Bugün, New York'un en büyük sembolü haline gelen Özgürlük Heykeli'nin öyküsü, bundan yaklaşık 140 yıl öncesine dayanıyor. Manhattan'da, gökdelenler ve şehrin hemen önündeki adada yükselen, kaidesiyle birlikte tam 93 metrelik bu heykel, sadece bir şehrin değil tüm ülkenin de sembolü haline gelmiş durumda.
Peki, bu heykelin New York için değil; o yıllarda Türk toprağı olan Mısır için hazırlandığını biliyor muyuz?
İNGİLTERE VE FRANSA'YI HAREKETE GEÇİREN PROJE
19'uncu yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nun toprağı olan Mısır, yüzyılın ilk yıllarından itibaren Kavalalı Mehmed Ali Paşa'nın soyundan gelen "Hıdiv" unvanlı valiler tarafından idare ediliyordu ve içişlerinde neredeyse bağımsız hale gelmişlerdi.
Mısır valileri, sadece yabancı memleketlerle imzaladıkları anlaşmalarla mali protokolleri padişaha tasdik ettirmekle yükümlüydüler ve İstanbul, bu gibi talepleri genellikle her zaman yerine getiriyordu.
Mısır Valisi Said Paşa'nın Fransız mühendis Ferdinand de Lesseps'e 1854'te hazırlattığı ve Akdeniz ile Kızıldeniz'i birbirine bağlayacak olan Süveyş Kanalı projesi, onaylaması için dönemin Osmanlı Sultanı Abdülaziz'e sunulmuştu.
ABDÜLAZİZ 12 YIL BOYUNCA PROJEYİ ONAYLAMADI
Bu projenin arkasında Fransa vardı ancak İngiltere, Akdeniz'deki ve Hindistan'daki hâkimiyetini sona erdirebilecek olan böyle bir hazırlığa karşı çıkıyor ve zamanın hükümdarı Sultan Abdülaziz'i, projeyi reddetmesi için devamlı bir baskı altında tutuyordu.
Murat Bardakçı'nın kaleme aldığı bir yazıya göre Said Paşa, İstanbul'un tasdikini beklemeden, 1854'ün 30 Kasım'ında Fransız mühendise projenin hayata geçirilmesi için gerekli şirketin kurulması iznini verdi.
Fransız sermayesiyle kurulan şirketin hisse senetlerinin tamamı satılınca İngiltere, Sultan Abdülaziz'e daha fazla baskı yapmaya başladı ve hükümdar, bu projeyi 12 yıl boyunca onaylamadı.
MISIR'A HAYAT KATACAK KANAL
Mısır tarafı ise, İstanbul'un tasdiki gelmeden işe başladı ancak Said Paşa 1863'te vefat etti. Yerine geçen İsmail Paşa ise Fransız değil, İngiliz taraftarıydı. Bu yüzden iktidarının ilk yıllarında projeye gereken önemi vermedi ama daha sonraki senelerde Kanal'ın Mısır'a nasıl bir hayati değişiklik getireceğini fark edince o da işe dört elle sarıldı.
Kazılar neredeyse tamamlanmak üzereyken Fransız hükümeti, Sultan Abdülaziz'e İngilizlerden daha fazla baskı yapmaya başladı.
Sultan Abdülaziz, 1866'nın 19 Mart'ında yayınladığı fermanla Kanal'a izin verdi, Kanal Şirketi ile Said ve İsmail Paşalar arasında varılan anlaşmaları onayladı, üstelik Mısır'ın kanal inşaatı için yaptığı dış borçları da devlet garantisi altına aldı ve kendisi de Kanal Şirketi'nin hisselerine oldukça yüksek bir meblağ yatırdı.
"ASYA'NIN IŞIĞI MISIR'DAN GELİR"
Said Paşa ile kanalın mühendisi olan Ferdinand de Lesseps arasında 1854'te varılan anlaşmanın ilginç bir maddesi vardı: Kanal'ın Akdeniz'e açıldığı yere dev bir heykel dikilecekti.
