Günümüzün ve tarihin ışığında Katar'a yönelik karadan, havadan ve denizden sürdürülen amansız ablukayı nasıl okumak, anlamak lazım? 59 kişilik terörist listesine alınan Kuveytli Hamid Ali, Katar'a yönelik olarak alınan ambargo kararını Ben Haşim'e karşı Kureyş'in ambargosuna benzetiyor. Kureyş kabileleri Beni Haşim'e karşı amansız bir ambargo uygulamış ve bu ambargo 3 yıl kadar sürmüştü. Ambargonun şiddetinden Müslümanlar yiyecek bir şey bulamadıkları için ot ve ağaç yaprakları yemek zorunda kalmışlardı. Müslümanları kitlesel bir açlığa mahkum bırakmışlardı. Buna 'tecvii' yani aç bırakma siyaseti de deniliyor. O dönemde Müslümanlar ile Hazreti peygamber açlık duygusunu bastırmak için mideleri ve karınları üzerine taş bağlamışlardı. Sonunda Hazreti Süleyman'ın güvesi gibi süreci tamamlayan güve olmuştur. Güve veya güvelerin Kabe duvarına asılı ambargoya çağrı/katılım belgesini ucundan kıyısından yemeleri üzerine belge geçersiz hale gelmiş, tedavülden kalkmıştır. Yeni ve son durumda da Araplar Arap yarımadasının en İslamcı rejimine karşı amansız bir abluka uyguluyorlar. Bu kararı akşamdan sabaha tehevvürle yani öfkeye kapılarak aldılar.
Hamid Ali'nin Katar'a yönelik ambargoyu Kureyş'in Beni Haşim'e yönelik ambargosuna benzetmesi ne derece isabetli? Zira bu yeni ablukanın tarafları sadece yerel güçlerden ibaret değil. İsrail+Mısır ile Körfez ülkelerinin ortak ablukasından bahsetmek mümkün. Küresel bir abluka görüntüsü var. Bu durumda Katar'a uygulanan ambargo Kureyş'in ambargosundan ziyade daha kapsamlı bir ambargoyu hatıra getiriyor. Bu da bizi ikinci kuşatmaya Medine kuşatmasına ya da tabir-i aherle Ahzap kuşatmasına götürüyor. Medine-i Münevvere'nin etrafı kuşatılmış ve Medineliler çembere, ablukaya alınmışlardı. Dışarıdan Kureyş ve müttefikleri içeriden ise Yahudiler kuşatmayı birlikte yürütüyorlardı. Nifak ile küfür iç içe geçmişti. Katar'a yönelik ambargoda ise kaymalar, takdim ve tehirler var. Dahili kuşatma Araplar tarafından yapılıyor. Harici kuşatma da ise İsrail ve küresel müttefikleri var. Suudi Arabistan ve BAE için iki düşman var. Göreceli harici düşman İran mutlak iç düşman ise genelde siyasal İslam dedikleri kesim özelde ise Müslüman Kardeşler.
Katar'ı Müslüman kardeşlerin üssü olarak görüyorlar. İran ile İsrail ise işin bahanesi. Ukaz gibi gazeteler Mürsi'nin izinde Katar Emiri Temim'in çifte ajan olduğunu ileri sürüyorlar. Hem Hamas hem de İsrail'e çifte ajanlık yaptığını ileri sürüyorlar. Galiba kendileri gibi tek taraflı; sadece İsrail adına ajanlık yapmamasından gocunuyorlar!
Nitekim, ABD nezdinde Suud lobiciliği yapan Selman el-Ensari Katar Emiri Temim'in akıbetinin Mürsi gibi olacağını öngörmektedir.
