Nekse'nin Yarım Yüzyıllık Gölgesi
Doğu Kudüs'ün daha doğrusu Mescid-i Aksa'nın kaybedilişinin üzerinden tam yarım asır (50 yıl) geçti. 5 Haziran 1967 tarihinde İsrail'in başlatmış olduğu baskın savaş veya ani taarruzla birlikte Arap orduları darmadağın oldu. Mescid-i Aksa'nın yer aldığı Doğu Kudüs kaybedildi ve bu belki de 1948'i gölgede bırakan gelişme bu oldu. Kitlelerin öfkesini yatıştırmak, sünger gibi emmek için Nasır bu felakete hafifletici bir tanım veya ad buldu: Nekse!
Sürçme/kırılma/ ters dönme anlamına gelen nekse ifadesi hezimeti veya yenilgiyi kitlelere pazarlama ve kabul ettirme yöntemiydi. Başarılı da oldu. Halbuki felaketlerin anasıydı; Kudüs İsrail'e kaptırıldı. Bu nedenle de nekse'yi ikinci nekbe yani felaket görenlerin sayısı hiç de az değil. İsrail'in kurulduğu güne nekbe/felaket deniliyor. 6 gün Savaşlarına ise Nasır nekse dedi ve öyle de zihinlere kazındı ve toplumsal hafızada yer etti. Lakin bu isimlendirme bir kandırmacadan ibaretti. 5 Haziran savaşı, İsrail'in Suriye, Mısır ve Ürdün'e saldırmasıyla 5 Haziran 1967 de başlayan ve İsrail'in Arap ordularını bozguna uğratıp, Suriye'den Golan Tepelerini, Ürdün'den Kudüs'ü ve Mısır'dan da Sina Yarımadasını aldığı 6 günlük savaşın adıdır. Araplar için utanç kaynağı olmuştur. Mısır hazırlıksız yakalanmış ve bir çırpıda 400 kadar uçağını kaybetmiştir. Ordu politize olmanın ve iç çekişmelerin bedelini hezimetle ödemiştir. Galon Tepeleri ise Hafız-Rıfat Esat kardeşler tarafından İsrail'e satılmış ve devredilmiştir.
***
Nekse veya ikinci felaket üzerinden tam 50 yıl geçti? Ne değişti? Hiçbir şey. 1967 ve 1973 savaşlarında Araplar yine de ortak bir cephe görünümünde savaştılar. Bugün o ruhtan bile oldukça uzaktalar. Tam tersine yenilgi psikolojisi bugün daha pekişmiş bir halde devam etmektedir. O gün İsrail'e karşı birleşen veya en azından birlik görüntüsü veren Arap ülkeleri İsrail ile birlikte aynı safta Katar'a karşı birleşiyorlar. 6 Gün Savaşları ve akabinde Ramazan/Yom Kippur/Ekim savaşından bu yana bölge baştan sona değişti. İran Devrimiyle birlikte Arap-İsrail çekişmeyi sil baştan tanımlandı. Arap-İsrail mücadelesi yerini, Pers-Arap ya da İran-Arap mücadelesine terk etti. Taraflar sekiz yıl boyunca boşuna yenişemeden savaştılar. Ardından 1990 ve 1991 ile birlikte baba Bush mücadelenin eksenini yeniden değiştirdi. Arap-İsrail/Arap-Pers çekişmesi yerini Arap-Arap çekişmesini ikame etti. Saddam ile Arapların kalanı karşıt saflarda ya da daha doğrusu Amerikan safında yerlerini almışlardı. Arap-İsrail kavgası Arap içi kavgaya dönüştü. Kendi iradesi yerine ABD'ye bağımlı olmanın sonuçlarından birisi bu olmalıdır. 11 Eylül'den sonra bunun adı konuldu. Medeniyet içi çekişme. Halbuki 90'lı yıllarda Huntington medeniyetler arası çekişme tezini işlemişti. Böylece İsrail ve arkasındaki Batı ile kapışmak yerine Müslümanlar veya Araplar, iyiler ve kötüler şeklinde kendi aralarında kapışacaklardı. Böylece Arapların enerjisi içeriye boşaltıldı.
