Oruç bir kalkandır. İyi tut ki, seni korusun…
Ramazan-ı Şerif'in ilk günlerindeyiz… Kimi âlimlerin onu insanı eğiten, terbiye eden ve yetiştiren, olgunlaştıran özelliklerinden dolayı bir mektebe bir okula benzetmeleri sebebiyle "Ramazan Mektebi" kavramı öteden beri bilinen bir şeydir… Doğrusu, iyi dikkat kesilirse kişi Ramazan'da böyle bir yönün varlığını ve onun bu terbiye işinde de oldukça maharetli olduğunu rahatlıkla görebilir…
İnci misali sözleriyle ilim ve hikmete dair pek çok hususu insanlarla tanıştıran bir Peygamberimiz var… Kendisine verilen "Cevâmiu'l-Kelim" özelliği sayesinde az söz ve kısacık cümlelerle, pek çok hakikate ve geniş muhtevalı bilgilere ulaştırır bizleri… Hadis-i Şerifleri, asırlardır bu minval üzere, ilim, irfan, ahlak ve hikmet parıltılarıyla hem aklımıza hem ruhumuza hem de gönlümüze hitap ederek, aydınlatır her birini, terbiye eder ve olgunlaştırır bizleri… İşte onlardan biri olan "Oruç bir kalkandır" hadis-i şerifi de bu bağlamda, üzerinde durulması ve konuşulması gereken bir hakikate temel teşkil etmektedir. Neden bu ibadet bir kalkana benzetilmiştir; onun bir kalkan olması neyi sağlamaktadır ve kişiyi nelerden korumaktadır?.. Ramazan Mektebindeki bugünkü dersimiz işte bu konu üzerine…
"SEN ORUÇ TUTMAMIŞSIN, AÇ KALMIŞSIN"
Konuya, yaşanmış bir hadiseyi aktararak devam etmek istiyorum. Öğrencilerimizle "her bir oruçlunun benliğinde hissedeceği sevincin ilkini iftarda yaşayacağından" bahseden hadis-i şerifi üzerinde konuşurken onlardan birinin naklettiği şu manidar anekdotu ve çıkarılacak dersi sizlerle de paylaşmak arzusundayım.
İftarın yaklaştığı saatlerde birisi, etrafındaki kimselere olur olmaz sözlerle hakaret etmektedir. İrfan ehli bir zât kendisine uyarıda bulunarak şu mânidar cümleleri söylemiş: "Evlâdım! Sen anlaşılan oruç tutmamışsın. Eğer gerçekten oruç tutabilseydin, orucun da seni tutardı ve böyle konuşmazdın… Sen sadece aç kalmışsın demek ki!.."
Aslında bu anlamlı uyarının ve sözün sahibi, iki hadis-i şerifin manasını ihtiva eden hakikatlere dikkat çekmiş… Orucu bir kalkana benzeten hadis-i şerife ve nice oruç tutanların elinde kalacak olan şeyin sadece açlığın olduğuna dikkat çeken ikincisine…
ORUÇ BİR KALKANDIR VE KALKAN İYİ TUTULMALIDIR!
Sevgili Peygamberimiz (SAV) hadis-i şeriflerinden birinde şöyle buyurmaktadır: "Oruç bir kalkandır. Bu sebeple kişi (elinde tuttuğu kalkanından güç ve destek alarak) kötü ve kaba davranışlardan uzak kalsın, cahilce sözler sarf etmekten uzak dursun. Hatta yine bu kalkanın yardımıyla kendisine sataşan ve kavga etmeye yeltenen kişiye de iki kez ben oruçluyum desin."
Orucun bir "kalkan" olarak nitelendirilmesi dikkat çekicidir. Aslında bir savaş aleti olan kalkan, kişinin hem nefsiyle hem de başka insanlarla olan mücadelesinde ona bir güç ve destek kaynağıdır. Savunmasız kalan bir insan için muhtemel tehlikelerden olumsuz yönde etkilenmesi ne kadar "beklenen" bir gerçek ise donanımlı kişi için de bu ihtimal o kadar zayıf bir beklentiye dönüşecektir. İşte oruç kalkanı insanın hem nefsine karşı onu "sabır" donanımıyla güçlü kılmakta hem de başka insanlardan gelebilecek olumsuz telkinlere karşı mukavemetli ve dirençli hale getirmektedir. Sadece bir tek ve fakat çok önemli bir şey vardır: Kalkan iyi ve sağlam bir şekilde tutulmalıdır!
Evet, Nebevî hikmetin ortaya koyduğu hakikat çerçevesinde diyebiliriz ki, kalkan, olması gereken şekilde tutulursa, o da sahibini tutup koruyacaktır! Peki nasıl bir tutuşa sahip olunmalıdır ki, kişinin orucu onu kendine ve başkasına kötülük etmekten korusun? Sorunun cevabını da yine Resul-i Ekrem'den (SAV) öğreniyoruz: "Kişi yalan konuşmayı, yalanla iş yapmayı, terk etmediği sürece bilsin ki, onun yemesini içmesini terk etmiş olmasına Allah'ın hiç ihtiyacı yoktur."
O halde, diline sahip olamayan, elini haram işlemekten alıkoyamayan bir kimse, aslında orucunu iyi tutamayan biridir ki, elinde bir kalkan gibi duracak olan oruç, iğreti bir tutuşla sahibine hiçbir fayda sağlayamıyor! Şeytanın telkinine açık bir vaziyette onun aldatmasıyla yalanı da gıybeti de kötü sözü de sarf etmekten geri durmuyor. Çünkü savunma sistemi iş görmüyor!..
Sonuç ise şu hadis-i şerifteki acı hakikati doğuruyor: "Nice oruç tutanlar (Oruç tuttuğunu zannedenler) vardır ki, onlara kalacak olan şey sadece açlıktır!.." Yani sevap namına bir kazanç söz konusu değildir; sadece açlıktır geriye kalan. Tabii ki eğer bu bir "kazanç" olarak kabul edilecekse!..
Sonuç olarak şunu ifade etmek isteriz. Allah Teâlâ katında çok değerli bir ibadet olan oruç, kadr-ü kıymeti bilinerek tutulursa kişi için büyük bir sevap kaynağıdır. Ona karşı özensizlik ise onu heder edecek en büyük sebeptir…
İftar ânındaki sevinci yaşamaya devam etmemiz niyazıyla…
Mehmet Emin Ay
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- İftar anındaki sevinci duymada orucun sahurla başlamasının önemi (04.04.2022)
- Oruçla ilgili ayetler bize neler söyler? (31.03.2022)
- Yeni bir Ramazan-ı Şerif’in gölgesinin üzerimize düştüğü günlerdeyiz… (28.03.2022)
- 107 yıl önce Çanakkale’de yaşananlar ve bugünümüz (24.03.2022)
- Çanakkale’yi geçilmez kılan, şanlı ecdadımızın sahip olduğu ruhtur… (21.03.2022)
- Kıyâm, Sıyâm ve Niyâz Gecesi’dir, bu gece… (17.03.2022)
- Mümini, mirâç yolculuğuna çıkaracak namazın özellikleri (14.03.2022)
- Namazda huşû’ ve temizliğe özen göstermenin önemi… (10.03.2022)