımız, hayatımızı derinden etkileyecek hale geliyor. Olduğumuz hali ya da bulduğumuz şeyi sebepler ve süreçler doğuruyor. Tekneyi biz kuruyoruz, hamuru onlar yoğuruyor.

O halde işlerin-ilişkilerin sağlıklı ve sürdürülebilir olabilmesi için bir "sistematik" oluşturmalıyız. İçten dışa, yakından uzağa doğru daireler çizmeli, sırlarını bilmeli, sınırlarını tespit etmeli, her hal ve şart altında korumalıyız.

Birinci halka, "ittihad" dairesidir. Fikren ve fiilen bir araya gelme, birleşme, bütünleşme, yekvücut olma halidir. İkinci halka, "iştirak" dairesini oluşturur. Bir işe, düşünceye yahut projeye ortak olanları, paydaşlık edenleri, katılanları, katkıda bulunanları buluşturur.

Üçüncü halka, "ittifak" dairesi olarak tanımlanır. Orada ortak fayda yahut karşılıklı çıkar için bir araya gelen kişilerin, kurumların, ülkelerin, toplumların işbirliği vardır. Dördüncü halka, "itilaf" dairesi olarak isimlendirilir. Tarafların ortak bir amaç doğrultusunda anlaşması, uzlaşması, uyum içine girmesi anlamına gelir.

Beşinci halka, "ihtilaf" dairesi. Anlaşmazlık, uyuşmazlık, çatlama, kırılma, aykırı düşme hali içine girilmesi. Altıncı sırada, "iftirak" dairesi var. Bu sınıra gelenler ayrılır, dağılır, parçalanır, perişan olurlar.

Allah (CC), yarattığı ama temel tercihlerinde özgür bıraktığı kullarını bulundukları dairelere, inanış ve yaşayış biçimlerine göre tasnif edip isimlendirmiş. İnkar edenlere "kafir", ortak koşanlara "müşrik", ikiyüzlülük yapanlara "münafık", kabul edenlere "müslim", kuvvetle inananlara "mümin", imanın zirvesine çıkıp kendisini görür gibi kulluk ve ibadet edenlere "muhsin" demiş.

Hayat planımızı, bu bilgi ve bilinç ile yapmamız gerekir. Herkesi ve her şeyi bulunduğu daireye göre değerlendirip, mesafemizi belirleyerek yakınımızda yahut uzağımızda tutmamız gerekir. Eşimizi, işimizi, komşumuzu, arkadaşımızı, dostumuzu, ortağımızı ona göre seçmeliyiz. Kiminin ardından koşmalı, kiminin önünden kaçmalıyız.

İşlerimizi gördürmek, ihtiyaçlarımızı gidermek için harekete geçtiğimizde ilgili kişilerin, kurumların, firmaların, markaların, ürünlerin, hizmetlerin arkasındaki kimliğe bakmak gibi bir hassasiyetimiz olmalıdır. Sadece fiyatına ve kalitesine göre değil kime, neye hizmet ettiğine göre de tercih yapılmalıdır.

Ülkeler, devletler, toplumlar arası ilişkiler de bu bakış açısı ile değerlendirilmelidir. Kimlerin hangi ilişki ve iletişim dairesi içinde olması yahut kalması gerektiği iyi bilinmelidir.

Şüphesiz, hepsinin içinde, hayatın ana unsuru olan insan var. En öncelikli ve önemli "ayırt edici özellik" ise "emniyet, ehliyet, şahsiyet uygunluğu" vasfına sahip olanlar ile olmayanlar.

Zekeriya Erdim

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN