Gecelerden bir gece… Aylardan Ramazan…
Yer, -bir adı da Beledü'l-Emin olan- Mekke…
Özüne güvenilen, sözüne inanılan bir "doğruluk ve dürüstlük" timsali Muhammedül-Emin, şehrin birkaç kilometre uzağındaki Hira Dağı'nda bir küçücük kaya kovuğunda inziva halinde…
Şehrin sakinlerinin, ondaki olağanüstü farklılığı rahatlıkla hissedebildikleri ve ancak "Galiba Muhammed Rabbine âşık olmuş!" sözleriyle dile getirdikleri bir başkalık, bir güzellik ve farklılığın yaşandığı günler ve geceler…
Ve beklenen an… Bir adı da Rûhu'l-Emîn olan melekler şâhı Hz. Cebrail'in yeryüzüne indiği gece…
En güzel isimlerin sahibi Allah Teâlâ'nın, "en-Nûr" isminin tecelli ettiği gece… Cibrîl-i Emîn'in, nurun kaynağından kanatlarıyla nurlar getirdiği gece…
Ve bir ismi de "Nûr" olan Kur'an'ın, insanın tüm benliğini kuşatan sözler olarak yeryüzüne indirildiği ve muhteşem anların yaşandığı gece…
Ufku kaplayan nurlarla geldi Cibril-i Emîn… Nura gark oldu Hira; ve kıyamete kadar anılacak ismiyle "Cebel-i Nur"a döndü…
Ve Muhammedül-Emîn, ilâhi vahye muhatap olan şerefli peygamberler zincirinin son halkası olarak Hâtemün-Nebiyyin oldu…
Etrafı kayalıklarla çevrili Mekke vadisi, şereflerin en yücesine nâil olarak "mükerrem" kılındı… Ve aylardan bir ay olan Ramazan, on bir ayın sultanı olarak anılmaya başlandı…
Hepsi bir gecede oldu ve işte o geceye Rabbü'l-Âlemin tarafından "Leyletül- Kadr" denildi…
KADR NE DEMEKTİR? LEYLETÜL-KADR'İN DEĞERİ NEREDEN GELMEKTEDİR?
Dilimizde zaman zaman kullandığımız arapça kökenli bu kelime, sözlüklerde "hüküm, şeref, güç, yücelik" gibi anlamlar taşır. Bu yönüyle ele alındığı zaman idrak edeceğimiz gecenin, bir "hüküm gecesi", "kadr ü kıymeti, şerefi yüce bir gece" olduğu anlaşılır.
Ama asıl değerini Kadr Suresindeki ayetler belirler. Zira burada Kur'an'ın bu gece indirildiğine dikkat çekilerek şöyle buyrulur:
"And olsun ki, biz onu Kadir Gecesinde (Leyletü'l-Kadr) indirdik."
Sanki Rabbimiz Teâlâ, bu ayetle, Kur'an'ın yeryüzüne indirildiği gecenin bu müstesna hadiseye şahitlik edecek özelliklere haiz kılındığından söz etmektedir… Nitekim yine bu gece ile ilgili ayetlerden biri olan Duhân suresi 3. ayette "And olsun ki, biz o Kur'an'ı mübarek bir gecede indirdik" buyurmak suretiyle bu gecenin Allah Teâlâ tarafından "mübarek" kılındığına dikkat çekilmektedir. Anlaşılan odur ki, Allah Teâlâ insanlığa en son mesajı Kur'an-ı Kerim'i indirmek suretiyle bu kez o geceyi bin aydan daha faziletli ve değerli hale getirmiştir. Dahası engin rahmet ve şefkatiyle bu fazileti sadece o gece ile sınırlamamış ve her Ramazan ayında yeniden yaşanabilir bir fazilet ve değere kavuşturmuştur. İşte gerek bu geceyle ilgi ayetler ve gerekse Hz. Resul-i Ekrem (sav) Efendimiz vasıtasıyla ümmeti, bu gecenin kadr ü kıymetini bilerek ve takdir ederek onu ihya etme hususunda uyarılmış ve bilgilendirilmiştir.
KADİR GECESİNİN HANGİ GECE OLDUĞU NEDEN NETLİK KAZANMAMIŞTIR?
Kadr Sûresi'nde "Kur'an'ın Kadr gecesinde indirildiği ve sözü edilen gecenin bin aydan daha hayırlı olduğu" bildirilmektedir. Acaba "bin aydan daha hayırlı" olan bu gecenin tarihi neden net değildir?
