İsmail Güleç
7.12.2024
İsmail Güleç
Lafın tamamı aptala mı söylenir?
Tüm Yazıları

Lafın tamamı aptala mı söylenir?

Sık kullandığımız bir atasözümüzdür. Laf yerine söz, aptal yerine ahmak versiyonları da vardır. Anlayışı kıt olanlara lafın tamamının tane tane anlatılması gerektiğini ifade etmek için söylenir. Ancak bu atasözü de tek başına lafın tamamı değildir. Çünkü bu söz bir önermedir öncülleri ve sonuç cümlesi de vardır. Ne demek istediğimizi mantıktan yardım alarak izah etmeye çalışayım.

Mantıkta düzensiz kıyasın çeşitleri arasında kısaltılmış ve tek cümlelik kıyaslardan bahsedilir. Mesela "Alay etmek hoş bir davranış değildir." demek aynı zamanda muhatabın bir davranışını beğenmediğini dolaylı yoldan ifade etmektir. Kısaltılmış tek cümlelik bir kıyas olan cümleyi şöyle açabiliriz:

Alay etmek hoş bir davranış değildir.

Bu yaptığın alay etmektir. (Saklı yani söylenmemiş küçük öncül)

Bu yaptığın hoş bir davranış değil. (Saklı yani söylenmemiş sonuç)

Bu durumda "Alay etmek hoş bir davranış değildir." diyen kişi aynı zamanda muhatabının davranışının alay etmek olduğunu ve bunun hoşuna gitmediğini de söylemiş olmaktadır. Dolayısıyla burada lafın tamamı söylenmemiş, muhatabın idrakine havale edilmiştir. Ancak muhatap aynı zamanda yaptığının farkında olmayan ve bir cümle ile aynı zamanda üç cümle kurulduğunu idrak edemeyecek durumda ise ona önermenin yani lafın tamamı söylenecektir.

Neden lafın tamamını söylenmez?

Lafın tamamının söylenmemesinin birçok nedeni olabilir. Dinleyiciyi konuşmamıza veya düşüncemize katmak, düşüncemizi muhtelif neden ve kaygılarla açıkça söylememek, muhataba iltifat etmek ve edebî kaygı gibi nedenlerle lafın tamamının söylenmediği olur. Lafın tamamının edebi bir kaygı ile söylenmemesine i'caz, düşüncenin muhtelif neden ve kaygılarla açıkça söylenmemesine de ta'riz diyoruz. Muhatabı övüyormuş gibi yapıp yerme, yeriyormuş gibi yapıp övme ile övüldüğünün ve yerildiğinin ilk başta anlaşılmadığı gibi durumlar da var ancak onlar da i'caz ve târizle ilişkili olduğu için yazıyı uzatmamak için üzerinde ayrıca durmayacağım.

İ'câz

İ'câz, maksadı, sıradan insanların günlük hayatta kullandıkları ifadelere göre daha kısa ifade etmeye veya bir maksadı mümkün olan en az sözle ifade etmektir.

İki türü i'câz vardır: İcaz-ı hazif ve i'caz-ı kısar. İ'caz-ı hazif eksiltili ifadedir ve eksiltilen kısım akıl yoluyla anlaşılır.

"Cümleden herhangi bir eksiltmeye gitmeden kısa bir ibareye çok mânalar sığdırmak" şeklinde tarif edilen icaz-ı kısar kısaca az ve öz söz söylemek, yani lafın tamamını anlatmamaktır.

İ'câz-ı kısarda anlamı zenginleştiren bir telmih, kinaye veya temsili bir teşbih bulunur. Atasözleri de i'câz-ı kısar kabul edilir. Az ve öz sözle söylenen i'câz eksiltme ile yapılandan daha değerlidir, beliğidir, estetiktir.

İcazda lafın tamamı söylenmemesinin sebebi muhatabın aptal olması değildir. Konuşanın beliğ olmak arzusu ve sözünü güzelleştirmek gayretidir.

