(Bir önceki yazımızın devamıdır)
İslam Medeniyetinin ilk neşv-ü nüma bulduğu kurum BEYTU'L-HİKME'dir. Bugün bu tarz ilimler akademilerinin çok daha büyük buluşları hedef edinerek kurulmaları ve devletin bu kurumlara yatırım yapması gerekir. Hatta bu çalışmalara büyük yatırımların yapılası elzemdir. Bir devlet ve toplumun alt yapı tesisleri önemli olup kaçınılmazdır. Ancak İslam medeniyet ve ilimler tarihinin ilk asırlarında nasıl büyük ataklar yapıldığını anlatmaya çalıştık. Bugün de gerek batıda gerekse doğuda yapılan ilmi çalışmalardan geri kalmayıp hatta bu çalışmaları azimle aşacak ilim adamlarını yetiştirme hedefini ve gayesini taşıyacak genç beyinlerin yetişmesi zor değildir. Çünkü bizim genlerimizde olan bu muazzam medeniyetinin verilerini ihya etmek mümkün görülmelidir. Örneğin geliştirilmiş savunma sanayi ürünlerinin bir kısmını bu ülkede yapabiliyorsak ilmi hayatı ve büyük icat ve buluşlara da imza atabilecek azim ve gücün insanımızın zihin ve beyninde yattığını kabul edip onu harekete geçirmemiz mümkün ve gereklidir. Kısaca İslam'ın ilme verdiği değer ve Müslüman ilim adamlarının gayretleri İslam medeniyetinin doğuşunu gerçekleştirmiş olduğuna göre onların nesillerinden gelen insanların da bunu gerçekleştirmeleri mümkündür.
Yirminci yüzyılın başından beri İslam dünyasındaki çöküşün nedenleri üzerinde durulması ve bu konuda ilim ve fikir adamlarının sürekli olarak düşünüp Müslümanları da düşünmeye davet etmeleri ve 'bu medeniyetin tekrar nasıl diriltilmesi mümkündür?'diye düşüncenin diriltilmesi bütün bunların medeniyetin tekrar ayağa kaldırılacağının işaretleri olarak görülmesi halinde bu medeniyet ilmi alanda ihya hareketlerine ve yeni buluşlara imza atacaktır. İnanç ve İslam'ın yok olması nasıl mümkün değilse, İslam medeniyetinin de buna bağlı ve buna paralel olarak ilelebet yok olması mümkün değildir. Bu medeniyet ve bu ümmetin evladı önümüzdeki yüzyıl içinde tekrar harekete geçeceğinin emarelerini göstermektedir. İslam dünyasındaki ilmî gayretlerin ve siyasi bilinçlenmenin İslam medeniyetini bir gün yeniden ayağa kaldıracağının müjdesi olduğuna inanıyoruz.
O halde ülkemizdeki TÜBİTAK ve TÜBA gibi kuruluşları ilk adım olarak kabul edip, yeniden astronomi, fizik kimya ve dijital bilgilerin geliştirilmesi ile madde ve enerji konusunda zihin yormak için yeni kurum ve kuruluşlara ihtiyaç vardır. İslam dünyasının diğer bölge ve devletlerinde de bu anlamda kuruluşlar mevcuttur. Bu kuruluşların içinde bulunduğumuz 21. yüzyılda büyük bir hamle ile önemli buluş ve çalışmalara önayak olmalarını bekliyoruz.
Yukarıda anlattığımız bu medeniyetin mazisindeki gayret ve buluşlar yeni nesilleri kamçılayıp bir buluşlar peşinde koşturmak ve ilmi heyecanı harekete geçirmek devletin ve yöneticilerin görevidir.
Bu gibi çalışmalar için ilk dönemlerde nasıl Helen ve Hind kültür ve medeniyetinin tercümelerinden yararlanıldıysa ve elde edilen habbe misali bilgiler kubbeye dönüştürüldüyse ve Helen ve Hind medeniyetleri geride bırakılıp büyük ve dev bir medeniyet ortaya çıkarıldıysa bugün de aynı yol ve metod uygulanarak kendimize özgü bir medeniyeti ortaya çıkarma sırasının bizde olduğunu idrak ederek hareket etmek zorundayız. Bilgi evrensel olduğuna göre ve "hikmet mü'minin yitik malı" olarak kabul edildiğine göre her zaman ve dönemde bunun yeniden düşünce halinde ihya edilmesi gerektiğini de kabul etmek zorunludur.
Bu da yeniden bir diriliş, yeniden bir uyanış ve yeniden bir buluşlar manzumesi dizmek için yola çıkmayı hedeflemek ve ilk adımını atmak gerekir. Başkent Daru's-selam/Bağdat'ta nasıl büyük hamleler yapan ilim adamları öncelikle kendi imkan ve beyinlerini kullanarak ilmi verilerin peşine düştüyse ve ardından bunları izleyen devlet de bunlara destek vermeyi hatta bunun için bütün imkanlarını seferber ettiyse bu hedeflere kilitlenen beyinler ortaya çıkacak ve büyük buluşlar başlayacaktır. Bununla ilk etapta bugünkü Amerika ve Çin'deki mevcut gelişmeler yakalanır, ardından da batı ve doğunun ulaştığı ilmi düzeyler geride bırakılır. Nasıl 9.Yüzyılda Çin'in ürettiği kağıdı önce tanıyıp sonra Çin'den çok daha mükemmel kağıt fabrikaları Bağdat'ta kurulduysa, günümüzde alabileceğimiz örnek olarak "birkaç yıl önce insansız hava aracının bir vidasını dahi dışardan alırken, bugün bu araçların en gelişmişini yaptıysak her alanda bu ilmi inkişafları gerçekleştirmemiz imkan dahilinde görülmelidir. Atak helikopteri, altay tankı ve obuzlar bunun diğer örnekleridir.
Bu bir hayal gibi görünebilir, ama hayal etmeden de dünyaları değiştirmek mümkün değildir. Abbas İbn Firnas uçmayı hayal ettiği için o büyük buluşa imza attı ve dünya tarihinde ilk uçan adam oldu. Hayal edersek başarırız, zira "HAYAL EDENLER DÜNYAYI DEĞİŞTİRİR."