Prof. Dr. Mehmet Emin Ay

Ramazan ayında paylaştıklarımızdır; asıl kazancımız…

Bir şeyin paylaşılması, iki veya daha fazla bölene ayrıldığı için görünürde bir azalmanın ve kaybolmanın işaretidir. Evet, paylaşarak bölüşmekte ve tüketmektedir insanoğlu… Ancak iş, Yüce Yaradan'ın rızası için olunca paylaşılan bereketlenmekte ve tahmin edilenden daha fazla çoğalmakta ve kelimenin tam anlamıyla işe yaramaktadır. O, bazen bir derde derman olarak, bazen bir sıkıntıyı gidererek tükenmekte ama asla yok olmamaktadır. İşte Allah için yapılan harcamalar bu minval üzeredir ve Hak rızası için verilen zekatlar, sadakalar, kurulan iftar sofralarında ikram edilen yemekler/nimetler; bunlar için harcanan paralar… Hiçbiri zayi olmayan ve asla kaybolmayacak birer kazançtır ve ahiret sermayesidir. Dolayısıyla Ramazan-ı Şerif, aynı zamanda bu muhteşem kazancın elde edilebileceği bir hasat mevsimidir diyebiliriz. Peki Ramazan ayında bir mümin, bahsi edilen bu paylaşım kalemlerini nasıl ve hangi duygularla paylaşmaktadır ya da hangi niyetlerle bu paylaşımı gerçekleştirmelidir?

PAYLAŞMAK AYIDIR RAMAZAN…

Evet, hiç şüphesiz, bu ay oruç ibadetinin ifâ edildiği, Kur'an hatimlerinin yapıldığı, teravih namazlarıyla gecelerin ihya edildiği ibadet yoğunluklu bir aydır. Ama Ramazan aynı zamanda "paylaşmak" demektir. Evet, özünde pek çok güzellikleri barındıran Ramazan ayı, aynı zamanda paylaşmanın da en güzel örneklerinin yaşandığı bir aydır. İlgili ayetlere baktığımızda Allah Teâlâ'nın, oruç tutamayan ve kaza etme imkanı da bulunmayan kimselerin, fidye vermek suretiyle, oruç tutmakta olan yoksul insanlara, ifa etmeye çalıştıkları bu ibadeti kolaylaştırmak için bir vesile olmalarını nasip etmiştir. Burada paylaşılan yani infak edilen şeyle (fidye) bir yoksulun iki öğünde karnını doyuracak kadar bir meblağın ona tahsis edilmesi demektir. Ödenmesi mümkün ve makul olan bu meblağ, Yüce Mevlânın, bu sembolik miktar ile, kişinin paylaşma duygusunu yaşayabilmesine imkan sağlaması anlamına gelmektedir. Demek ki, en başta fidye vermek bile başlı başına bir paylaşma ameliyesidir ve Ramazan Mektebi'nde alacağımız "Paylaşma" konulu dersimizin önemli bir ünitesidir.

Yine varlık sahibi insanların, zekatlarını bu ayda hesaplayarak ihtiyaç sahiplerine ulaştırmaları, ibadetlerin sevaplarının en aşağı derecesinin 1'e 10 olarak karşılık gördüğü bu ayda müminler için önemli bir teşvik unsurudur. Böylece zekat vermekle mükellef olan zengin kişiler, servetlerinden kırkta bir nispetinde bir oranı "Allah'ın emri gereği kulluk vazifesi" olarak görmekte; özenle yaptıkları hesaplamalarla bu meblağ, ihtiyaç sahiplerine teslim edilmektedir ki, bu da sahibini büyük bir sevaba nail kıldığı gibi maddi anlamda imkansızlıklar içinde yaşayanların sıkıntılarını giderilmesinde de önemli bir iş görmektedir.

Öte yandan yine bu ayda yoksul ve ihtiyacını karşılamaktan âciz kimselerin evlerine dağıtılan erzaklar da hem paylaşmanın en güzel örneğini ortaya koymakta hem de onların ihtiyaçlarının giderilmesinde önemli bir rol oynamaktadır.

