Arama

Musul sonrası DEAŞ'ın son durum haritası

Musul'u kaybedip, Rakka kentinde de önemli derecede güç kaybetmesinin ardından merkez bölgesi Irak ve Suriye’de sıkışan terör örgütü DEAŞ'ın, Kuzey ve Batı Afrika, Orta Asya ile Pasifik Okyanusu'nun batısındaki Güneydoğu Asya'da da uzantıları bulunuyor

Musul sonrası DEAŞ’ın son durum haritası
Yayınlanma Tarihi: 11.08.2017 00:00:00 Güncelleme Tarihi: 11.08.2017 17:13

Musul'u kaybedip, Rakka kentinde de önemli derecede güç kaybetmesinin ardından merkez bölgesi Irak ve Suriye'de sıkışan terör örgütü DEAŞ'ın, Kuzey ve Batı Afrika, Orta Asya ile Pasifik Okyanusu'nun batısındaki Güneydoğu Asya'da da uzantıları bulunuyor. DEAŞ bazı ülkelerde halen etkili, bazı ülkelerde ise kendilerine bağlı gruplar olduğunu ilan etse de bunların eylem kapasiteleri düşük.

DEAŞ'ın, kıtalar arası örgüt yapılanmasına yönelmesi, "tutunacak yeni yer arayışı, Suriye ve Irak'ta maruz kaldığı baskıyı hafifletme, güvenini geri getirecek başarı elde etme ve daha çok militan toplama çabası" şeklinde değerlendiriliyor.


Güvenlik açıklarının yaşandığı bölge ve ülkeler terör örgütü DEAŞ ve uzantısı grupların daha da güçlenmesinden endişe ediyor.

MUSUL'UN KURTARILMASINDAN SONRA DEAŞ'IN IRAK VE SURİYE'DEKİ MERKEZLERİ

Bağdat yönetiminin 10 Temmuz'da Musul'un DEAŞ'tan temizlendiğini açıklamasının ardından gözler örgütün Irak'ta kontrolünü elinde bulundurduğu diğer bölgelere çevrildi. Irak ordusu ile uluslararası koalisyon güçleri, Musul kent merkezinin 63 kilometre batısında yer alan Telafer'in de DEAŞ'tan temizlenmesi için operasyon hazırlığı yapıyor. Kerkük'teki Havice ilçesi, Irak-Suriye sınırında Enbar vilayetine bağlı Kaim ilçesi ve Salahaddin'e bağlı Şarkat ilçesinin doğusu Irak'ta örgütün elinden kurtarılmayı bekleyen diğer bölgeler.

Bu bölgelerin yanı sıra örgüt, Irak-Suriye sınırında büyük oranda hareket özgürlüğüne sahip. Çoğu sahra bölgesi olan sınır boyu örgüte, emniyet güçlerinin boşluğundan istifade etme fırsatı veriyor, varlığının devamı için güvence oluşturuyor.

DEAŞ Suriye'de ise Fırat nehri boyundan Rakka kentinin çevresine, Habur Nehri boyunda bulunan köy ve beldeler ile Haseke iline bağlı Şedadi beldesi sınırına kadar olan bölgeyi kontrolü altında bulunduruyor.

ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyon güçlerinin düzenlediği saldırıların ardından ise örgüt, Rakka çevresinde büyük bir alan ile Fırat Nehri boyunda kontrolü altındaki bölgelerle bağlantısını sağlayan yerleri kaybetti.

Bunun dışında örgüt, Dera'nın kuzey bölgeleri, Lübnan sınırındaki Kalemun dağlarının kuzeyinde bulunan bölgeler, El-Belas dağları Ürdün sınırı ile başkent Şam'ın güneyindeki Haceru'l Esved Mahallesi gibi Suriye'de birbirine uzak küçük bölgelerin kontrolünü elinde bulundurmaya devam ediyor.

Şekillenen bu harita çerçevesinde Suriye'nin içinde çatışan farklı grupların yakın zamanda anlaşmaya varma ihtimalinin uzak olması ve Irak'ta olduğu gibi burada da sahra bölgelerinin varlığı nedeniyle DEAŞ, Suriye'de senelerce varlığını devam ettirme imkanı buluyor.

ABD, 5 Ağustos'ta yaptığı açıklamada Rakka'da 2 bin kadar DEAŞ militanının bulunduğunu açıklamıştı.