Başarısız Ahzap kuşatması Yahudilerin Arap Yarımadasından sürülmeleriyle sonuçlanmıştır. Haşr/Toplanma Suresinde buna temas edilmektedir. Lakin klasik yorumlar meseleyi günümüze kadar getirememektedir. Bu surenin günümüze iz düşen, modern yorumlarından birisini Selman Avde ve benzeri isimler yapmaktadır (*) Haşrin veya toplanmanın evveli Yahudilerin Şam/Filistin'de toplanmalarıdır. Bu sürecin sonu ve ahiri ise günümüzde cereyan etmiştir. Hayber haşrin yani kitlesel toplanmanın başlangıcıydı. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı ve sonrası ise toplanmanın ahiri yani sonu olmuştur. Bu küresel bir toplanmaydı. 104 veya 110 ülkede bulundukları diaspora halinden Arz-ı Mev'ud'a toplanmışlardı. Kısaca Ahzap kuşatmasının sonu Hayber'in Yahudilerden tahliyesini beraberinde getirmişti. Yahudilerin Arap yarımadasından sürülmeleri ve Şam tarafı gitmeleri Hayber ile başlamış ve Hazreti Ömer'in hilafetiyle tamamlanmıştır.
Katar'a ve müttefiklerine yönelik küresel kuşatma yeni bir Ahzap kuşatması ise bunun sona ermesi veya başka bir ifadeyle ablukanın kalkmasının ne gibi sonuçları olur? Yahudilerin Arap Yarımadasından sürülmelerine ilave olarak bütün dünyadan Arz-ı Mev'ud'a toplanma sürecinin sonu olur. Bu topraklarda kendi iradeleriyle değil karşılıklı rıza ile kalabilecekleri yeni bir dönem zuhur eder. Bu yeni bir dağılma süreci anlamına gelir. Geldikleri yerlere yeniden dönerler. Filistinliler bunu şöyle terennüm ediyorlar. Hayber Hayber ya Yahud Ceyşu Muhammed Sevfe Yaud. Kısaca Hayber vakıasının bu defa Filistin'de yeniden tekerrüründen bahsediyorlar.
Bugün bazı Körfez emirliklerinin İsrail'in iradesi doğrultusunda hareket ettikleri görülmektedir. Ukaz gazetesi Temim'in çifte ajanlık yaptığını ileri sürüyor. Sisi rejimi de darbeden sonra Mürsi'nin Katar ile Hamas nezdinde muhaberede bulunduğunu yani gizli dolaplar çevirdiğini, temaslarda bulunduğunu ileri sürmüştür. Sisi'nin Mürsi'ye yaptığı tezviratı şimdi Körfez ülkeleri Temim'e yapıyorlar. Ortak cephede buluşuyorlar. Bu ortak cephede Mısır ile İsrail de yer almaktadır.
Elbette fiziki olayların metafiziki yorumları var. Bu yorumlardan birisi de Yahudilerin toplanmanın bidayetinden sonra nihayetine de erdikleri ve sürecin sonunda bölgeden darmadağın olacaklarını öngörüyor. Anlayana sivrisinek saz anlamayana davul zurna az!
Abdullah Fehd Nefisi'nin ifadesiyle bazı Arap rejimleri Kabe örtüsüne tutunsalar bile artık çok geç. onlar açısından bir çıkış kapısı kalmamıştır. Kendi miatlarını kendileri tayin ettiler.. İsterseniz durumu Baltazar kıssasını üzerinden sürdürelim. Babil Kralı Baltazar rüyasında Arami dilinde duvara yazılı üç kelime görür: "Mene, tekel, ufarsin". Danyal Aleyhisselamdan tabirini sorar. Mene: Sayılı günleriniz sona erdi, Tekel: terazide tartıldınız ve eksik bulundunuz. Ufarsin, Değişim vakti geldi..."
Akdeniz kıyılarında Gazze Basra körfezinde ise Katar benzeri ambargoya maruz kaldılar. Birisinde Araplar diğerinde ise Yahudiler etkin. Velhasıl, Gazze veya Filistin ile Katar'ın kaderi ortak.
*www.salmanalodah.com/.../print_window.aspx?article..
Mustafa Özcan
Fikriyat.com