Dinî bir emir olan ve kültürümüzde bayram sabahından önce dağıtılan "fitre" isimli sadaka da aynı şekilde bu paylaşmanın bir ifadesidir. Fitre, Allah'ın lütfettiği her bir canın şükrü olarak aile reislerinin yerine getirmesi gereken bir vazifedir. Fitrenin, kendisinden daha fakir olan aileleri gözeterek yerine getirilmesi gereken bir infak türü olması dikkat çekicidir. Fitre vermek, bir bakıma kendisinden daha fakir insanların da varlığının farkına varma ve haline şükretme imkanı sağlayan bir paylaşma işlemidir…

Son olarak bu mübarek ayda, oruç tutan bir kimseye verilecek iftar yemeğinin, onun için kurulacak iftar sofrasının, o kişinin tuttuğu orucuna karşılık alacağı sevabın, iftar sahibi kişiye de verilmesi, oruç tutanın ise sevabından hiçbir eksiltme olmayacağının müjdelenmesi, adeta bu ayda yapılan paylaşmaların bereketlenmesine en güzel örnek olarak kabul edilebilir. Bir hurmayla da olsa oruçluyu iftar ettirmeye teşvik eden Sevgili Peygamberimiz (SAV) aslında ümmetinden bu paylaşma duygusunu benimsemesini ve benliğinde bu duygunun gelişmesini istemekteydi diyebiliriz… Çünkü Kur'an-ı Kerim bize, sahip olduğu varlık ve hadsiz-hudutsuz zenginlikle şöhret bulan Karun'u anlatmaktadır. İçinde yaşadığı toplumun insanları ona şöyle demişlerdi: "Allah'ın sana çeşitli nimetleri ikramda bulunduğu gibi sen de insanlara bunlardan paylaşarak ihsanda bulun…" (Kasas, 77) Bu uyarılara kulak asmayan Karun, hazineleriyle birlikte yok olup gitmişti…

İnsandaki mülkiyet duygusunun ve arzusunun sapmasına en manidar örneklerden biri olan Karun ile ilgili ayetleri ashabına ve tüm insanlığa tebliğ eden Resul-i Ekrem'in (SAV) şu uyarısı da son derece anlamlıdır:

"Âdemoğlu, "Malım, malım!" der. Ey âdemoğlu! Acaba yiyip tükettiğinden, giyip eskittiğinden ve sadaka verip (âhirette karşılığını almak üzere) önden gönderdiğinden başkası senin malın mıdır?"

İşte Ramazan ayı da oruç ibadeti de insana bu hakikati kavratmak adına nice vesilelerle dersler veren ve mümini donanımlı hale getiren, paylaşmanın zevkini, verebilmenin lezzetini yaşamasına imkan sağlayan aracılardır…

Onlar bizim "infak" arzumuzu destekleyen unsurlar olduğu gibi, sahip olduğumuzu zannettiğimiz şeylerin gerçekte bize emaneten verilmiş olduğunu; iftar ettikten sonra bize helal olan bazı şeylerin imsaktan sonra helal olmadığını öğretirken aslında onlara her hâlükârda malik olmadığımızı da manidar bir şekilde belletmektedirler.

Son olarak şunu ifade edebiliriz. Ramazan Mektebi bize vermiş olduğu paylaşma konulu bu dersle, aslında bize insan olarak âcizliğimizin de farkında olmamızı öğretmektedir. Yine Ramazan, aynı şekilde paylaşarak bu ibadetin güzelliğini birlikte yaşamayı ve Allah'ın katında çok makbul olan müttaki kullarından olmayı ve onların özelliklerinden nasiplenmeyi de telkin ediyor bizlere…

İftar sofralarında olduğu gibi teravih namazlarında ve Kur'an mukabelelerinde de ibadet ortamındaki manevi havayı paylaşanlara ve o en güzel duygularını yaşayanlara ne mutlu! Sağlıcakla kalınız efendim.

Mehmet Emin Ay

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.