Tahran'ın meşhur pazarı Bazar-ı Bozorg tarihi olaylarda daima değişimin simgesi, adresi ve aynası olmuştur. 1906 yılında yani Osmanlı'da Meşrutiyet rejiminin ilanından iki yıl önce İran'da Muzafferüddin Şah da Meşrutiyet idaresini ilan etmiştir. Reşid Rıza gibiler alkışladılar ve Muzafferüddin Şah-ı İkinci Abdülhamid'e emsal gösterdiler! Gerçekten de dönemin ruhunu, cumhuriyet rejimleri öncesinde meşrutiyet rejimleri aksettirmekte idi. Önce Çarlık Rusya'sı 1905 tarihinde yeni bir idare tarzına yani Meşrutiyet rejimini geçtiğini ilan etti. Bu İran halkına ilham kaynağı ve emsal oldu. Ama Meşrutiyet rejimleri, cumhuriyet rejimleri için ancak bir basamak, ara rejim oldular. Meşrutiyet rejimleri bilahare cumhuriyet rejimleriyle taçlandılar. Romanovlar Hanedanlığının ardından İran'da Kaçarlar da Meşrutiyet ilan etti. Sıra Osmanlı hanedanlığına gelmişti. 1908 yılında İkinci Meşrutiyet ilan edildi ve akabinde Hareket Ordusu İkinci Abdülhamid'i devirdi, tahtından indirdi. Bununla birlikte İran 1925 yılında meşrutiyet idaresinden cumhuriyete geçeceğine ulemanın etkisiyle Türkiye Cumhuriyeti'ndeki gelişmeleri dikkate alarak yeniden şahlık rejiminde karar kıldı. Türkiye'deki yeni rejim mollaların gözünü korkutmuştu.Türkiye'deki gelişmelerden kendisine göre ders çıkarmıştı. Ulemanın rolünü budanacağını öngördü ve Rıza Pehlevi'den İran'ın cumhuriyetten uzak durmasını istedi.
Türkiye'de ise ara devrede ülkeye İttihatçılar hükmetti ve ardından 1923 yılında cumhuriyete geçildi. Rusya ise kendi yolunda ilerledi ve 17 Ekim 1917 tarihinde Romanov Hanedanlığı gümbürtü ile yıkıldı; Bolşevikler devrim yaptı, her şeyi altüst etti. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması İslam dünyasını altüst ederken Rusların Bolşevik devrimi de küresel bir çalkantıya hatta siyasi depreme neden oldu.
İran'da Meşrutiyet idaresinin ayak sesleri Cemaleddin Efgani'nin Nasirüddin Şah ile çekişmesi ve İngilizlere tönbeki imtiyazı verilmesi üzerine Mirza Muhammed Hasan Hüseyni Şirazi'nin (1890) kazan kaldırmasıyla duyuldu. Şirazi bir isyan/devrim hareketi başlatmıştı. Meşrutiyet bu sürecin sonunda teşekkül etmiştir. İran'da genellikle isyanlar ekonomik temelli olmuştur. Kaçarlar döneminde Tönbeki meselesi, Pehlevi Hanedanlığı döneminde ise petrol imtiyazları halkın kazan kaldırmasını neden olmuştur. Şimdi üçüncü bir devrim daha mayalanıyor.
