Arama

Mustafa Özcan
Eylül 27, 2019
Gençlik Rehberi'nden, gençler rehberine

Kanıyla canıyla Türkiye ile bütünleşen davetçi isimlerden birisi Lübnan asıllı Mustafa Muhammed Tahhan idi. Hamas'ın taziye bildirisiyle birlikte Hakkın rahmetine kavuştuğunu öğrendim. Son yıllarda biraz gölgede yaşıyordu. Pek fazla da görüşemiyorduk. Uzun yıllardan beri şeker hastalığı illetinden muzdaripti ve ' bu ve benzeri illetlerle' boğuşuyordu. Mecazen de olsa bu 'boğuşma' tabiri, ifadesi yanlış anlamlara çekilebilir. Nitekim öyle de olmaktadır. Zira Neslican Tay'ın vefatı üzerine gereksiz bir tartışma trafiği başlatıldı, atmosferi oluşturuldu. İdeolojik söylem insani söylemin önüne geçti ve üzerine çıkarıldı. Velhasıl yaşanmaması gereken bir durum yaşandı. Peygamberimiz biricik İbrahim'ini kaybettiğinde gayri ihtiyari şunları söylemiştir. Gönül telleri titrer, tüllenir, hüzünlenir, gözler de yaşarır. Gözler de kalbi dinler ve boşalır. Ey İbrahim seni kaybetmekten dolayı mahzunuz, üzgünüz.

İnsan taş yürekli olamaz ve insanın billur gibi boşanan gözyaşları da rahmanın bir atiyyesi, rahmetinin bir nişanesidir. Onun rahmet denizlerinin ve nehirlerinin bir çağlamasıdır. İnsani meselelerde ideolojik hesap güdülmez. İnsani meselelerde ideolojik katılık sırıtır. Lakin üzülmenin ve kederlenmenin de bir adabı ve ölçüsü vardır. Kimileri bunun dışına çıkmaktadır. Ölünün ardından alkış tufanı koparmak gibi. Bunlar elbette cahiliyet kalıntısıdır. Ölüme meydan okunmaz, teslim olunur. Dövünmek, ölümün ardından gösterilen gerekli vakar haliyle bağdaşmaz. Üzülmek, kederlenmek bir değerdir ve burada nehyedilen durum olgunca ağlama değil, taşkınlık halidir. Dövünme, yüze vurma ve cep ve elbise yırtma gibi taşkınlıklar vakar ve olgunluğun dışına çıkmadır. Ölüm karşısında vakur bir şekilde üzülme çok daha insanidir. Dolayısıyla Neslican Tay'ın ölümüne üzülmek gayet insani bir durumdur. Bunun kurallarla çatışan yönü varsa bu yapanlarını ilgilendirir.

Hamas'ın dışında Irak Hizb-i İslamisi de Ebu Eymen yani Mustafa Muhammed Tahhan'ın ardından taziye mesajı yayınlayan kurumlar arasında yerini aldı.

Kendisini Suriye asıllı zannediyordum. Demek ki aklımda yanlış kalmış. 1940 yılında Lübnan'ın kuzeyinde Kuşa semtinde dünyaya gelmiş. Gençlik yıllarını Türkiye'de geçirmiş. Son yıllarında da hayatını Türkiye ile Kuveyt arasında taksim etmişti. İkisi arasında deveran ediyordu. İstanbul'da Fatih'te Fatih Camii yakınlarında bir dairesi vardı. Vicahi tanışıklıktan önce kendisini gıyabında yazı ve kitaplarıyla tanıyordum. Özellikle iki dilde yayınladığı ( Arapça-İngilizce) Ahbar bülteni elime geçiyor ve istifade ediyordum. Pratik bir adamdı, on parmağında on marifet sergiliyordu. Fatih'teki dairesinde geniş katılımlı bir toplulukla birlikte İlk tanışmamızda biraz sitemkar geçti. Erbakan'a Türk sevenlerinden daha çok bağlıydı daha çok hürmet gösteriyordu. Herkesin de kendisi gibi olmasını istiyordu. Bu nedenle de beni yeteri kadar Erbakan taraftarı görmüyordu ve bu nedenle sitem ediyordu.

