Churchill koltuğunda Trump!
Modern dünya düzeninin kurucularından birisi belki de başta geleni İngiliz devlet adamı Winston Churchill olmalıdır. Nedense şarklı siyaset adamları hep kendilerine Churchill yerine Fransız devlet adamı de Gaulle'i model örnek alırlar. Ona özenir, kendilerine rehber ederler! Bunun birçok nedeni vardır. Her şeyden önce idealisttir, zor işlerin üstesinden gelmiştir. Zor işlerin adamıdır. İkinci Dünya Savaşı sırasında işbirlikçi Wichy rejimine karşı bayrak kaldırmış, mücadele etmiş ve Nazileri Fransa'dan sökme konusunda yararlılıklar göstermiştir. Churchill gibi İkinci Dünya Savaşı'nın kahramanları arasında sayılır. Bir başka önemli vasfı ise Cezayir'den çekilmeyi sağlamasıdır. Böylece Cezayir'den ziyade Fransa'nın geleceğine hizmet etmiştir. Esasında herkesten fazla İsrail de Gaulle'e kulak asmalı, yaptıklarından ders çıkarmalıdır. Zira benzeri arazları yaşamaktadır. Cezayir'deki yerleşimci Fransızlar burasını Fransız toprağı saymakta ve asla çekilmeye yanaşmamaktadırlar. Fransız yerleşimciler Cezayirli işbirlikçiler Harkilerin kader ortaklarıdırlar. De Gaulle onlara karşı askeri operasyon düzenlemeyi göze alarak Cezayir'i tahliye eder. Esasında İsrail de geleceğini kurtarmak için karar verme aşamasında ve yol çatındadır. Ya da Gaulle gibi Batı Şeria'yı tahliye etmeyi ve Kudüs'ü Filistinlilere devretmeyi göze alacak ve bu cesareti gösterecek ya da kendi yeşerttiği bataklıkta boğulacaktır.
Bu arada Türkiye için Ortadoğu'yu hep bataklık olarak niteleyen kalemler nedense bunu İsrail için düşünemiyorlar. Halbuki, Ehud Barak bile Osmanlılar çavuşlarla bölgeyi idare ettiği halde kendilerinin generallerle başa çıkamadıklarını itiraf etmiştir. Demek ki tarihi tecrübe ile sabit olduğu gibi Osmanlı'nın izinden gidenler, idare tarzını benimseyenler ve bölge insanına karşı yabancılık hissetmeyenler açısından bölge bataklık değil, güllük gülistanlıktır. Refleks adamına ve davranışa göre şekillenir. Bu anlamda su-i misal, misal olmaz. Kötü deneyim denenmez. Deninmiş denenmez deyimi bundandır. Denenmiş iyi örnek ise tekrar be tekrar denenmelidir.
De Gaulle'ün devlet adamı olarak örnek alınabilecek faziletlerinden bir başkası da İsrail'e karşı mesafeli tutumudur. Bunun dışında mütevazi bir yaşam biçimini benimsemesi ve dindar olmasıdır. İktidardan düşünce köyüne geri dönerek ömrünü basit ve sade bir yaşam eşliğinde tamamlamıştır. Şarklı devlet adamları arasında ona özenenlerin en büyük tutkusu veya özenme nedeni ise küllerinden yeniden doğması, siyasi kurtarıcı olarak geri dönmesidir. Bunlar Salahaddin Eyyübi'nin yaptıklarını yapmadan Salahaddin olmak isteyenlerdir. İçini doldurmadan ona özenenlerdir. Bu nedenle onun özünü değil kışrını, görünen yüzünü taklit edenler çok olmuştur. Saddam'dan Kenan Evren'e kadar birçok devlet adamının hayalinden de Gaulle gibi kurtarıcı vasfıyla iktidara yeniden dönmek geçmiştir.
Kenan Evren'in hilafına Süleyman Demirel de Gaulle yerine Churchill'e özenmiştir. Churchill'i kendisine rehber edinmiş, yakın hissetmiştir. Belki de aradaki benzerlik Churchill'in namlı bir devlet adamı olmasından maada uzun süre iktidarda kalması ve gidip gelmesidir. İktidarda yaşadığı med cezir halleridir. Demirel sahi Churchill'in şahsında ne bulmuştur? Zeki, nüktedan ve uzun ömürlü olmasının yanında en önemli niteliği esasında halihazırdaki dünya sisteminin banileri arasında olmasıdır. Bugün Ortadoğu'daki çalkantının sebebi o'dur, bıraktığı menhus mirastır. Batılı devlet adamları da bu yönüne bakar ve örnek alırlar. Bu yönüyle Cezayir'i tahliye eden Fransız devlet adamı de Gaulle'den çok farklıdır. Ortadoğu'da ulus inşa etmiştir. Keza Avrupa'da da ulus inşa etmiştir. Ortadoğu'da yeni bir düzen inşa etmek isteyenler onun mirasına konmak istemişler ve kendilerini onun yerinde ikinci Churchill olarak hayal etmişlerdir. Bunlardan birisi de 'küçük Bush' olarak anılan George Walker Bush'un ta kendisidir! Bununla birlikte ikisinin biyografisini kaleme alanlar aralarındaki zıtlıkların paralelliklerden çok daha fazla olduğuna dikkat çekiyorlar (https://www.theglobalist.com/bush-as-churchill/ ). Churchill Nazilere karşı İngiliz halkını mobilize ve seferber etmiş ve girdiği ittifaklarla birlikte Hitler'in sonunu getirmiştir. George Walker Bush da zımni olarak Hitler ve Naziler yerine koyduğu Kaide'ye karşı küresel bir seferberlik ve Haçlı saldırısı başlatmış ve bu bahane ile Irak'ı işgal etmiştir. Churchill özentisinin arkasında, Birinci Dünya Savaşı'nın akabinde bölgeyi yani Ortadoğu'yu düzenlemesi ve ardından İkinci Dünya Savaşı ve akabinde Nazilere karşı ittifaklarla Avrupa'nın 45 yıllık geleceğini şekillendirmesi yatmaktadır.
