20-22 Ekim 2022 tarihleri arasında Süleyman Çelebi'nin vefatının 600. Yılı anısına üniversite tarafından düzenlenen sempozyum vesilesiyle Van'da idik...
Bu satırların yazarının da doğup büyüdüğü, ekmeğini yiyip suyunu içtiği bu şirin belde, ülkemizin en doğusunda yer alan bir serhat şehridir... 1720 metre rakımlı, Allah Teâlâ'nın lütfettiği, "deniz" olarak anılmayı hak edecek büyüklüğe sahip sodalı-tuzlu suyu ve turkuaz rengiyle hayranlık uyandıran gölü yanında, birçok özelliğiyle de şöhret bulan; Urartu gibi kadim medeniyetlere beşiklik yapan tarihî bir bölgede olması hasebiyle de her devirde önemsenen bir şehirdir Van…
Van'ın, son yıllarda şehrin akademik dünyaya açılan kapısı olan Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nin ulusal ve uluslararası toplantılar düzenlemedeki performansıyla da dikkat çeken bir ilimiz olduğu, artık yerli yabancı akademisyenlerin ortak kanaati haline gelmiş durumda… Bu sözlerimize delil olmak üzere sadece bir örnek vermek isteriz: 20-22 Ekim tarihlerinde iki uluslar arası sempozyum ve bir de üniversiteler arası spor yarışmasında ev sahipliğini üstlenen üniversitenin konferans salonları da kültür merkezi de öğrencilerle ve yerli-yabancı akademisyenlerle lebâleb doluyken, Van Gölü sahillerinde ise kürek yarışmalarının heyecanı yaşanmaktaydı…
Öte yandan, Urartular döneminden kalan Van Kalesi'nin yanı başındaki 456 yıllık Hüsrev Paşa Camiinde -ki Mimar Sinan'ın taşradaki nadide eserlerinden biridir- kıldığımız sabah namazında gözlemlediğimiz, halkın ve tahsil çağındaki lise ve üniversite öğrencilerinin heyecanı ise ülkemizde pandemi sonrasında dinî hayatın canlandığına dair ümitlerimizi artıran ve görmeyi arzuladığımız bir manzaraydı doğrusu…
Bugünkü yazımızda, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörlüğü tarafından düzenlenen 4. Uluslararası Türkoloji Araştırmaları Sempozyumu'nda, bu yıl vefatının 600. Yılı sebebiyle andığımız ve bu vesileyle bir kez daha kendisinden bahsedilen merhum Süleyman Çelebi ve muhalled eseri Mevlid-i Şerif olacak…
Çelebiler şehrinde Süleyman Çelebi'yi anmak…
Çocukluğumuzdan beri çokça duyduğumuz bir kelime olmuştur, Çelebi… Onun "kendini Allah'a vermiş, adamış, Allah dostu" anlamları taşıdığını sonradan öğrendik. Hâlâ pek çok yerde, "Çelebi" kelimesinin Van'da yaşıyor olmasının, Osmanlı Devletinin hükümran olduğu dönemde padişahın bu bölgeye özellikle gönderip iskân ettirdiği değerli insanlar arasında "Çelebi" vasfına sahip kişilerin de bulunmasıyla yakın ilgisi var… Daha dün, Van Kalesinin surlarına yakın yerdeki şirin caminin restore edilerek yeniden ibadete açıldığını gördük. 1660 yılında yapımına başlanan camiyi inşa ettiren kişinin ismi Kaya Çelebi Zade Koçi Bey olarak geçiyor kaynaklarda… Camiler yanında okullarda, caddelerde, köylerde ve daha pek çok yerde "Çelebi" kelimesinin sıklıkla kullanıldığı bir memlekette, Süleyman Çelebi gibi Hak ve Peygamber âşığının adına bir sempozyum düzenlenmesi elbette ki manidar olacaktı, ki öyle de oldu… Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nin, Süleyman Çelebi'nin vefatının 600. Yılı anısına düzenlediği ve yerli-yabancı 220 akademisyenin yüz yüze ya da on-line oturumlarla iştirak ettiği bu büyük bilgi şöleni başarılı bir şekilde gerçekleştirilerek sona erdi… Doğrusu böylesine büyük bir organizasyonu 4. kez düzenleyerek bilim, kültür ve sanat dünyasına armağan eden Rektör Prof. Dr. Hamdullah ŞEVLİ başta olmak üzere, düzenleme kurulu başkanlığını yürüten Doç. Dr. Murat ÖZTÜRK'ü ve ekibini burada zikretmek bir şükran borcudur bizim için…