DEAŞ'ın Suriye ve Irak merkezleri dışında en güçlü olduğu bölgeler ise şu şekilde:

FİLİPİNLER/MİNDANAO ADASI

Resmi raporlara göre, örgütün ülkede dört kolu bulunuyor. 1991 yılında kurulan Ebu Seyyaf Cemaati, 2014 yılında DEAŞ'a bağlılığını duyurdu. Associated Press'in 2015 yılında hazırladığı habere göre cemaatin yaklaşık 400 mensubu bulunuyor.

Kuruluşu 2008'de olan Bangsamaro İslami Kurtuluş Örgütü de 2014 yılında DEAŞ'a bağlı olduğunu açıkladı. Hareketin mensuplarının sayısı 2015 yılında 500 iken 2016'da 140'a kadar düştü.

Ülkede 2014 yılında ayrıca Ensar'ul Halife isimli DEAŞ'a bağlı bir örgüt kuruldu. Raporlar, bu örgütün 2015 yılı sonunda 50'nin altında mensubu olduğunu belirtiyor.

DEAŞ'ın söylemlerinden etkilenerek 2013 yılında kurulan Mouty örgütü ise Mindanao adasının kuzeyindeki Maravi kentinde bulunan bazı mahalleleri istila etti. Mayıs ayında buradaki bazı binalara DEAŞ bayrağı asıldı.

Hükümet yetkilileri, Mouty örgütünün militan sayısının 100 kadar olduğunu belirtiyor.

MISIR/SİNA YARIMADASI

Mısır'ın Sina Yarımadası'nda radikal fikirler benimseyen çeşitli büyüklükte bazı örgütler bulunuyor. Özellikle Kuzey Sina vilayetindeki örgütlerin üçte biri DEAŞ ile bağlantılı. Bunlardan en ön çok adı duyulan 2011 yılında ortaya çıkan Ensar Beyt el-Makdis örgütü. Ensar Beyt el-Makdis, Kasım 2014'te terör örgütü DEAŞ'a biat ettiğini duyurarak adını "Sina Vilayeti" olarak değiştirdi.

BBC'nin raporuna göre, Sina'daki DEAŞ'a bağlı örgütlerin militan sayısı 2016 yılı itibariyle bin ila bin 500 arasında değişiyor.

Yarımada'da Mısır rejimi ile söz konusu örgütler arasındaki çatışmalara kabile faktörünün de dahil olmasıyla durum karmaşık bir hal alıyor. Kabilelerden bazıları örgütlere karşı çıkarken, bazıları destek veriyor. DEAŞ ortaya çıkmadan önce de Sina'da özellikle kuzey bölgelerinde rejim ile çeşitli hükümetler tarafından zulme ve haksızlığa maruz kaldığını iddia eden kabileler arasında gerginlik yaşanıyordu.

Çorak arazilerin geniş yer kapladığı Sina'da altyapı ve kalkınma pek yok. Ayrıca güvenlik zafiyeti de bulunuyor. Bu durum terör unsurlarının uzun süreli barınmasına ve faaliyet göstermesine olanak sağlıyor. Ancak terör örgütlerinin son zamanlarda eylemlerini arttırmasına rağmen, Sina'nın uluslararası ve bölgesel konumu nedeniyle burayı merkez edinebilme ihtimali zayıf.

NİJERYA/BORNO

Terör örgütü DEAŞ, Nijerya'nın kuzeydoğusunda da faaliyet gösteriyor. Boko Haram olarak bilinen terör örgütü 2015'te DEAŞ'a bağlılığını duyurarak, "Batı Afrika Vilayeti" ismini aldı. Kendisine ait özel ajandası ve amaçları olan Boko Haram, sivillere zarar vermek ve en vahşi uygulamalara imza atma konusunda DEAŞ ile ortak zeminde buluşuyor.

ABD, 2002 yılında kurulan örgütün 4 ila 6 bin arası militanı bulunduğunu belirtirken, Uluslararası Af Örgütü bu sayının 15 bine ulaştığını ve Nijerya'nın birçok bölgesinde faaliyet gösterdiklerini açıkladı. African Arguments dergisinin 2015 yılındaki raporuna göre, Nijerya ile Çad, Nijer ve Kamerun sınırında varlık gösteren örgütün lider kadrosunun çoğu bölgenin etnik unsuru Kanuri kökenli.

Kanuriler bölgede batı sömürgesinden en çok etkilenen kesim olduklarını savunuyorlar. Bu durum neticesinde, DEAŞ'a biat etse dahi Boko Haram, çoğunluğunu belli bir etnik unsurun oluşturması sebebiyle Kanurilerin yoğun olarak yaşadığı bölgeler ya da civarında faaliyet gösteriyor.