İlgili kaynaklarda bu gecenin daha ziyade Ramazan'ın son on veya yedi günündeki tekli gecelerde aranması gerektiğine dair hadisler, gecenin tesbitine dair bazı ipuçları vermektedir. Ashab-ı Kiram'dan gelen bilgiler çerçevesinde bu gecenin, "27. Gece" olduğu öne çıkmaktadır. Ancak bu konudaki belirsizlikte birtakım hikmetler de söz konusu olabilir.
Öncelikle ifade edelim ki, Kur'an ayı olan Ramazan'ın tüm gecelerini ihya etme anlayışı, kişiyi Allah katında değerli kılan bir durumdur. Zira Allah Teâlâ, Sevgili Peygamberimizin ifadesiyle, "bu ayın gündüzlerini oruç, gecelerini de namazla faziletli ve mübarek kılmıştır." Eğer Kadir gecesinin tarihi kesin olarak belirlenmiş olsaydı Müslümanlar sadece o geceyi ihya etmekle yetinebilirlerdi. Oysa bu sayede müminlerin Kadir gecesi ümidiyle Ramazan gecelerini ve özellikle son on geceyi ihlas ve samimiyetle kulluk şuuru içerisinde geçirmeleri söz konusudur. Çünkü kul, hangi amelinden Rabbinin hoşnud olacağını bilemez… Ve ibadetlerde asl olan devamlıktır, sürekliliktir… Sadece bir geceye has değil, Ramazanın tümüne yansıyan kulluk şuuru, bu ayın içinde gizlenmiş o müstesna gecenin de yakalanmasına imkan verecektir. Bu nedenle tarihi belirlenmemiş olmakla burada aslında her biri Kadir gecesine eş ve kardeş olan Ramazan gecelerinin kadr ü kıymetinin farkında olmamıza bir teşvik ve yönlendirme söz konusudur.
Nitekim Ramazan'ın son on gününe girildiğinde Sevgili Peygamberimiz de dünyevî işlerden uzaklaşıp itikâfa çekilir, geceleri daha çok ibadet ve tefekkürle geçirdiği gibi ailesinin de bu gecelerde uyanık olmalarını tavsiye ederdi.
BU GECEYİ NASIL DEĞERLENDİRELİM?
Buhari ve Müslim adlı iki değerli kaynakta aktarılan bir hadis-i şerifte, "faziletine inanarak ve mükâfatını da Allah'tan bekleyerek Kadir gecesini ihyâ edenlerin geçmiş günahlarının affedileceği" müjdelenmiştir. (Bkz. Buhârî, "Fazlu Leyleti'l-Ḳadr", 1; Müslim, "Salâtü'l-müsâfirîn", 175-176).
Bu gece, Rahman olan Allah'ın, tüm insanlığa hidayet rehberi ve kurtuluş reçetesi olarak gönderdiği Kur'an'ın gecesidir. O halde, bu gece Kur'an ile irtibatımızı gözden geçireceğimiz, onunla olan birlikteliğimizin hangi düzeylerde olduğunu sorgulayacağımız bir "muhasebe gecesi" olmalı ve bundan sonraki hayatımızda Kur'an'ın rehberliğine dair söz vereceğimiz bir "karar gecesi" olmalıdır.
Bu gece, aynı zamanda "her bir iş için" önemli kararların alındığı bir "Hüküm Gecesi"dir. O halde, gerek kendimiz, gerekse yakınlarımız için, gerek ülkemiz, gerekse tüm İslam âlemi için Allah'tan af ve afiyet; sıhhat ve selamet; mağdur-mazlum Müslümanlar için kurtuluş dileyeceğimiz bir gece olmalıdır.
Bu gece, Hz. Cebrail'in önderliğinde meleklerin de yeryüzüne indiği, tan yeri ağarıncaya dek müminlerin dualarına amin dediği bir "tenezzül" ve destek gecesidir. O halde çokça dualar ederek meleklerin aminleri alınmaya gayret edilmelidir.
Bu gece, zaten faziletli ve mübarek olan zaman diliminin, yapılan dua ve ibadetler neticesinde ilahi rahmetin, kullara "selâm" olarak yansıdığı bir esenlik gecesidir. O halde gecenin feyzinden ve bereketinden, bu esenlikten istifade etmenin çabası içinde olunmalıdır.
Son olarak şunu ifade ederek konumuzu tamamlamış olalım. Hz. Aişe'nin bir sorusu üzerine bu gece hangi şekilde dua edeceğimizi Peygamber Efendimiz şöyle ifade buyurmuştur:
"Allah'ım! Sen çok affedicisin, affetmeyi de seversin. Beni de affet!"
Mübarek Cuma gününüzün ve kutlu Kadir gecenizin, maddi-manevi bereketlere ve bağışlanmaya vesile olması dileğiyle…
Prof. Dr. Mehmet Emin Ay