Heykel, firavunlar zamanının giysilerine bürünmüş bir kadın şeklinde olacak ve elinde "Asya'nın ışığının Mısır'dan geldiğini" sembolize eden bir meşale tutacaktı. Sultan Abdülaziz'in ödediği paralar arasında yapılacak olan heykelin masraflarının bir bölümü de vardı.
Paşa ve mühendis, eseri Fransa'nın tanınmış heykeltıraşlarından olan Frederic Auguste Bartholdi'ye sipariş ettiler, hatta bir hayli avans da ödendi ve Bartholdi işe başladı.
"MÜSLÜMAN ÜLKEDE BU HEYKEL HOŞNUTSUZLUK YARATIR"
Dikileceği yerde monte edilecek şekilde parçalar halinde hazırlanan heykel birkaç sene sonra tamamlanmış, kanalın Akdeniz'e açıldığı yerde birkaç hafta içerisinde yerleştirilebilecek hale getirilmiş ve Marsilya'dan bir gemi ile Mısır'a nakledilmesinin hazırlıklarına bile girişilmişti.
Ancak, Said Paşa'dan sonra Mısır'ın başına geçen İsmail Paşa, Müslüman bir memlekette böylesine büyük bir heykelin dikilmesinin halk arasında hoşnutsuzluk yaratacağını düşündü ve mühendis Ferdinand de Lesseps'e, heykelin Mısır'a getirilmemesi talimatını verdi.
Mühendisin Paşa'yı ikna çabaları neticesiz kaldı. Süveyş Kanalı 1869 Kasım'ında dünyanın dört bir tarafından gelen davetlilerin katıldığı büyük ama "heykelsiz" törenlerle açıldı. Bartholdi'nin eseri ise, Mısır'da bu yaşananlardan sonra Paris'te bir depoya kondu.
O yıllarda dünyanın bir başka tarafında, Fransa ile Amerika Birleşik Devletleri arasında büyük bir muhabbet yaşanıyor ve taraflar birbirlerine jest üstüne jest yapıyorlardı.
HEYKEL, AMERİKA YOLUNDA
Paris'te kurulan Fransız-Amerikan dostluk grubunun lideri olan Edouard Rene Lefebvre de Laboulaye, Fransız Hükümeti'ni Amerikalıların Fransa'nın dostluğunu daima hatırlamaları için bir hediye gönderilmesi konusunda ikna etti ve hediyenin devasa bir heykel olması kararlaştırıldı.
Heykel bir elinde hukuku simgeleyen bir kitap tutacak, diğer elinde de "dünyayı aydınlatan özgürlüğün sembolü" olan bir meşale taşıyacaktı.
Sipariş yine aynı heykeltıraşa, Frederic Auguste Bartholdi'ye verildi. Bartholdi'nin eseri zaten hazırdı, senelerden beri bir depoda beklemedeydi ve tek eksiği üst kısmında, yani elleriyle kollarında ve yüzünde bazı değişiklikler yapılmasıydı.
EIFFEL'İN MÜHENDİSİYLE BİRLİKTE ÇALIŞTI
Amerikalılar heykelin New York'un hemen girişinde bulunan ufak adalardan birine yerleştirilmesine karar verdiler. Bartholdi, kaidenin yerini görmek için New York'a gitti ve Paris'e dönüşünde yeniden işe başladı.
Bakır ve çelikten yaptığı heykelin mühendisliği ilgilendiren taraflarını Paris'e kendi adıyla anılan bir kule dikmiş olan Gustave Eiffel ile beraberce çalışarak tamamladı ve 1884 Haziran'ın ilk günlerinde eserini Fransız hükümetine teslim etti.
Bartholdi heykelin yüzünü tamamen değiştirmiş ve metale annesi Charlotte'in siluetini işlemişti. Birbirine monte edilecek şekilde yapılmış 350 parçadan oluşan heykel bir gemiye yüklendi ve New York'a ulaştı.
Bartholdi, New York'a yanına Süveyş Kanalı'nın mühendisi ve heykelin fikir babası olan Ferdinand de Lesseps'i de alarak gitti ve 1886'nın 25 Ekim'inde yapılan törende eserin açılışını bizzat yaptı.