Sınavda yüksek puan alıp istediği üniversiteye gitmeyi başaran bir öğrenciden bahsedilirken uzun uzun sınavı kazanmak için çalışmak gerektiğini anlatmak yerine Necm suresi 39. ayeti hatırlatmak yeterli olacaktır:

Ve-en leyse lil-insâni illâ mâ se'â (İnsan ancak çabasının sonucunu elde eder.)

Ali üniversiteye gitmek için çok çalıştı, çabaladı.

Ali çalışmasının sonucunda istediği üniversiteye gitti.

Bununla birlikte ayet-i kerimedeki nükteyi kavramak ve durumla ilişkilendirmek için aptal olmamak gerektiğini de unutmamalıyız.

Ta'rîz

Lafın tamamının söylenmediği bir diğer durum ta'rizdir. Ta'rîz, söz sahibinin, sözünü tenkit, alay, doğruyu gösterme amacıyla "kızım sana diyorum, gelinim sen işit" mantığıyla ortaya söylemesidir. Burada maksat muhatabı sözü dokundurmak ve iğnelemektir. Doğrudan söylenmemesinin nedeni muhatabı incitmemek, kibarlık ve nezaket, verilecek tepkiden çekinmek ve nükte yoluyla mizah amaçlarından biri olabilir. Maksat ne olursa olsun yine lafın tamamı muhataba söylenmez. Bununla birlikte nüktenin anlaşılması da zekaya bağlıdır ve aptalların anlaması güçtür.

Ta'rîzde lafın tamamının söylenmemesinin bir diğer nedeni sanatkârane söz söyleme, beliğ olma kaygısıdır. Doğrudan hakaret etmek veya söylemek yerine ima yoluyla ta'rizde bulunmak üdeba arasında yaygın olup zeka belirtisi olarak kabul edilir.

Mesela imkanı olduğu halde kimseye yardım etmeyen birinin de bulunduğu bir ortamda "İnsanların en hayırlısı insanlara yararlı olanıdır", denilmekle şu kastedilir:

İnsanların en hayırlısı insanlara yararlı olanıdır.

Sen kimseye yararlı olmuyorsun.

Dolayısıyla sen hayırlı bir insan değilsin.

Aynı şekilde bir cimrinin yanında "Cimrilik çok kötüdür!" demek o kimseye "Sen cimrisin, dolayısıyla kötü herifin birisin." demektir. Lafın sadece bir kısmı söylenerek tamamı söylenmiş, tamamına ihtiyaç duyulmamıştır.

Meselenin özü: Lafın tamamını söylemek veya söylememek

Lafın tamamının söylenmemesinin bir diğer nedeni muhatabının aptal olmadığını düşünmektir. "Lafın tamamı aptala söylenir" sözünü söyleyen muhatabına aptal olmadığını hatırlatmak için söylemektedir.

Lafın tamamı aptala söylenir.

Sen aptal değilsin.

O halde sana lafın tamamını söylememe gerek yoktur.

Ancak bu söz her şeyin açıkça anlatılmasından sonra söyleniyorsa bu durumda muhatabının aptal olduğu kastedilir. Bunu yaparken de atasözünü hatırlatmaz, sadece lafının tamamını anlattığına değinilir ama çıkan anlam aynıdır.

Sana lafın tamamını söyledim.

Lafın tamamı aptala söylenir.

Sen de aptalsın.

Lafın tamamının ayrıntılı bir şekilde anlatıldığı her durumda muhataplar aptal kabul edilmez. Özellikle kalabalık bir gruba onları çok yakından ilgilendiren bir konuda bilgi vermek için uzun uzun açıklandığında muhatapların aptal olduğu düşünülmez. Burada maksat sözlerin herkes tarafından iyice anlaşılmasıdır. Dolayısıyla sözün söylendiği zamana ve mekana göre anlamı değişir.

Söyleyeceklerimizi toparlayacak olursak;

Lafın tamamının söylenmemesinin sadece aptallıkla ilgisi yoktur. Ancak az sözle çok şey söyleyebilmek bir beceri olduğu gibi maksadı anlayabilmek de bir beceridir. Eğitim dediğimiz şey de bu beceriyi kazandırmaya çalışmaktır.

İsmail Güleç

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

YAZAR ARŞİVİ

İsmail Güleç

İsmail Güleç Diğer Yazıları