Arama

Prof. Dr. Mehmet Emin Ay
Kasım 23, 2017
Yaşlılık döneminde manevi destek ilkeleri

Değerli okuyucum.

Geçen yazımızda kaldığımız yerden devam ediyoruz. Yaşlılık dönemini yaşayan insanların alacakları Manevi Destek, onların birçok yönden huzurlu ve mutlu bir yaşlılık dönemi geçirmelerine imkân sağlar. Ancak bu desteği sağlarken insan psikolojisi, sosyal psikoloji ve dinin bizlere sunduğu bilgilerle donanmış bir şekilde yaşlılara hitab edildiği takdirde başarılı olmak mümkündür. Bu sebeple aşağıda zikredilecek Manevi Destek İlkeleri, yaşlılık dönemindeki insanlar yapılacak rehberliklerde ciddi faydalar sağlayacaktır denilebilir. Şimdi bunları teker teker ele almaya çalışalım.

YAŞLILARIN HAYATA DAİR ANLAM VE DEĞER DUYGULARI BESLENMELİDİR

Özellikle yaşlılık döneminde yapılacak dinî rehberliklerin, desteklemesi ve güçlendirmesi gereken duyguların başında, hayatın anlam dolu olduğu duygusu gelir. Modern yaşamda "anlam yokluğu"nun beraberinde getirdiği yıkım en ağır biçimde yaşlılık döneminde hissedilmektedir. Çünkü kaçınılmaz olan kayıplar ve ölüm gerçeği ile bu dönemde daha yakın bir şekilde yüz yüze gelinir. Bu nedenle yetişkinlerin anlam duyguları, dinî inanç ve değerlerle beslenmeli hayata daha olumlu bakmaları sağlanmalıdır.

İslam dini, "insanın boşuna yaratılmadığını" (Mü'minun, 115) ve "onun bu dünya hayatında çeşitli sınavlardan geçeceğini" (Bakara, 155) bildiren mesajlarla, insanın bu dünya hayatında mutlaka bir amacının olması gerektiğini, en ulvi gayesinin de "Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak" (Maide, 119) olduğunu bildirir. Şu da bir gerçektir ki, ancak bir amaca ve bir ideale sahip insanlarda hayattan zevk almak ve amacını gerçekleştirme adına çaba sarf etmek söz konusudur. İşte yaşlıya verilecek Manevi Destek, her yeni günün, ona bu imkânı sunan yeni bir zaman dilimi olduğunu telkin eder.

YAŞLILARIN ÖLÜM BİLİNCİ KAZANMALARINA YARDIMCI OLUNMALIDIR

Yaşlanma döneminin en belirleyici özelliklerinden biri de, ölüm gerçeğinin pek çok vesile ile kendini gösterdiği, ölüme yaklaşmış olma korkusunun derinden yaşandığı bir dönem olmasıdır. Kontrolsüz seyrettiği zamanlarda kaygı ve depresyona neden olabilecek bu durum, ancak ölüm bilincinin kazanılması ile ortadan kaldırılabilir; ya da en azından hafifletilebilir. Bu açıdan, Manevi Destek vasıtasıyla yaşlanma döneminde gerçekleştirilen dinî rehberliklerle kazandırılan ölüm bilinci, yaşlıların hayatın son safhasına daha sakin ve daha serinkanlı; aynı zamanda daha teslimiyetle girmelerine imkân verir.

İslam dini, gerek Kur'an-ı Kerim'in ayetleri ve gerekse Son Peygamber Hz. Muhammed'in (sav) hadisleriyle, ölümün bir yok oluş ve son olmadığını, "iyi insanların ölüm anında meleklerden müjdeler alacağını" (Fussilet, 30) ve "iyi kimseler için ölüm acısının ancak bir karınca ısırması kadar olacağını" ifade ederek; yaşlıların, ölümü metanet ve olgunlukla karşılamaları hususunda onlara önemli destekler sağlar. Bu anlayışın bir uzantısı olarak ölüm, bu dünya sıkıntılarından bir kurtuluş ve yeni bir hayata başlangıcın kapısı olarak görülür.

Konuya dair bilimsel çalışma yapanlardan biri olan Erol Göka, sosyal hayatta din görevlilerinin ve misyonlarının ne denli önemli olduğu hususunda şunları söylemektedir:

"İlahiyatçılar olmadan ölüm ve matemle ilgili konularda sağlık çalışanlarının tek başlarına başarılı olmaları mümkün olmadığı gibi buna ne güçleri ne bilgileri yeter. (…) Sadece ülkemizin koşulları gerekçe gösterilerek, ölüm bilincinin artması, safsata ve hurafelerden köken alan ölüm korkusunun yenilmesi ve sağlıklı bir matem yaşantısı için rehberlikleri inanılmaz faydalar sağlayacak insanların öcü gibi gösterilmesi, akılların alacağı bir durum değildir."

YAŞLILARIN EĞİTİM ETKİNLİKLERİNE KATILMALARI TEŞVİK EDİLMELİDİR

Yaşlanma dönemi, bazı yaşlılar için yaşın artmasıyla birlikte kademeli bir şekilde orta yaş döneminde yerine getirdiği rollerden kaçınılmaz olarak uzaklaştığı, kendine yönelik alâkanın arttığı ve başkalarına ilginin azaldığı bir süreçtir. Bu açıdan, yaşlıların çevrelerindeki toplumsal etkinliklere katılmalarında sevgi ve saygı görmeleri önem arz eder.