Bununla birlikte 2011 yılında patlak veren Arap Baharından sonra değerlendirmelerinde yeni bir pencere açıldı, yeni bir aşamaya geldi. Bakışlarını biraz revize etmiştir. Arap Baharına kadar Adalet ve Kalkınma Partisine Erbakan merkezli olarak bakıyordu ve eleştirel yaklaşıyordu. Mustafa Muhammed Tahhan gibi ömürlerini sürgünde geçirenler için en önemli dinamik Suriye rejimi ve ona karşı bakış açısı olmuştur. Onlar için muharrik unsur Esat ve rejimi idi. Bu nedenle Arap Baharından sonra Saadet Partisi ve çevresinin Arap Baharına yaklaşımına eleştirel bakmaya başlamıştır. Bu bakış açısının ulusalcı bir karakter arz ettiği kanaatine varmıştır.

Doğrusu vefat haberini aldığımda 'haberi yakin' gelip çattı. 'Haberi yakin' kesin haber demektir. Ben Mustafa Muhammed Tahhan hocanın ölüp ölmediğini bilmiyordum, son yıllarda eskisi gibi hareketli değildi bu nedenle de kendisini sosyal medyada fazla göremiyordum. İletişim kanalları kesilmişti. Yani erişimim veya takibim dışına çıkmıştı. Belli ki mecazi tabirle 'hastalıklarıyla boğuşuyordu.' 25 Eylül 2019 tarihinde çok sevdiği İstanbul'da 79 yaşında hakkın rahmetine kavuşuyor. İstanbul onlar için hala bir payitaht. Başkentler başkenti. Tahhan gibi, kendisini Türk kökenli olarak tanımlayan Pakistan Cemaat-ı İslamisinin efsanevi liderlerinden Gazi Hüseyin Ahmet de İstanbul özlemini dile getirmiş ve böğründe ebediyete kadar istirahat etmeyi düşlemiştir. İstanbul'da tarihin böğründe ve bir servi ağacının dibinde İsrafil'in suruyla kıyamette dirilmeyi beklemek ne kadar asude bir düş olmalı.

Mustafa Tahhan sürekli olarak gençlikle ilgilenmiştir. Bu uğurda teşekküller kurmuş veya en azından önayak olmuş birisidir. Hayatını gençliğe ve Türkiye'ye adamıştır. Bu nedenle Mısır İhvan Lideri İbrahim Münir onu 'gençlik ve gençlerin rehberi' olarak tanımlamıştır. Yerinde bir tanımlama. Bilindiği gibi Gençlik Rehberi Bediüzzaman'ın risalelerinden birisinin adıdır. Çok sayıda kovuşturmaya tabi ve konu olmuştur. Mustafa Tahhan da gençler rehberidir. 1964 yılında İstanbul Üniversitesinde kimya mühendisliğini bitirdikten veya burada masterını tamamladıktan sonra kendisini İslami hizmetlere adamıştır. Tahhan, 1969 yılında Uluslararası İslam Öğrenci Organizasyonları Federasyonunun (IIFSO) hayata geçirilmesine katkıda bulundu ve 1980'de kuruluşun Genel Sekreterliği görevine seçildi. Tahhan ayrıca, IIFSO'nun İslami Kitap Projesi'nin hazırlanmasına ve 70'ten fazla dile çevrilmesine de bizzat nezaret etti. Riyad'da faaliyet gösteren Müslüman Gençlik Dünya Asamblesi/World Assembly of Muslim Youth kurucuları ve yönetim kurulu arasında yer aldı. Türkiye ile İslami konularda birçok esere imza attı.

27 Eylül (2019) tarihinde Fatih Camii avlusunda kılınan cenaze namazından sonra naaşı çok sevdiği Erbakan'a yakın Merkez Efendi civarında toprağa verildi.

Allah rahmet etsin…

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN