Hat san'atı'nın büyük isimleri - 3
Tokat'da doğan Mehmed Efendi, "Tokātî" nisbesi ve "İmam" lakabı ile tanınmış olup, bu lakabı hangi vazîfesinden dolayı aldığı belirlenememişdir. Bir mushafında baba adını Kāsım olarak yazdığına rastladım. Genç yaşında ilim ve san'at tahsîli için İstanbul'a gelen Mehmed Efendi, hıfzını tamamladıkdan sonra Hasan Üsküdârî'den (ö.1614) Şeyh Hamdullah (ö. 1520) üslûbundaki aklâm-ı sitteyi meşkederek mezun oldu. İmzâlarında "Muhammedü'l-İmam" künyesini kullanan hattatımız, kaynakların tesbîtine göre haylı mushaf ve evrâd yazdı; lâkin sınırlı sayıdaki eseri zamânımıza kadar gelebilmişdir.
Resim 1: İmam Mehmed Efendi'nin bir nesih kıt'ası.
İmam Mehmed Efendi'nin, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphânesi'nde bulunan (HS323) 1041/1632 târihli mushafı, sahneye konulan "Dördüncü Murad" isimli piyes münasebetiyle teşhîr edildiği Kültür Sarayı'nda (AKM) 27 Kasım 1971 akşamı çıkartılan kasdî yangında, bu pâdişahın diğer eşyasıyla birlikde yok olmuşdur.
İstanbul Üniversitesi Nâdir Eserler Kütüphânesi'nde bulunan (A.6677) 1048/1638 târihli mushafın İmam Mehmed hakkında Müstakîmzâde tarafından Tuhfe'de nakledilen şu hâdiseye konu teşkîl eden eser olması kuvvetle muhtemeldir: Sultan IV. Murad Bağdad seferine çıkmadan önce, devrin bazı âlim ve san'atkârlarını kendileriyle görüşmek ve onlara ikramda bulunmak üzere Saray'a dâvet eder. Çağırdıkları arasında bulunan Mehmed Efendi'den de bir mushaf yazmasını ister. Hattatımız hiç çekinmeden der ki: "Sözleşmesiz bu pazara girmem. Değerini tâyin buyurun ki, dönüşünüze kadar hem duâ, hem şevkle sonuna gelinsin inşâallah". Bu sözlere şaşıran Pâdişah, ona ne kadar istediğini sorunca "Bin kuruşdan aşağı yazamam" cevabını alır ve bin kuruş yerine pey akçesi olarak bin altın verir.
Bağdad'ın fethinden sonra Pâdişah İstanbul'a döndüğünde, Mehmed Efendi, henüz tezhîblenmeden bekletdiği cüzler hâlindeki mushafını Saray'da IV. Murad'a sunduğunda, eseri dikkatle inceleyen Pâdişah, kendisine : "İmam Efendi, bu mushafın sonu, hattı îtibâriyle baş tarafından daha hoş olmuş, niçin mutâbık değil?" diye sorar. Mehmed Efendi, hattın tabiî olarak yazıldıkça açılıp güzelleşeceğini söylemek yerine, "İlk kısımları Bağdad fethinin kalp çarpıntılarıyla, son kısımları ise fethin ve dönüşünüzün sevinci hayâliyle yazıldı" karşılığını verince 1000 altın daha ihsâna nâil olur. Müstakîmzâde bu hâdiseye hayretini "Satılır bir sözü bin dînâra!" mısrâıyle belirtiyor. Mushafın bitirildiği târih olan 10 Cemâziyelâhır 1048 (19 Ekim 1638) ve lâyıkıyle tamamlanamamış tezhîbi gözönüne alınırsa, anılan eserin bu olduğu düşünülebilir.
Resim 2: İmam Mehmed Efendi'nin hikâyesi anlatılan mushafının tezhibli serlevhası.
Resim 3: Aynı mushafın imzâ sahifesi.
Talebesi arasında Tophâneli Mahmud Nûri (ö.1669), Abdullah bin Cezzâr (ö.1663) efendilerle Belgradlı Mehmed Paşa (ö.1670) hat san'atının XVII. yüzyıldaki mühim isimlerindendir.
İmam Mehmed Efendi, 1642 yılında İstanbul'da vefât etmiş olup, makberesinin nerede bulunduğu kayıtlı değildir.