***
Nekbe'den 50 yıl sonra üç Körfez ülkesi bu defa mücadeleyi Arap-İsrail mücadelesinden çıkarıp münhasıran Körfez ülkeleri arasında mücadeleye çevirdiler. Körfez İşbirliği Konseyi'nin üyeleri Katar kriziyle birlikte karşıtlar ve tarafsızlar olarak üçe bölünmüştü. Bu iki eksen, terörist cephe ile anti terör cephesinden veya kampından oluşuyordu. BAE ve Suudi Arabistan Katar'ı terör cephesinin faal bir elemanı olarak takdim ediyorlardı. Arkalarına da İsrail'i kısmen de Amerika Birleşik Devletlerini alıyorlardı. Katar ile diplomatik ilişkilerini kesme kararını da Nekse'nin yıldönümünde yani tarihi bir günde almışlardı. 5 Haziran 2017. Böylece adı konulmamış bu krize Nekse'nin yarım yüzyıllık gölgesi düşmüştü. Moşe Ya'lon'un dediği gibi, 5 haziran 1967 savaşında İsrail karşıtı cephede yer alan ülkeler 5 Haziran 2017 krizinde İsrail ile aynı blok ve kampta buluşmuşlardı. Amansız düşmanlar dost, dostlar ise düşman hale gelmişlerdi. İç düşmanın rengi de yeşile bürünmüştü.
BAE, Bahreyn ve Suudi Arabistan'ın Katar ile diplomatik ilişkilerini kesmesinin ardından Moşe Ya'lon şunu söyleyecektir: Artık Araplar aleyhimizde değil lehimizde birleşiyorlar. Eski ittifaklar paramparça oldu. Katar haydut bir devlettir ve Araplar artık aleyhimizde dolap çevirmiyor ve ittifak kurmuyorlar. " Nekse'den 50 yıl sonra belki de daha büyük bir felaketin göstergesi olarak artık Araplar dışa karşı birlik olamıyor; koalisyon veya ittifak kuramıyorlar. Ya'lon'un tarihi tanıklığı böyle. İranlılar da aynı yorum veya tahlilde birleşiyorlar. İran Cumhurbaşkanı Ruhani'nin danışmanlarından Hamid Ebu Talibi de Ya'lon'u teyit ederek şunları söylemektedir :" artık Körfez'de ittifaklar dönemi ve büyük abi devri kapanmıştır (http://elaph.com/Web/Opinion/2017/6/1151966.html )…" The Globe and Mail gazetesinin yorumcularından Janice Stein da aynı tezin altını çiziyor: Ortadoğu'da dengeler değişti daha doğrusu zemin külliyen değişti ve Katar gerilimi ve ihtilafı Körfez dayanışması efsanesini bitirdi, yıktı. (https://www.theglobeandmail.com/opinion/qatar-rift-shatters-myth-of-gulf-solidarity/article35209513/ ). Kısaca, artık Araplar ne İran ne de İsrail karşısında ortak bir cephe kurabilirler. Geçti Bor'un pazarı!
İsrail'in Washington'daki eski Büyükelçisi Michael Oren attığı bir tweette teyiden şunları yazıyor: Ortadoğu kumları üzerinde yeni bir fay/hat çiziliyor. Artık bundan böyle İsrail Arapların karşısında olmayacak bilakis Araplar ile İsrail terörü finanse eden Katar'ın karşısında yer alacaklar. Bu durum, yeni çizgi veya hat dediği aslında eski oyunun güncellenmesinden veya daha koyulaşmasından ibaret.
Denildiği gibi, Araplar anlaşmamak üzerine anlaştılar. Bir adım ötesini de söyleyen merhum Vahid Halefoğlu, Araplar ancak menfide birleşebilirler demiştir. İsrail ile birlikte Katar'a karşı menfide birleşmeleri sözün sağlaması olmuştur.