Lale Devri'nin önemli eserlerinden biri olarak gösterilen İstanbul Üsküdar'daki Ahmediye Külliyesi restore edilecek. 300 yaşındaki tarihi yapı aslına uygun olarak yenilenecek. Külliye, zaman içindeki yıpranmalar ve bozulmalara karşı da sağlamlaştırılacak. 1721'de dönemin baş mimarı Kayserili Mehmet Ağa'ya yaptırılan ve klasik Osmanlı mimarisini yansıtan külliye, Lale Devri'nin kabartma çiçek nakışları, dantelâ kemerleri, gülçe çiçek motifleri gibi 18 yy. yapı sanatının göz alıcı örneklerini sergiliyor. Ahmediye Külliyesi nerede? Ahmediye Külliyesi'nin tarihi...
TÜRK-İSLAM GELENEĞİNİN TEMSİLİ ÜSKÜDAR
Anadoluluğu ve Anadolu Türk-İslam geleneğini temsil eden Üsküdar, Anadolu Yakası'nda ve Boğaz'ın hemen girişinde yer alır. 1352'de Orhan Gazi tarafından fethedildikten sonra Anadolu'dan gelen Müslüman halk, Üsküdar'a yerleşmeye başlar. O tarihten itibaren sahil boyundan başlayarak iç kısımlara doğru genişleyen Üsküdar, tarihi kimliğini İstanbul'un fethinden çok evvel kazanır. Tarihî Üsküdar, Salacak ile Paşalimanı arasında yer alırdı; zamanla, İstanbul'un diğer semtleri gibi günden güne büyüdü ve gelişti. Mimar Sinan'ın Üsküdar'daki ilk eseri olan ve Kanuni Sultan Süleyman'ın kızı Mihrimah Sultan adına yaptırılan Mihrimah Sultan Camii dışında 1547 tarihinden itibaren birbirinden güzel 34 eser bulunur. İstanbul'un hiçbir kazasında Mimar Sinan'ın bu kadar yapısı yoktur.
AHMEDİYE KÜLLİYESİ'NİN TARİHİ
Cami, medrese, dershane, kütüphane, sebil ve iki çeşmeden teşekkül eden külliye, Gündoğumu caddesi ile Esvapçı sokağının birleştiği bayırda kurulmuş. 1134 tarihinde Tersane Emini Ahmet Ağa tarafından Lâle Devri baş mimarı Mehmed Ağa'ya yaptırılan Ahmediye Külliyesi, Osmanlı mimarisinde ve kültür tarihinde Lâle Devri olarak adlandırılan ve klasik dönemden sonra Batılılaşma dönemine geçişi temsil eden önemli bir yapıdır.
AHMEDİYE KÜLLİYESİ'NİN MİMARÎ YAPISI
Mimar Sinan ve Lâle Devri mimarî yapılarının hayat verdiği Üsküdar'daki önemli yapılardan biri de günümüze kadar mimarî kimliğini muhafaza eden Ahmediye Külliyesi'dir. Külliyenin, meyilli araziye oturtuluşu ve mimari tanzimi oldukça başarılıdır. Kitâbelerinden anlaşıldığına göre külliye 1134'te Eminzâde Hacı Ahmed Ağa tarafından yaptırılmış. Gündoğumu caddesi üzerinde bulunan ve aynı zamanda tekkenin de kapısı olan avlu, cümle kapısının sağında mermerden çeşme, solunda da bir sebil yer alır.
Çeşmenin kitâbesinden ayrı olarak ayna taşı üzerinde bulunan 1280 tarihli tamir kitâbesine göre, bu çeşme menbaından itibaren II. Mahmud'un ikballerinden Tiryal Hanım tarafından tamir ettirilmiş. Çeşmenin ve üç yüzlü olan sebilin arkalarında birer oda vardır. Cümle kapısı, sebil ve çeşme üçlüsünün üzerinde külliyenin fevkanî sekiz yüzlü ve kubbeli dershanesi bulunur.
Önünde yuvarlak kemerli üçlü bir revakı olan dershane altısı altta, altısı da üstte olmak üzere toplam on iki pencereden ışık alır. Revakın orta kubbesi çapraz tonozdur ve mermer mihrabı ile sütun başlıkları mukarnaslıdır.