DEAŞ'IN NÜFUZ ALANLARI

Örgüt Suriye ve Irak'taki merkezinin yanı sıra güvenlik açıklarının yaşandığı ülke ve bölgelerde de etkinlik gösteriyor. Bu ülke ve bölgelerden bazılarında ise örgütün güçlenmek için kullanabileceği fırsatlar bulunuyor.

PAKİSTAN VE AFGANİSTAN

Pakistan ve Afganistan, 2015'ten bu yana DEAŞ'ın bölgedeki kolu olan ve etki alanı Hindistan ile Bangladeş'e kadar uzanan, ABD ordusunun tahminlerine göre militan sayısı 600 ile 800 kişiyi bulan "Horasan Vilayeti" örgütünden dolayı sıkıntı çeken ülkelerden.

Gözlemcilere göre, Afganistan ve Pakistan sınırında etkinlik gösteren örgütün faaliyetleri, hükümetler ile daha az radikal olan Taliban gibi bölgedeki etkili örgütlerin direnişi ile karşılaşıyor.

Pakistan'da ise 1996'dan beri faaliyet gösteren ve DEAŞ'a bağlanan diğer bir örgüt ise Cundullah. 2014'ten bu yana DEAŞ'a bağlı olarak hareket eden örgütün 400 ile 1000 arası militanı bulunuyor ve daha çok Şiiler gibi bölgedeki azınlıkları hedef alıyorlar.

ORTA ASYA VE RUSYA

Özellikle Özbekistan'da 1998 yılından bu yana aktif olan "Özbekistan İslami Hareketi" örgütü, 2015'te DEAŞ'a biat ettiğini duyurdu.

Örgütün DEAŞ'a biatı daha fazla militanını kaybetmesine ve üzerindeki baskıların artmasına neden oldu. Daha önce Özbekistan, Tacikistan ve Kırgızistan sınırındaki Fergana vadisini üs olarak kullanan örgüt şu an Afganistan'ın kuzeyi, Çin'in batısı ve Pakistan'ın doğusunda dağınık durumda bulunuyor.

Örgüt ayrıca Irak ve Suriye'deki savaşa militan göndererek bir dizi terör eylemi düzenlemekle suçlanıyor.

Rusya'da ise kendisini "Kafkas Vilayeti" olarak adlandıran örgüt 2015 yılında DEAŞ'a biat etti. Rusya tarafından Suriye ve Irak'taki savaşa militan göndermekle suçlanan örgüt ayrıca Rusya'nın Esed rejimi safında yer almasına bir bahane teşkil ediyor.

LİBYA

Libya'da 2011'de başlayan halk ayaklanmalarının ardından istikrarın sarsılmasıyla ülke DEAŞ problemi ile karşı karşıya geldi. Libya'nın çöl bölgelerinde ise güvenlik zafiyeti yaşanıyor.

DEAŞ Libya'yı Trablus, Barka ve Fizan olmak üzere ilan ettiği üç vilayet ile 2015 ve 2016 yıllarında kuzey Afrika'daki kalesi haline getirdi. 2015'te Sirte kentini ele geçirdi. Pentagon, 2016'da örgütün Libya'daki militan sayısının 6 bin 500 civarında olduğunu açıkladı.

Libya, çöl üzerinden diğer ülkelere açılması ve Avrupa'ya yakın olan stratejik konumu sebebiyle örgütün ağırlığını kaydırması muhtemel odak noktası haline geldi.

Libya'daki devrimci güçlerin başlattığı operasyonlar neticesinde DEAŞ, Libya'daki birçok cephede ve en son Sirte'de yenildi. The Economist dergisine göre, 500 militanın dışında örgüt mensuplarının çoğu çöl bölgesine doğru çekildi ya da Libya'dan çıktı.

Terör örgütü DEAŞ halen bazı ülkelerde etkili. Bazı ülkelerde ise kendilerine bağlı gruplar olduğunu ilan etseler de eylem kapasiteleri düşük.

Bu ülkeler arasında El-Kaide'nin güçlü olduğu Somali ile Yemen'de 300 militana sahip olan DEAŞ'ın büyük bir etkisi bulunmuyor.

Cezayir'de DEAŞ'ın militan sayısı onlarla ifade edilirken, Mali, Nijer ve Burkina Faso'da örgüt, "Murabitun" örgütünden ayrılanların 2015'te kurduğu "Büyük Sahra İslam Devleti" adıyla bulunuyor.

Endonezya'da ise "Nusantara Tugayı" adıyla faaliyet gösteren örgüt, başkent Jakarta'da 2016 yılında bir terör eylemi gerçekleştirmiş, olayda 4 kişi ölmüştü.

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN