Burası bizim dünyamız değil. (PHILIPPE K. DICK / Gökteki Göz)
Zar zor bir masa buluyorum. Güneşin feri kaçmış, vakit akşamüstü. Dokuz saatlik mesaiden sonra günün ilk güzelliği gibi geliyor kafe bana. Yorgunluktan tükenmiş, sandalyelerine yığılıp kalmış insanları pek bir güzel bulurum. Başarı ve rekabete dayalı toplumumuzun, mesai sonrası nihayet seyre sunulmuş yaldızları gibiler. (WILHELM GENAZINO / Mutsuzluk Zamanlarında Mutluluk)
İnsan böyle zamanlarda uzaklara gitme ihtiyacını diğer dönemlere nispeten daha fazla hissediyor. Ama global dünya öylesine küçük ve yuvarlak ki böyle bir kaçışın insanı nereye yönlendireceğini kestirmek güç. Bu akşam otelde uyuyacağım (mütevazı olanda, geceliği 35 avro), düşüşe geçen moralimi biraz toparlamak için. (MARC AUGE / Evsiz Bir Adamın Güncesi)
Ne zaman düşecekse karanlık üzerimize, düşsün bir bulutun gölgesi gibi, serinlikle birlikte bir çadır kuralım, ateşe hakiki bir çay koyalım, kenti unutanlardan olalım. (CAHİT ZARİFOĞLU / Hikayeler)
Sütten ağzı bir kere yananın, bir kere daha yanar. (JULIAN BARNES / Bir Son Duygusu)
"Dinlemek," demişti Konya'dan bir inşaat mühendisi, "kulakla değil kalple yapılan bir eylemdir." (BARIŞ BIÇAKÇI / Veciz Sözler)
Yine gözlerin bir kırlangıç sürüsü gibi dağılıyor, her tarafıma... (ATTİLA İLHAN / Kurtlar Sofrası)
Bu dünyaya gelmek ve sonra toprağın bağrına dönmek kolay. Zor olan ikisinin arasındaki hayata tutunabilmeyi başarmak. (YU HUA / Yaşamak İçin)
"Ne bakıyorsun öyle yüzüme? Ben buyum işte!" diye bağırmak geliyordu içinden. Ama insanın "Ben buyum işte!" diye bağırabilmesi için, az da olsa, bir şey olması gerekiyordu. (OKTAY RİFAT / Bir Kadının Penceresinden)
Gerçek bir aşk hikâyesinin asla sonu gelmez. Bu saçma sapan öykülerdeki kadar basit değildir. Tüy kadar hafif bir kafayla biraz daha yükseğe uçmak hayal edilmelidir... (PHILIPPE DIJAN / Betty Blue)
Haşmet Babaoğlu- Sabah