Ahmediye Külliyesi'nin bir özelliği de güzergâhı itibariyle şehir dokusuna katkısıdır. 18. yüzyılın ilk yarısına kadar önemli bir yol güzergâhı olan Ahmediye semti, Üsküdar İskelesi'nden başlayıp çarşı yolunu Karacaahmet Türbesi'ne, İbrahimağa yolunu da eski Bağdat yoluna bağlayan önemli bir güzergâhtır.
BAKLAVALI SÜTUN BAŞLIKLARI
Girişte cümle kapısının solunda yer alan medrese iki kollu ve on bir odalıdır. Odaların önünde kubbeli ve yuvarlak kemerli bir revak bulunur. Odalar kubbeli olup revaka ve dışarı açılan ikişer pencere ile birer dolap ve ocağa sahiptir. Medresenin arkasında altı helâ, girişin sol tarafında da dokuz tane abdest musluğu vardır. Külliyenin Esvapçı sokağı tarafındaki ikinci kapısının yanında kubbeli ve önü üçlü revakla örtülü fevkanî kütüphane binası yer alır. Sütun başlıkları baklavalıdır. Binanın sekiz alt, altı üst penceresi, bir ocağı ve iki dolabı bulunmaktadır. Revaka açılan bir de helâsı mevcuttur. Binanın altında bugün umumi tuvalet vardır.
TA'LİK KİTÂBELİ KÜLLİYE
Cadde ve sokağın birleştiği köşede yer alan cami kare planlı olup moloz taştan inşa edilmiştir; solunda bulunan minaresi kesme taştandır. 1931'de yapıldığı söylenen ahşap son cemaat yeri 1965'teki onarım sırasında kaldırılmış ve yenisi yapılmamıştır. Kapının solundaki son cemaat yeri mihraplıdır. Kapıdaki 1134 tarihli beş satırlık sülüs kitâbede, evvelce burada bulunan Kepçe Hoca Mescidi'nin harap olduğu ve yerine Hacı Ahmed Ağa'nın bu camiyi yaptırdığı yazılıdır. Külliyenin diğer kitâbeleri ta'liktir. Caminin kubbesi dilimli tromplara oturmakta, sekiz kenarlı kasnağın her kenarında birer pencere bulunmaktadır. Mihrap, sıvalı basit bir niş şeklindedir. Mermer minber küçük fakat devrin güzel bir eseridir. Caminin altta yedi, üstte sekiz penceresi vardır. Kapının solunda bulunan üst pencerenin son cemaat yerinden mahfile çıkılan bir kapı olduğu anlaşılmaktadır.
KÜLLİYENİN BÂNİSİ AHMET AĞA
Külliyenin bânisi Eminzâde Ahmed Ağa'dır. Ahmed Ağa'nın 1143 (1730-31) tarihli mezar taşı ve ilk mescidi yaptıran Kefçe (Kepçe) Dede'nin altı sütunlu üstü kubbeli açık türbesinin de bulunduğu kabristan, caminin kıble ve kuzey tarafında iki kısım halinde yer alır.
Ahmet Ağa için Sicill-i Osmânî'de şu bilgi vardır:
"İzmirli Ali Paşa'nın kardeşi olan Ahmet Ağa, tahsilden sonra İstanbul gümrükçüsü olmuş; 1117 (1705)'te silâhdar, sonra sipahiler ağası, başbaki kulu ve 1127 (1715) Muharrem'inde tekrar silâhdar ağası olmuş, fakat aynı yılın Receb'inde azledilmiştir. 1128 Cemaziyelâhirinde (Mayıs 1716) paşalıkla Erzurum Beylerbeyi'si olan Ahmet Ağa, o sene Şevval'inin dördünde (21 Eylül) rütbesi kaldırılarak Arşuva Kal'ası'na gönderilmiştir. Daha sonra sırasıyla 1129 (1717)'da çavuşbaşı, sonra Darphane emini ve 1134 Şaban'ında (Mayıs 1722) tekrar çavuşbaşı, 1135'te tekrar Darphane emini ve 1139 (1726)'da Tersane eminliğine getirilmiştir. Sonra I. Ahmet'in kemerlerine bina emini oldu. 1143 (1730) tarihinde vefat eden Ahmet Ağa'nın kabri cami ile dershane arasındaki hazirededir."
