Arama

  • Anasayfa
  • İslam
  • Âlimlerin öncüsü, fakih sahabi: Muaz bin Cebel (RA)

Âlimlerin öncüsü, fakih sahabi: Muaz bin Cebel (RA)

Peygamberimizin (SAV) haram ile helali en iyi bilen kişi olarak gösterdiği Muaz bin Cebel (RA), hayatını İslam'a adar. İnsanlara iyi ve hayırlı olanı öğrettiği, kuvvetli bir imana sahip olduğu için sahabiler tarafından Hz. İbrahim'e (AS) benzetilmiştir. İşte Muaz bin Cebel (RA) hayatı…

Âlimlerin öncüsü, fakih sahabi: Muaz bin Cebel RA
Yayınlanma Tarihi: 8.01.2023 15:40:00 Güncelleme Tarihi: 09.01.2023 09:59

Elçiler yılı olarak anılan, hicretin 9. yılıydı. Medine'ye gelen heyetler içerisinde Yemenliler hem fazlalığı hem de dini öğrenme konusundaki gayretleriyle Resulullah'ın (SAV) takdirini kazanmıştı. Allah Resulü de (SAV) kendilerine göndermek üzere bir heyet hazırladı, başkan olarak da "ümmetim içerisinde helal ve haram konusunda en bilgili olan kişi" dediği Muaz bin Cebel'i (RA) seçti.

◾ Zekât memuru ve kadı sıfatıyla Yemen'e gidecek olan Muaz (RA) bir yandan yönetimde görev alırken bir yandan da dini konularda halka rehberlik edecekti.

◾ Resulullah (SAV), sahabinin üzerine yüklediği bu ağır sorumluluğu hafifletmek istercesine her bir vazifeyi ifa ederken nasıl davranması gerektiğini ayrıntılarıyla açıklamaya başladı.

"Sen, kitap ehli bir topluluğa gideceksin. Oraya vardığında onları önce, Allah'tan (CC) başka ilah olmadığına Muhammed'in (SAV) de Allah'ın (CC) Resulü olduğuna şehadet etmeye çağır. Bu daveti ne uyarlarsa onlara, Allah'ın (CC) kendilerine her gün ve gece içinde beş vakit namazı farz kıldığını bildir. Buna da uyarlarsa kendilerine Allah'ın (CC) onlara zenginlerinden alınıp fakirlerine verilecek zekâtı farz kıldığını bildir."

◾ Henüz 18 yaşındayken Müslüman olan Muaz bin Cebel (RA), II. Akabe Biatı'na katılarak Resulullah'a (SAV) bağlılık yemini eden Medineli ilk Müslümanlardandı. O günden sonra kendini İslam'a adamış, dini en güzel şekilde öğrenme ve yaşama gayreti içerisinde olmuştu. Resulullah'ın (SAV) yanından ayrılmamaya özen gösterir, yanı başında yürürken veya bineğinin terkisindeyken dahi ona merak ettiği hususlarda sorular yönetmekten hiç geri durmazdı. Şimdi ise Allah Resulü (SAV) soruyor, Muaz (RA) cevaplıyordu:

- Sana bir dava geldiğinde nasıl hüküm vereceksin?
- Allah'ın (CC) kitabına göre hüküm vereceğim.

- O konuda Allah'ın (CC) kitabında bir hüküm bulamazsan?

- Resulullah'ın (SAV) sünneti ile karar vereceğim
.
- Ya, Resulullah'ın (SAV) sünnetinde de yoksa?
- Kendi görüşüm ile içtihat ederek bir karara varacak, ona göre hüküm vereceğim.

◾ Senelerce Resul'ün (SAV) terbiyesinden geçmiş olmanın verdiği birikim ile yanıtlamıştı Hz. Muaz (RA) soruları ve tam da muhatabının istediği cevapları vermişti. Allah Resulü (SAV) elini Muaz'ın (RA) göğsüne koyarak duyduğu memnuniyeti şöyle dile getirdi:

"Resul'ünün (SAV) elçisini, Resûlü'nün arzuladığı cevabı vermeye muvaffak kılan Allah'a (CC) hamdolsun."

◾ Kur'an-ı Kerim'in tamamını ezbere bilen Hz. Muaz (RA), Hz. Peygamberin (SAV) kendisinden Mushaf'ı öğrenmeyi tavsiye ettiği dört mümtaz şahsiyetten biriydi. Sünneti de en iyi bilen kimselerden olduğu aşikârdı. Bildiklerini öylesine içselleştirmişti ki güçlü imanı, itaatkâr yaşantısı ve insanlara marufu öğretme azminden dolayı sahabiler kendisini Hz. İbrahim'e (AS) benzetirdi.

◾ Bu azmin meyvelerini Rabbi (CC) ona bahşetmiş, onu dinde kavrayışlı, fakih kimselerden eylemişti. Hz. Muaz (RA), Resulullah (SAV) hayattayken fetva verebilen nadir insanlardandı. Daha 1 yıl evvel Mekke fethedildiğinde Resûl-i Ekrem (SAV) bu mukaddes şehrin hidayete susamış insanlarını ona emanet etmişti.

◾ Hz. Muaz (RA), onları Kur'an ile buluşturdu ve cahiliyeden sıyrılıp İslam'ın aydınlığına çıkmalarında güzel bir rehber oldu. Sıra Yemen'deydi. Âlemlere rahmet olarak gönderilen En Güzel Öğretmen (SAV), bu önemli bölgeye muallim olma vazifesini kendisine veriyor, tavsiye ve uyarılarla dolu uzun konuşmasını şu sözler ile bitiriyordu.

"Ey Muaz (RA) bu seneden sonra benimle karşılaşmayabilirsin. Ancak şu mescidime veya kabrime uğrarsın."

◾ Veda niteliğindeki bu sözlerden sonra yola çıkan Hz. Muaz (RA), "Ey Muaz (RA) ben seni seviyorum" diyen Gül Yüzlü Elçi'yi (SAV) bir daha göremedi. Ama O'nun verdiği muallimlik vazifesine ömrü boyunca devam etti.

◾ Yemen'deki pek çok kabilenin Müslümanlığına vesile olmakla kalmadı, daha sonraları ilim meşalesini Suriye'ye taşıdı. Bu büyük âlimin rivayet ettiği hadisler, sünnetin nesiller boyu aktarılmasında önemli rol oynadı.

◾ Resulullah (SAV) son konuşmasında ona verdiği talimatlar, yeni fethedilen yerlerde nasıl davranacakları hususunda Müslümanlara yüzyıllarca kılavuzluk ederken, Muaz'ın (RA) Peygamber Efendimize (SAV) verdiği cevaplar da fıkıh düşüncesinin geliştirilmesinde ve yeni ekollerin kurulmasında hayati önem taşıdı. Zamana ve mekana sığmayan hizmetleriyle alimlere öncülük eden bu sahabiye Peygamberimizin (SAV) bir de müjdesi vardı:

"Muaz (RA) kıyamet günü, âlimlerin bir adım önünde yer alacaktı."

2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN