Başkan Erdoğan, "birkaç gün" diyerek Fırat'ın doğusuna operasyon için işareti verdi. Bu, Türkiye'nin Suriye'deki dördüncü askeri operasyonu olacak. Önce Fırat Kalkanı ve Zeytindalı harekâtları, sonra İdlib gözlem noktaları... Şimdi de ABD korumasındaki YPG'ye karşıFırat'ın doğusuna operasyon... Modalite değişmedi. Hepsi de önceden ilan edildi. Suriye'deki ilgili askeri taraflarla yürütülen diplomasi ve kararlılık kamuoyunun bilgisine de sunuldu. Türkiye'nin haklılığı hem içeride hem uluslararası platformlarda detaylı şekilde anlatıldı. Operasyon kararı Rusya'nın ABD'yi "sözde Kürt devleti kurma çabasında" olmakla suçladığı döneme denk geldi. Bu, ortamın yeteri kadar olgunlaştığını düşündürüyor.
***
Zira Ankara, PKK'nın kolu olan YPG'yi Suriye'nin kuzeyinden temizleyeceğini uzun süredir söylüyor. Washington ise Ankara'yı Menbiç'te oyalamaya devam ederken YPG'yi korumak için gözlem noktaları oluşturuyor. Son açıklama da ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford'dan geldi. Geçen yıl bu zamanlar gündeme gelen 35-40 bin sınır gücünün yüzde 20'sinin eğit-donatının tamamlandığını söyledi. Suriye dosyasını iki koldan yürüten Trump Yönetimi taktik adımlarla süreci yönettiğini sanıyor. Bir yandan McGurk zihniyeti sürüyor. YPG eğitilerek bölgesel yönetimin yapısı inşa ediliyor. Diğer yandan Türkiye'ye "PKK liderlerine ödül koyma" jesti yapılıyor. Ve Suriye Özel Temsilcisi Jeffrey üzerinden "birlikte çalışma" yolları aranıyor.
***
Jeffrey sık sık ülkesinin YPG'ye desteğini "geçici" ve "taktik" olarak niteliyor. Halbuki yine Jeffrey ABD'nin hedefinin sadece Deaş'ı bitirmek olmadığını belirtti. İran Suriye'den çıkarılana ve siyasi süreç tamamlanana kadar YPG kontrolündeki bölgede olacaklarını açıkladı. Bunun anlamı "geçici değil uzun vadeli buradayız" demek. Washington Suriye'de ne "oyun planını" ne de "nihai hedefini" Ankara ile paylaşıyor. "Ne olduğunu biz de henüz bilmiyoruz" savunması çok tüketilmiş, kötü bir oyalama taktiği. Kaldı ki Ortadoğu'da bütün dizaynlar "geçici" ve "taktik" diye başlıyor, sonra kalıcı oluyor. Bölge, önce İngiltere ve Fransa'nın, sonra ABD'nin ve İsrail'in yaptığı "geçici" oldubittilerle dolu. Bırakın "taktik" adımlarını "stratejik" ya da "insani müdahale" diye pazarladıkları kararların bile bölgede ne çok sorun yaşattığını biliyoruz. Fazla söze ne hacet, Irak ve Afganistan ortada... Ankara YPG oldubittisini engelleme konusunda çok kararlı. Bu mücadele onlu yıllar bile sürse hayati milli güvenlik hedefi olarak kodlanmış durumda.
***
Sorular çok. Operasyon nasıl olur? Arap bölgelerinden, Tel Abyad ve Resulayn arasından mı girilir? Mürekkep sızması mı, cep operasyon mu olur, tüm sınır hattı mı söz konusu? Türk ve ABD askerleri karşı karşıya kalır mı? Operasyonun nasıl olacağını başladığında görürüz. Ancak ABD ile çatışma ihtimaline değinelim. Kuşkusuz iki NATO müttefikinin askerleri arasında çatışma kaçınılması gereken ciddi bir kriz doğurur. Önceki krizlere de benzemez. Zaten Türkiye de bu sebeple ABD'ye bildirerek ve uzun müzakereler sonrası operasyon yapma noktasına vardı. Ben ABD askerileri ile çatışma olacağını sanmıyorum. Karşı karşıya gelinen ihtilaf tarafların verdiği önem açısından asimetrik. Türkiye açısından mesele toprak bütünlüğünü ve terörle mücadeleyi içeren "hayati bir güvenlik" konusu. ABD açısından ise "geçici ve taktik bir işbirliği..." O halde, ABD tarafına düşen, müttefiki Türkiye'nin askerlerinin girdiği kısımlardan geri çekilmek. Washington, Ankara'nın kararlılığını daha fazla görmezden gelemez. "YPG"yikorumak" Suriye'ye daha fazla askeri angajmanı gerektirir. Washington bunu bile yapsa Türkiye ile uzlaşmadan Suriye'de rahat yüzü göremez.
Burhanettin Duran - Sabah