Hazirenin Gündoğumu Caddesi'ne bakan yüzü, mermer sütunlu ve şebeke demirlidir. Buranın altı penceresi vardır. Lâhdinin kavuksuz, köşeli bir sütun şeklindeki baş taşına şu kitâbe yazılmıştır:
El-Fatiha. "Dirîğa Hacı Ahmed sâhibu'l-hayrât Eminzâde / Ki terk-i âlem-i fâni idüb azm itdi ukbâya / Rızâ-yı Hakk'a mal ü canın bezl eyledi merhûm / Ki bilmişdi cihân bâki değil a'lâ vü ednayâ / Neşîmensâz-ı Firrdevs-berîn olub Hüdavenda / Resûl-i Ekrem olsun Cennet-i âlâ'da hem-saye / Bu mısra'la didi târîh-i fevtin geldi bir dâ'i / Eminzâde cihândan göçdü tâ Firdevs-i a'lâya". Sene 1143
Kitabenin caddeden okunması için aynısı ayak taşının dış yüzüne de yazılmıştır. Üçüncü pencere önündeki lâhdinin şâhideleri, haziredeki bazı mezar taşlarında olduğu gibi eşsiz servi ve sarmaşık gülü kabartmaları ile bezenmiştir.
AHMEDİYE CAMİİ KÜTÜPHANESİ
Üsküdar Ahmediye Kütüphanesi külliyenin bünyesinde olup kesme taştan inşa edilmiş, Tersane Emini Ahmet Ağa tarafından fevkânî olarak yaptırılmıştır. Esvapçı Sokağı'na açılan merdivenli avlu kapısı bu yüzden "Kütüphane Kapısı" ismini taşır. Bu kapının kitâbesi yoktur.
Taş-tuğla almaşık örgü duvarlara sahip kütüphanenin iç mekânı kare biçimindedir ve üzeri sekizgen kasnaklı basık bir kubbeyle örtülüdür. Kütüphaneye çıkmak için dar bir kapıdan girilir. Uzunca bir koridorun sonunda iki taş basamak ile sahanlığa gelinir. Burada 360 derece dönülerek on basamak ile kütüphane önündeki sahanlığa (hayat) çıkılır. Üzeri, altı mermer sütunun taşıdığı üç kubbe ile örtülüdür. Sol tarafında bir küçük çeşme ve helâ bulunmaktadır. Çeşmenin suyu, sakalar tarafından taşınmaktadır. Tek sağır büyük kubbesi sekiz yüzlü bir kasnağa oturtulmuştur. Alt-üst 13 pencereden ışık alır. Kemerli ve mermer söveli kapısından içeri girildiğinde sol tarafta iki kapaklı dolap, üç katlı mermer bir niş bulunduğunu görürüz. Tam karşıda yaşmaklı bir ocak bulunur.
Günümüzde Kur'an kursu olarak kullanılan yapının iç mekânında bir ocak, iki dolap ve işlemeli üç mermer niş bulunmaktadır. Kütüphanenin sokak cephesinde zemin katla üst kat arasını dolduran üç sıralı konsol dizisi ile üst hizada sivri kemerli pencerelerin arasına yerleştirilen konsollar üzerine bindirilmiş konut tipinde iki küçük kuş evi görülür. Burada uygulanan küçük boyutlu kat odalarının zemin katına konsollarla bindirilen cumbalı cephe düzenlemesi, özellikle XVIII. yüzyılın kütüphane ve sıbyan mekteplerinde yaygınlık kazanmıştır. 1732 tarihli Hekimoğlu Ali Paşa, 1715 Vefa Şehit Ali Paşa Kütüphanesi ile 1728 Aksaray Süleyman Halife Sıbyan Mektebi bunların en iyi bilinen örnekleri arasındadır.
Kaynak: TDV, Ahmediye Külliyesİ - İ. Aydın Yüksel,
İSMEK, Üsküdar'da Bir Lâle Devri Yadigârı: Ahmediye Külliyesi