Katar’ın cevabı: Ha-evet!
5 Haziran 2017 tarihinde yani 1967 savaşından 50 yıl sonra Araplar bu defa İsrail'i dizginlemek için değil aksine dişlerine göre bir muhatap veya hasım olarak gördükleri Katar'ın üzerine çullandılar. 22 Haziran tarihinde Katar tarafından onaylanmak üzere 10 gün süreli 13 maddelik talepler listesi yayınladılar. Sonrasında Kuveyt Emiri Sabah'ın talebi üzerine süre 48 saat daha uzatıldı. Bu süre üzerinde bile psikolojik savaş yürütüldü. Katar'ın ek süre talebiyle uzatmaları oynadığı dillendirildi. Oysa ki kazın ayağa öyle değildi ve ek süre talebi Kuveyt Emiri Sabah'tan gelmişti.
Birinci Dünya Savaşından beri aslında bölgede petrol ve türevleri üzerinden yürütülen bitmeyen non-stop/ kesintisiz bir yağma savaşı var. Buna savaş demek bile beyhude. Öyle olduğu halde boykotçu cephe bölgeyi harici boyunduruğundan kurtarmak, tasalluttan arındırmak yerine dahili kavgada ısrar ediyor. Arap Baharı sonrasında olduğu gibi halklarını bastırmak için var güçleriyle çabalıyorlar. İnsanları yaşadıklarına pişman ediyorlar. Boykotçu cephe öyle yüzsüz ve pişkin ki kendi yaptıklarını hasımlarına veya muarızlarına mal ediyorlar. Son krizde dışişlerinden sorumlu Bakan Enver Kerkaş'ın gölgesinde kalan esas oğlan; BAE Dışişleri Bakanı Abdullah Bin Zayed geri kalmanın tutukluluğu/ inkıbazı içinde patladı. Onun "Yeter artık Katar terörle ilişkisine bir son versin, terörü desteklemekten vazgeçsin" mealindeki sözlerini başlığa taşıyan gazetelerden birisi belki de yine kendisi tabloyu tersinden okuma becerisi gösteriyor :" Katar kardeşlere karşı düşmanlık yolunu, düşmanların yolunu seçiyor…"
Doğru makamda doğru sözü ise yazar İbrahim Felamerzi seslendiriyor: bazı ülkeler İsrail'e karşı akıllarından bile geçiremedikleri boykotu ülkemize karşı uygulamak için seferber oluyorlar (http://www.al-sharq.com/news/details/498489 ). Yani düşmanlarına uygulayamadıklarını kardeşlerine uyguluyorlar. Lakin bu ibare BAE semalarında tersinden okunuyor: Katar kardeşlerine karşı düşmanların yolunu seçti!
Bununla birlikte Katar Dışişleri Bakanı Muhammed Bin Abdurrahman Al-i Halife'nin dediği gibi Katar'a sunulan 13 maddelik talepler listesinin kanunda behresi yok. Buna mukabil boykotçu cephe bundan sonraki adımlarda uluslararası hukuku dikkate alacaklarını söylüyor. Keza bu dayatma listenin makul bir yönü yok ve uygulanabilir olmaktan da uzak. Sanki uygulanmaması için dayatılmış. Sadece çıngar çıkarma amacına matuf.
*
Talepler mantık dışı ve taciz amaçlı olduğundan dolayı da buna eşlik eden enformatik kampanyada ithamlar havada uçuşuyor. Mesele basın üzerinden atışmaya dönüşüyor. Taleplerdeki mantıksızlığı örtbas etmek için saçma bir kampanya yürütülüyor. Sözgelimi Raid Salah'ın yardımcısı Kemal Hatip hutbelerinde ve konuşmalarında Birleşik Arap Emirliklerinin Filistinlilere ait Doğu Kudüs ve Batı Şeria'daki bazı evleri ve toprakları satın alarak bunları yerleşimcilere peşkeş çektiğini söylüyor. İşte bu noktada BAE liderleri plağı tersine çeviriyor. Üste çıkmak için kaypaklığa başvuruyor. Sözgelimi İsrail ile birlikte Hamas komutanlarından Mahmud Abdurrauf el Mabhuh'un ülkesinde infaz edilmesinden dolayı müşterek sorumluluğu bulanan namlı hafiye Dahi Halfan el Cezire kanalının Mossad tarafından işletildiğini ileri sürmektedir. Keza yine aynı çevrelerin uzantısı tezvirat ustaları 'sarı çizmeli Mehmet Ağa' kabilinden Haham Hayim isimli birine dayandırdıkları tape kaydında Süleyman Tapınağını ya da Üçüncü Mabedi inşa etmek için Katar'dan sahi yardımlar aldıklarını ileri sürüyor ( http://www.albayan.ae/one-world/arabs/2017-07-04-1.2994686 ). Maalesef belden aşağı çalışıyorlar ve tartışmalarda hiçbir kural gözetilmiyor. Utanma arlanma duyguları rafa kaldırılmışlar Bu nedenle Dahi Halfan'ın dediği gibi, bu ilişkilerin ne 10 gün ne de 48 saatte tamiri mümkün. Elbette nedeni en iyi bilenlerden birisi yine kendisi. Zira muharrik unsurları, psikolojik takıntıları daha iyi biliyor. 20 yıldan beri devam eden inişli çıkışlı gerilimin bir defa da dindirilmesinin mümkün olmadığına işaret ediyor. Yine Arapların deyimiyle dehrin tahrip ettiğini, bozduğunu attar/tabib nasıl tamir etsin! Ancak pansuman tedavisi olabilir.