Bütün bu devrimlerin merkez üssü daima bazar olmuştur. İran uzmanı İngiliz oryantalistlerden Edward Browne, 1905 yılında İran Şahının Rusya'ya resmi bir gezide bulunduğunu yazar. Bu ise İran halkını ve bazarı kaynama noktasına getirmiş ve bir yıl sonra da İran Şahı Muzafferüddin Meşrutiyet idaresini kabul etmek zorunda kalmıştır. Bu İkinci Abdülhamid aleyhtarı İttihatçıları umutlandırmış ve cesaretlendirmiştir. Rus, İran meşrutiyet ilanları İttihatçılar nezdinde domino etkisi uyandırmıştır. Meşrutiyet öncesi İran siyasi ve ekonomik olarak Hindistan ile Rusya arasındaki tampon ülkeler gibi Rusya İngiltere gergefinde sıkışmış bir vaziyette seyretmektedir. Büyük Oyun çerçevesinde İran kendisini İngiltere ile Rusya kıskacında hissetmektedir. İran halkı ile bazar esnafı anayasal bir rejime geçilmesine taraftar hale gelmişlerdir. Şeker fiyatlarının artması üzerine polisin bazar esnafını tartaklaması ve bazılarını tutuklaması üzerine olaylar kontrolden çıkmış ve bu, Meşruti idaresinin serpilmesine yol açtığı kadar aynı zamanda ulemanın sadece içtimai alanda değil aynı zamanda siyasi alanda da sivrilmesine vesile olmuştur. Aşırılık yer değiştirmiştir. Meşruti idare ile birlikte yan yana velayet-i fakih doktrini de farklı düzeyde tartışmaya açılmıştır. Muhammed Hüseyin Naini'nin şampiyonluğunu yaptığı bu süreçle birlikte Şahların otoritesi zayıflarken ulemanın otoritesi pekişmiştir.
İran'da bütün devrimlerin mayalanma ve kalkışma zemini bazardır. 1905/1906 yılında Meşrutiyet kalkışması sırasında olayların merkezinde bazar yer almış ve kitleleri bazar yani esnaf yönlendirmiştir. 1979 yılında Şah Muhammed Rıza Pehlevi'ye karşı halk hareketi de yine mollalarla birlikte bazar esnafı tarafından yürütülmüştür. En önemli rolü bazar üstlenmiştir. Kısaca Naini'nin yerini bu defa daha ileri bir formatta Humeyni almıştır. İran Meclisi eski başkanlarından Abdullah Natık Nuri bazarın rolü ve ehemmiyetine şöyle temas ediyor: "İslami kültüre göre bazar, kültürel sosyal ve ekonomik faaliyetlerin folklorik zeminini ve merkezini temsil eder…"
28 Aralık 2017 tarihinde Meşhed merkezli olarak başlayan olayların geri planında ekonomik kaygılar, nedenler ve yolsuzluklar yatmaktadır. Ekonomik eşitsizliğe bir de yolsuzluk eklenince zaten oldukça öfkeli bir halk olan İran halkının önüne geçmek kabil olmuyor. Meşhed olaylarının gerisinde yolsuzluklar ve sahtekarlık olduğu gibi tam sönmeyen olaylar bu defa esnafı temsil eden bazara da yansımış oldu. Bazar yeniden isyan dalgalarının merkez üssü haline geldi. Bu ise tarihin tekrarı demektir. 'Ya da bazarla gelen bazarla gidecek' demektir. İran Devrimi gelecek yıl kırk yaşına basacak, erbain çıkartacaktır. Halkın bu rejimden memnuniyetsizliği giderek artıyor. Umutsuzluk dalga dalga yayılıyor. İran Suriye, Irak'ta ve Lübnan'da zafer kazanıyor bu geri tepiyor. Futbolda açılımlar yapıyor geri tepiyor. Her şey İran halkını daha fazla kızdırıyor. Son sıralarda Ruhani'nin özensiz ve sorumsuz pozları da halkın sinirlerine dokunuyor. Artık her şey kazan kaldırmak için bir bahane.
İran'da değişimin vakti geldi. Bunun kötü yönetimle ilişkisi dış bağlantılarla ilişkisinden az değildir. İran rejimi yandaşlarınca hep yabancılar taşlanıyor ama nedense kötü yönetimi akıllarına getirdikleri yok. Uyanıklık bir yere kadar. Zor oyunu bozar. Zengin İran'ın fakir halkı rejiminin dış maceralarını hoş karşılamıyor ve kendi üzerinden finanse edilmesine onay vermiyor. Mollaların bir eli yağda bir eli balda olması da dini kurumlara olan inancı zayıflatıyor. Geriye sadece öfke seli ve onu boşaltmak kalıyor.