Prof. Dr. Ahmet Ağırakça ile İslam Tıp Dersleri 3 - İslam Tıbbının Dünya Tıbbına Etkileri
Fikriyat Akademi'nin başlangıç eğitimi "İslam Tıp Tarihi Dersleri"nin üçüncü bölümü ile karşınızdayız...
Anadolu'nun bağrından kopan bir feryat, kara bir trenin dumanlarıyla gökyüzüne yükseliyor. Her vagonda bir hikaye, her istasyonda bir umut kırıntısı... Vagonlarda taşınan her yük, her valiz, her mektup, cepheden gelecek bir haberin, bir selamın umuduyla bekleniyor.
Her tren, içinde umut taşıyor. Bekleyenlerin duaları, umutları ve korkuları, o kara trenlerin gelişini ve gidişini izliyor.
"Kara Tren" türküsü 1915 senesinde Osmanlı devletinin Birinci Dünya Savaşı'na katıldığı dönemde yazılmıştır.
Birinci Dünya Savaşı'nın gölgesi tüm dünyayı kaplamış, Osmanlı'nın vatansever evlatları da cephelerde vatan savunmasına gitmişti.
Beklenenin bir defa öldüğü, beklenin ise her gün öldüğü o acı dolu yıllar.
Savaş döneminde ulaşım trenlerle daha hızlı ve güvenli olduğu için askerler de trenlerle ulaşacakları yerlere gitmektedir.
Hal böyle olunca insanımız tren istasyonlarında sabahlamakta, kimisi gencecik askerini yolcu etmekte, kimisi gelecek yaralı askerlerin yolunu gözlerken iki satır mektup var mı diye de beklemektedir.
Sonsuz umutla beklenen kara trenler de çoğu zaman adı gibi kara haber getirmekteydi.
Yorgun, bitkin ve başı eğik kara tren acı bir çığlık atarak bir sonraki istasyona umudu ve acıyı taşıyor.
İnadına yaşatılmaya çalışılan ümitler, o korkunç bekleyişler bir ağıta dönüşüyor; Kara tren gecikir belki hiç gelmez, düşüncesi sarıyor bekleyenleri, umutlar tükeniyor her gecen gün.
Kara tren bir yangın türküsüdür. Duymayan var mıdır bu yangını?
Birçok ananın ve babanın yüreği evlat acısıyla yanmış, kavrulmuştur. Bu acı öylesine işlemiştir ki damla damla yüreklerden topraklara dökülüvermiştir.
Ah memleketim… Her karışı, her taşı bir hikaye yüklenen Anadolu...
Bu topraklar anaların bağrından mı alınır yoksa ana yüreği bu topraklardan mı beslenir bilinmez.
Hangi ananın yüreğine dokunsanız bu topraklarda yaşanmış bütün çileleri tek tek döker size.
Hangi türkü var ki bu acılardan payına düşeni almamış olsun.
Toprağın her zerresi, anaların dualarıyla, babaların gözyaşlarıyla yoğrulmuştur. Yaşanan acıları, sevinçleri ve umutları dilden dile taşırlar.
Türküler, yalnızca geride kalan acılı analara, babalara, sevdalılara dayanma gücü vermiyor, Kara Trenlerle birlikte cephedeki askerlere ulaşıp onlarla birlikte cepheye, sığınaklara ve siperlere giriyor.
Sonra tekrar acı haberleri kara trenlerle geride kalanlara ulaştırıyor. Öyle ya, yeni doğan Mehmet bebeklerin, gözü yaşlı Elif çocukların da büyümesi lazımdır.
Toprağı ve milleti uğruna bir saniye düşünmemiş gencecik vatan evlatlarının çocukları da öksüz kalacak değil ya, o türküler onları da sarıp sarmalayıp büyütecek.
Cephede vatanını, devletini, namusunu korumayı boynunun borcu bilen 15 ile 20 yaş arasında gencecik Mehmetçikler... Bileklerinin ve yüreklerinin gücü yaşlarından katbekat daha büyük.
Osmanlı Devleti bu büyük cihan harbinde bir yandan memleketin dört bir yanında çarpışırken bir yandan da büyük acılar, büyük kayıplar veriyordu.
Gidenlerin geri dönemediği gibi akıbetinin de bilinemediği acı dolu günler…
1915 yılında, Osmanlı İmparatorluğu'nun savaşa girdiği dönemde, evlatlarını cephelere uğurlayan ailelerin yürekleri acı doluydu.
Kara trenler, dönüşünde sevinç haberleri getirdiği kadar, çoğu zaman acı haberler de taşırdı.
Anaların, eşlerin ve çocukların gözleri, her trenin gelişinde yüreklerinde bir umutla parlar ama genellikle göz yaşlarıyla sönerdi.
Ya kendin gel ya da haber yolla…
Kara tren her yana uğruyor, her istasyonda bir mola veriyor. Bazen sevinç gözyaşlarına boğuluyor gözleri buğulu bekleyenler, bazen de boğazı düğümlü anaların, eşlerin feryat figanlarıyla gökyüzü delinirken, kara tren sessizce yoluna devam ediyordu.
Kara tren her vagonda bir hikayeyi, her pencerede bir umudu taşıyor.
Bir anne, oğlunun son mektubunu okurken gözyaşlarını tutamıyor. Bir baba, cepheye gönderdiği kınalı kuzusundan gelen selamı okuyunca gururdan göğsü kabarıyor. Bir sevgili, sevdiğinin dönüşünü beklerken umutla titriyor…
Kara Tren, bir milletin kolektif acısını taşıyan bir türküdür.
Kara tren, sadece bir tren değil, Anadolu'nun ana sütü kadar ak yazgısını, acısını, özlemini ve umudunu taşıyan bir semboldür.
Editör: Halil İbrahim Kutlu
Sunucu: Sümeyye Gedizli
Kurgu: Serkan Hervenik
💠💠💠
FİKRİYAT.COM SOSYAL MEDYADA!
Fikriyat'ı aşağıdaki sosyal medya adreslerinden takip edebilirsiniz;
👉 YOUTUBE 🔔
👉 Fikriyat.com mobil uygulamasını ise buradan indirebilirsiniz.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir. Yazılan yorumlardan FİKRİYAT veya fikriyat.com hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Fikriyat Akademi'nin başlangıç eğitimi "İslam Tıp Tarihi Dersleri"nin üçüncü bölümü ile karşınızdayız...
Ülkemizin önemli simalarından ve Fikriyat.com'un kıymetli yazarlarından olan Prof. Dr. Ahmet...
Beden ve ruh sağlığı tarih boyunca insanlığın ilgi alnına giren en önemli konulardan biri olmuştur...
Avrupalılar milyonlarca insanı köleleştirerek Afrika'dan gemilerle Yeni Dünya'ya getirdiler...
Yirminci yüzyılın ilk soykırımı olarak kayıtlara geçen Namibya soykırımı Avrupa tarihinin en...
8 sene evvel tarihin gördüğü en alçakça darbe kalkışmalarından biri ülkemizde yaşandı. FETÖ...