*
Peki! O halde bu aşamada ne yapmalı? Gerilimi sona erdirmek mümkün değilse o takdirde tırmandırmaktan kaçınmalı ve hafifletme yollarını aramalı. Katar da bunu yapıyor. Kuveyt gibi aracı ülkeler vesilesiyle kriz geçici olarak dondurulabilir. Sorunun öte yakasından baktığımızda ise boykotçu ülkeler cevaplardan hoşlanmazsa, tatmin edici bulmazsa krizi tırmandırabilirler. Boykotçu blok tırmandırmayı seçerlerse kimse Katar için boykotçuları karşısına almak istemeyecektir. Onlar da güçlerini kullanarak üçüncü ülkeleri de boykota ortak ve alet etmek isteyeceklerdir. Nitekim BAE'nin Moskova Büyükelçisi Omar Ghobash The Guardian gazetesine yaptığı açıklamada cevapları tatmin edici bulmazlarsa ticaret savaşını kızıştıracaklarının sinyalini vermektedir. Kısaca çemberi hem daraltacak hem de muhkem hale getirecekler. Kısaca baştan beri yaptıkları tarzı sürdürecekler ve ilişkilerini zarara sokmak istemeyen ülkeleri emri vaki ile karşı karşıya bırakacaklar; ya Katar'la yola devam edeceksiniz ya da bizi seçeceksiniz mesajını verecekler. Bu noktada Batılı ülkeleri yanlarına çekmeye çalışacaklar. Nitekim başlarda tarafsız bir konumu benimseyen ve boykotu yersiz bulan Almanya ikircikli mesajlar vermeye başladı. Ellerindeki tek seçenek boykotu koyulaştırarak Katar'ı tıknefes hale getirmek ve teslimiyete zorlamak. Her türlü 'puştluğu' yapmaya hazır olsalar da seçenekleri sonsuz değil; bilakis sınırlı. Sözgelimi lejyonerleri Hafter'e Libya'nın Beyza şehrinde paralel bir Katar ordusu kurdurmayı deneyebilirler. Buna da Özgür Katar Ordusu adını verebilirler. Elbette bunun kendisi değil sadece ismi Katar'a ait olacak.
Katar'ı Körfez İşbirliği Konseyinden atmak da harçları değil. Zira böyle bir karar için 6 üyeli Körfez İşbirliği Konseyinin bütün üyelerini ikna etmeleri gerekecek! Bu durumda en azından Umman Sultanlığı engeline veya vetosuna takılacaklardır. Bundan dolayı seçenekleri sınırlı görünüyor.
Katar ise krizi kökten çözemeyeceğini biliyor ve şu aşamada en ehven en uygun seçeneğin krizi yatıştırmak oluğunu biliyor. O yönde de çaba harcıyor. Yatıştırma politikası izliyor. Bunu izlerken muhal-i talebi (imkansız isteği) karşılaması mümkün değil. Bunun yerine idare-i maslahatı göz önüne alıyor. Kuveyt Emiri Sabah Ahmet Sabah'a iletilen cevapta bizim deyimimizle 'ha-evet' Arapların deyimiyle 'l-eam' var.
48 saatlik ek sürenin ardından Kahire'de buluşan boykotçu dörtlüler uygun bir zamanda Katar'ın cevabını değerlendireceklerini, mukabele edeceklerini söylüyorlar. Suriye rejimi, İsrail'le olan askeri sürtüşmelerinde daima cevap için uygun zamanı kolladıklarını, saklı bir vakitleri olduğunu söylemiştir. Lakin bu uygun zaman Godot gibi hiçbir zaman gelmemiştir. Bununla birlikte belki boykotçu dörtlü Suriye rejimi gibi İsrail'i karşı uygun bir cevap bulamayabilir ama sadaklarında daima Katar gibi savunmasız dostlara uygun bir cevapları saklıdır, bulunacaktır. Cezayirli Habib el-Lemsi'nin ifadesiyle söyleyecek olursak; Bunlar İsrail'in düşmanı değil milli sömürgeciler (el istimar el vatani)! (http://www.echoroukonline.com/ara/articles/527102.html )
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.