Yaşlılara verilecek dinî rehberlik, onların inançlarını yüceltip zenginleştirdiği için geride kalan ömürlerinin bir dezavantaj olduğunu söylemek mümkün değildir.

İslam dini, öğrenebilir konumda olan herkese bilginin ulaştırılması ve dinin tebliğ edilmesi prensibini benimsemiştir. Bu açıdan İslam inancına göre eğitim Resûl-i Ekrem (sav) Efendimizin ifadesiyle "beşikten mezara kadar" devam eden bir süreçtir. Yaşlı bireylerin değişime ayak uydurmada zorlandıkları gerekçesiyle onların eğitim etkinliklerine katılması fırsatının engellenmesi yanlıştır. Yaşlıların da bu manevi çağrıyı işitme, dine hizmet etme ve manevi hayatta derinleşme ihtiyaçlarının giderilmesi gerekmektedir.

Sağlık ve tedavi için yaş bir ölçü olarak değerlendirilmediği gibi, eğitim için de yaş bir ölçü değil, aksine insanın fonksiyonunu devam ettirmesinin bir şansı olarak kabullenilmesi gerekmektedir.

YAŞLILARIN TOPLUMSAL İLİŞKİLERİ CANLI TUTULMAYA ÇALIŞILMALIDIR

İster köy olsun, ister kasaba, ister kırsal kesim olsun ister metropol, dinin her yerde sosyal hayata biçim veren, onu kucaklayan ve kuşatan ayrı bir yeri vardır. Bununla birlikte, insanlar arası ilişkilerin en aza indiği özellikle megakentlerde, toplu halde gerçekleştirilen ve insanlarla bir arada kutlanan, haftalık, dönemlik, yıllık kutsal günler; geceler ve bayramlar; dağılan toplumsal yapıyı derleyip toparlayacak fırsat zamanlarıdır. Mabetler ise bu fırsatların en verimli bir şekilde değerlendirilip maddî ve manevî faydaya dönüştüğü mekânlardır. Bu fırsatlardan yararlanmaları için yaşlılar teşvik edilmeli, katılımları güçlük arz eden ileri yaştakilere kolaylıklar gösterilmeli ve yardımcı olunmalıdır.

Özellikle emeklilik döneminin başlamasıyla meslek hayatının sona ermesi sonucunda ortaya çıkan boşluğu yeni rollerle kapatmak mümkündür. Bu açıdan emeklilik döneminde ortaya çıkan boş zamanın değerlendirilmesi ve statü kaybının telafi edilmesinde de din eğitimi ve dinî etkinliklere katılma önem arz eder.

Sözgelimi, emeklilik hayatını kendini dine vakfetmek şeklinde geçirmek arzusunda olan insanlar için dine ve din eğitimine dair çalışmalar, kişinin toplumla ilişkilerini canlı tutma adına da önemli katkılar sağlayabilir. Bu tür çalışmaların kişiye önemli bir psikolojik destek sağladığı ve ona birtakım sorunlarını aşmada yardımcı olduğu bilinmektedir. Ancak bu tür bir yardım, ülkemizde hemen hiçbir şekilde ele alınmazken, ABD ve Batı ülkelerinde önemli bir yetişkin din eğitimi faaliyeti olarak görülmektedir.

YAŞLILARA YÖNELİK EĞİTİM PROGRAMLARINA ÖZEN GÖSTERİLMELİDİR

Yaşlıların eğitim-öğretim faaliyetlerine iştirak hususunda istekli oldukları ancak onların uzun süreli programlardan sıkıldıkları belirlenmiştir. Dolayısıyla onlara yönelik programlar özenle planlanmalıdır.

Yaşlanma dönemindeki kişiler öğrendikleri bilgilerin ana hatlarını ve bunlardan çıkarılacak sonuçları daha kolaylıkla hatırlayabilirler. Bu sebeple, yaşlılık dönemlerinde uygulanacak din eğitimi ve öğretiminde göz önünde tutulması gereken temel esas, bu faaliyette, kıssa, hikâye ve menkıbelere çokça yer verilmesidir. Özellikle Kur'an-ı Kerim'de bahsi geçen peygamber kıssaları ve Allah'ın sevgili kullarının başlarından geçen olaylar, her muhatabı etkilediği gibi, özellikle duygusallaşan yaşlıları daha çok etkilemekte; bu kıssalardan bazen dersler çıkarmakta, bazen de anlatılar onlar için bir teselli kaynağı olabilmektedir.

Konuyla ilgili kaleme aldığımız üç yazı sonunda şu tavsiyelerde bulunmak mümkündür. İlahiyat fakülteleri, gençlere ve yetişkinlere yönelik din eğitimcileri yetiştirmelerinin yanı sıra, yaşlılık dönemi din eğitimi konusunda da önemli görevler üstlenebilir. İlahiyat fakülteleri yaşlılar için kurslar, konferanslar ve televizyon programları hazırlayabilirler. İlahiyat fakültesi öğrencileri ise kuracakları öğrenci kulüpleriyle gönüllü olarak yaşlıların eğitimi ve rehberliği görevini üstlenebilirler. Bu tür bir uygulama gençlerin, yetişkinlerin ve yaşlıların birbirlerini tanımalarına imkân sağlayarak kuşaklar arası iletişimin devamını da kolaylaştırabilir.

Sağlıcakla kalınız efendim.

Prof. Dr. Mehmet Emin Ay

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN