İlk felsefe sözlüğünün yazarı mütefekkir: İsmail Fenni Ertuğrul
Düşünce hayatımızda ismine aşina olmadığımız fakat ilim dünyasına büyük katkılar sunan mütefekkirler vardır. Birçok çalışmaya ve ilke imza atmış olsalar da kişilikleri ve çalışmalarıyla daha geniş kitlelerce bir köşe başında keşfedilmeyi beklerler. İşte bu isimlerden biri Osmanlı'nın son dönem aydınlarından İsmail Fenni Ertuğrul'dur. 96 yıllık yaşamına birçok akademik eser, çeviri ve beste sığdıran Ertuğrul, hiç kuşkusuz düşünce tarihimizin en önemli mütefekkirleri arasında yer alır. Osmanlı'nın son şeyhülislamlarından Mustafa Esat Efendi'nin Ertuğrul için dediği gibi "Böyle değerli insanlarımız acaba ne zaman ve nasıl takdir edilecek?" İşte münzevi bir hayat sürmüş İsmail Fenni Ertuğrul hakkında detaylar...
Giriş Tarihi: 31.01.2021
16:13
Güncelleme Tarihi: 09.03.2022
11:16
Sesli dinlemek için tıklayınız.
SAVAŞ SEBEBİYLE 20 YAŞINDA İSTANBUL’A GÖÇ ETTİ
📌Savaş, Ertuğrul'un dolu dolu geçirdiği gençlik yıllarını baltaladı. Osmanlı-Rus Savaşı ve Balkanlar'daki istilalar, Ertuğrul'un 20 yaşında başkent İstanbul'a göç etmesine sebep oldu.
📌Bir ilim merkezi olan İstanbul'da artık kendisini yeni bir yaşam bekliyordu. Bulgaristan'da olduğu gibi İstanbul'da da memuriyet hayatına devam eden Ertuğrul, daha sonrasında Fransa ile resmi yazışmaları yürütecek memurlar yetiştirme sebebiyle açılan lisan mektebinden mezun oldu.
➡Dil mektebinden mezun olduktan sonra döneminde çok revaçta olmamasına rağmen İngilizce eğitimi de aldı. İngilizce, Arapça, Farsça ve Fransızca olmak üzere dört dil öğrendi.
📌İlk gençlik yıllarında öğrendiği muhasebe alanı yaşamı boyunca Ertuğrul'a büyük katkılar sundu. Nitekim sonrasında Mâbeyn-i Hümâyun bütçesini hazırlayan komisyonda ve Şirket-i Hayriyye'nin hesaplarını inceleyen komisyonda da görev yaptı.
Balkanların çehresini değiştiren savaş: 93 Harbi
MEMURİYETİNDEKİ BAŞARILARINDAN ÖTÜRÜ ÇEŞİTLİ NİŞANLARLA ÖDÜLLENDİRİLDİ
📌Titiz, dürüst ve ahlaklı bir memuriyet hayatı sürdüren Ertuğrul, bu vasıfları sayesinde çevresi tarafından büyük takdirle karşılandı.
➡Hizmetlerindeki başarısı "rütbe-i ûlâ sınıf-ı evvel" pâyesi, dördüncü dereceden Mecîdî ve üçüncü dereceden Osmanlı nişanı gibi nişanlarla ödüllendirildi.
Osmanlı'nın üstün başarı alameti nişanlar
İLMİ ÇALIŞMALARA VAKİT AYIRABİLMEK İÇİN EMEKLİ OLDU
📌Yaşamı boyunca hangi görevde bulunursa bulunsun ihmal etmediği iki alan vardı: Felsefe ve musiki… İlmi çalışmalarına devam edebilmek ve daha fazla vakit ayırabilmek için memuriyetten istifasını şu şekilde anlatıyordu:
"Arzukeş olduğum mütaalaya vakit bulmak ve yazmaya başladığım bazı eserleri ikmale muvaffak olmak için tekaüdümü istida ettim."
📌Emekli olmak, Ertuğrul'un için o çok arzu ettiği ilmi çalışmalarına odaklanabilme demekti. 38 yıl süren emeklilik sürecini, hayatının en verimli yılları olarak tanımlamak mümkündür.
📌Canlı Tarihler isimli hatırata "Ben acizane 90 senelik ömrümü, ilme ve güzel sanatlara verdim. Doğu ve Batı düşünce alemini, bunların birleştikleri, ayrıldıkları ve birbirlerini şiddetle reddeder göründükleri noktaları inceledim. Eserlerimle, vardığım hakikatleri, bugünün ve yarının nesillerine anlatmaya çalıştım." sözlerini kaydeden Ertuğrul, 29 Ocak 1946'da öldü ve Eyüp Sultan Mezarlığı'na defnedildi.
📌Hayatı boyunca hiç evlenmeyen Ertuğrul, vefat etmeden önce Cağaloğlu ve Büyükada'daki evleriyle, basılmamış eserlerini ve bütün kitaplarının basım hakkını Darüşşafaka'ya bağışlayarak ülkesine büyük bir hizmette bulundu. Ayrıca 9 bin 50 kitaplık kütüphanesini ise Beyazıt Devlet Kütüphanesi'ne bağışladı.
Beyazıt Devlet Kütüphanesi tarihçesi
📌İsmail Fenni Ertuğrul'un kendi halinde, yalnızca çalışmalarına odaklanarak gözlerden uzak şekilde bir yaşam sürmesi; döneminde de birçok kişi tarafından tanınmamasına sebep oldu. Osmanlı'nın son şeyhülislamlarından Mustafa Sabri Efendi, böylesine kıymetli ve bilgili bir alimin varlığından ilerleyen zamanlarda nasıl haberdar olduğunu şu şekilde anlatır:
"Bizler, ne kadar kıymet bilmez insanlarız. Geçenlerde İsmail Fenni Efendi'nin (1855-1946) Maddiyyun Mezhebinin İzmihlali adlı bir eseri elime geçti. Kitabı bir solukta okudum. Çok şaşırdım ve hayran kaldım. Hâlbuki bu kitap, yeni bir kitap değil, ben yeni gördüm. İstanbul'da şeyhülislamlık yaptığım dönemde benim böyle bir zattan haberim bile olmamıştı. Adamcağız meğer ne kadar dolu ve değerli bir insanmış. Bildiği dört dilden orijinal metinlere ve ana kaynaklara ulaşmış, onları bütün detaylarıyla ve arka planlarıyla okumuş, anlamış, değerlendirmiş, hazmetmiş, tenkidini ve tahlilini yapmış.
Bunca farklı ve değişik bilgiyi aklında, ruhunda ve kalbinde harmanlamış. Doğru ve yanlış, iyi ve kötü taraflarını ortaya koymuş. Memleketin şeyhülislamı olarak benim bile haberdar olmadığım böyle önemli bir kitabı, bu kadar da gerekli olduğu bir dönemde, acaba bizim memleketimizde kaç kişi okudu? Öldüğünde cenazesinde acaba kaç kişi bulundu? Beş para etmeyen madrabazlar, düzenbazlar, sahtekârlar eller ve başlar üstünde taşınırken, böyle gerçek değerlerimizin, asil ve nezih insanlarımızın kadir ve kıymetlerinin bilinmemesi ne kadar acı! Böyle değerli insanlarımız acaba ne zaman ve nasıl takdir edilecek?" (Hocamla Yıllarım-Ali Yakup Cenkciler'in İlim ve Fikir Dünyası)