Sempozyumda Süleyman Çelebi üzerine birçok tebliğ sunulduğundan bahsettik biraz önce… Ancak özellikle İstanbul Kültür Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesinden Prof. Dr. M. Fatih KÖKSAL tarafından açılış oturumunda sunulan ve "Süleyman Çelebi ve Mevlid'i Neden Önemli?" başlığını taşıyan tebliğinin, son yıllarda dinlediğim en kapsamlı ve en ilgi çekici bilgiler ihtiva eden bir bildiri olduğunu burada zikretmeliyim. Bu değerli bilgileri siz kıymetli okuyucularımızla paylaşma imkanını bahşeden değerli hocamıza bu konudaki nazik ve zarif yaklaşımından dolayı minnettar olduğumu ifade etmek isterim. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi tarafından yayınlanacak sempozyum kitabından tamamını okumanızı özellikle tavsiye ettiğim bu tebliğin bazı kısımlarını sizler için iktibas ederek, ilim, kültür, sosyal ve dinî hayatımızda "Mevlid'in neden önemli" olduğuna dair bilgiler aktaracağımız satırlar aşağıda sizi bekliyor…
"Süleyman Çelebi ve Mevlid'i Neden Önemlidir?"
Başlık, hem müellif Süleyman Çelebi'nin hem de yazdığı muhalled eseri Mevlid-i Şerif'in önemini ortaya koyuyor. Evet, doğrusu Süleyman Çelebi ismi Mevlid ile; Mevlid de onunla aynîleşmiştir, özdeş olmuştur… Peki, bunun böyle olmasında hangi sebep/sebepler rol oynamıştır? İşte bu önemli soruyu Prof. Dr. M. Fatih KÖKSAL şu satırlarla cevaplıyor:
"Mevlid türünün 150'den fazla örneği verilmişken, onlarca siyer, miraçname, mucizat ve hilye yazılmışken neden diğerlerini adeta unuttururcasına Süleyman Çelebi'nin eseri bunca rağbete mazhar olmuştur? Bu şüphesiz hem haklı hem de önemli bir sorudur. Bu sorunun teknik, bilimsel yahut müşahhas bir cevabını vermek galiba mümkün değildir. Bu hususta da kanaatimiz şudur: Neden en güzel gazelleri Fuzûlî yazmışsa, neden en çok Yûnus ilahileri beğenilmişse, neden Nesîmî şiirlerine her meşrep ve her zümreden bütün zevk sahipleri hayran olmuşsa bunun cevabı da aynı olmalıdır.
Bu tür eserlerdeki muazzam rağbet, sevgi ve hayranlık hâlesinin bizce iki temel sebebi olmalıdır: İlki "içtenlik"tir. Yani gönülden gelenlerin söze ve yazıya dökülmesi. İkincisi ise Süleyman Çelebi ve diğerlerinin ümmî-âlim fark etmeksizin her tabakadan insanla buluşan bir üst dili yakalayabilmeleridir."
Değerli akademisyenimizin yukarıdaki soruya verdiği cevabı aslında onun tebliğinin sonuç kısmındaki ifadelerinden iktibas ettik. Bu paragraflar bir tebliğ için tam da "netice" denilebilecek ifadelerdi. Ancak bahsini ettiğimiz değerli bilgiler ihtiva eden tebliğinden, satırlarımızda daha doyurucu ve tatmin edici cevaplar aktarabilmek için, hoşgörünüze sığınarak, sizi bir sonraki yazımıza davet etmek durumundayız.
Huzurlu ve bereketli bir hafta dileğiyle…
Mehmet Emin Ay