Buradan yola çıkarak Demirel'in Churchill'e özenmesinin tamamen kişisel olduğu sonucunu çıkarabiliriz. Bu öykünmede iktidarda daha fazla kalmanın dışında bir misyon yoktur. Meselenin bölgeyi veya dünyayı yeniden şekillendirme arzusu, arayışıyla alakası yoktur. Demirel'in öykünmesi tamamen kişiseldir, iktidar tutkusuyla ilgilidir. Batılı liderler ise onun cengaverliğini ve misyonunu esas alırlar. Bu misyon İslam alemine yeniden şekil vermek, eskiyen düzeni (İngiliz sistemini) yeni şartlar altında Batı lehine yenilemektir. Yeniden kurmaktır. Bush'un Churchill'in büstleri önünde pozlar vermesi, hitaplarından alıntılar yapmasının nedeni budur.
George Walker Bush sırasını savdı ve BOP çerçevesinde Ortadoğu'yu yeniden düzenleme veya siyasi inşa sürecinde girişimleri başarısız olmuştur. Irak'ı yıkmış, yakmış ama düzen kuramamıştır.
Churchill siyasi provokatör müydü bilemiyorum lakin bir siyasi provokatör olarak Trump hem ilk model Churchill'e hem de taklidi George Walker Bush'a özenmektedir. Bush bundan çok alınıyor ve Trump'ın kendisini taklit etmesinden dolayı adeta küplere biniyor. Bulsa bir kaşık suda boğacaktır. Churchill olsaydı tepkisi ne olurdu bilemiyoruz ama sevenleri de aynı şekilde tepkililer! Trump mukallidin mukallidi, taklidin de taklidi!
Putin ile görüşmesi öncesinde İngiltere'ye giderek epeyi karışıklıklara vesile oldu. Zaten Sakar Şakir (Şaban) gibi gittiği her yeri karıştırıyor. Londra'da Pakistan kökenli Belediye Başkanı Sadık Han'ın kafa derisine ve rengine taktı. Yerinde selefi Boris Johnson olsaydı belki de sorun etmezdi! Berlusconi'nin Obama için söylediklerine benzer şeyleri Sadık Han için söyledi. Yanık benizli olduğunu ima etti. Halbuki, bir zamanlar siyah boksör Mike Tyson'ın mali danışmanlığını yapmıştır. Ona göre paranın rengi yok ama insanın rengi var.
Trump İngiltere ziyareti sırasında bir densizlik daha yaparak Winston Churchill'in koltuğuna kurulmuştur. İngiliz basını da hıncını başlıklardan çıkardı ve açtı ağzını, yumdu gözünü; sen misin bunu yapan diye ayar verdi. Daily Mirror gibi gazeteler ' bu ne cüret! Haddini bil! ( how dare you)' mealinde manşetler attılar ( http://thehill.com/homenews/media/397024-british-tabloid-hits-trump-for-sitting-in-churchills-chair-how-dare-you ). Trump'ı haddini bilmeye davet ettiler. Demek ki Churchill'in manevi mirasını çiğnetmek istemiyorlar.
Gerçekten de Trump İsrail-İran gergefi üzerinden Ortadoğu'ya yeni bir şekil vermek istiyor. Belki de Churchill'de kendisini cezbeden yön bu olmalı. Bununla da kalmıyor Avrupa üzerinden de ataklar yapıyor. İkinci Dünya Savaşı sonrası statü yerine İkinci Dünya Savaşı sırasındaki statüyü diriltmek ona geri dönmek istiyor. Bu ne demek? Batı Avrupa'yı hizaya getirmek için Ruslarla ittifak kurmak! Merkel'i Putin'in kucağına atlamakla suçluyor ama Putin'in en yakınında kendisi var! Aynen Churchill'in Hitler'e karşı Stalin ile yaptığı ittifak gibi! Siyasi provokatör olarak Batı Avrupa ülkelerini düşman kategorisine sokuyor. Bu aynı zamanda Rumsfeld'in de siyasi mirası. Aynasız Donald Rumsfeld Irak'ın işgaline ayak direten Chirac ve Gerhard Schröder gibi Avrupalı liderleri eski kafa saymış ve temsil ettikleri ülkeleri de 'kadim Avrupa' kategorisine sokmuştu. Irak'la ilgili tavırdan sonra Amerikan Elçiliğinin Kudüs'e taşınması noktasında da eski Avrupa olarak nitelendirilen ülkeler kampı Trump'ın bu provokatörlüğüne prim vermemiştir. BM'deki oylamalarda yanında sadece Çek Cumhuriyeti gibi yeni Avrupa'dan sayılan bir iki ülkeyi bulabilmişti.
Velhasıl provokatör Trump tehlikeli sularda yüzüyor.
Trump, koltuğuna otursa da Churchill'in ancak karikatürü olur.
Mustafa Özcan
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Rufailer mi karıştı yoksa İngiliz derin devleti mi? (13.07.2018)
- ‘Tanrı’nın yanılgısını düzeltmek’ (11.07.2018)
- Sudeys ile Havali modelleri (09.07.2018)
- ‘Durun! Siz, kardeşsiniz!’ (06.07.2018)
- Geçmişi elerken; hakikati yakalamak (04.07.2018)
- Anti Goyimism gerçeği (02.07.2018)
- Kaderin cilvesine bak! (29.06.2018)
- Bazarla geldi bazarla gidecek! (27.06.2018)