Arama

Mustafa Özcan
Eylül 17, 2019
Putin’in gecikmiş kızıl kuşak projesi

16 Eylül 2019 tarihinde Başkent Ankara'da Çankaya Köşkünde yapılan üçlü toplantı ve zirvede tabir caizse dağ fare doğurdu. Özellikle de sonuç bildirgesinde anayasa komisyonu üzerinde duruldu. Halbuki, kalıcı ateşkes üzerinde durulmalıydı. Anlaşılan Putin'in ajandasında farklılık vardı. Hala İdlip'te durumun kritik ve endişe verici olduğunu söylüyor ve bölgenin 'teröristler' için bir sığınak olmaması gerektiğinden dem vuruyor. Terörist tehdidi yok etmek için ilave bir adım atılması gereğinden söz ediyor. Birçok yorumcu bu ifadeden yeni askeri operasyonların eli kulağında olduğu sonucuna vardı. Putin'in sözlüğünde siyasi çözüm yok Grozni seçeneği var. Zaten Esat zamanla ve yanık topraklar siyasetinin ardından Grozni'yi yöneten Ramzan Kadirov'un Şam versiyonu haline gelecek. Putin'in Çankaya'daki ifadeleri karşısında iyimser olmak için bön olmak gerekir. Keza bu ifadelerden önümüzdeki günlerde Türkiye'nin endişelerine rağmen Maaratu'n Numan, Serakip, Eriha ve Cisru'l Şuğur bölgelerine ve ilçelerine askeri operasyonun eli kulağında olduğu anlaşılıyor. Kısaca Moskova'nın desteğiyle Şam rejiminin yeniden harekete geçebileceği, varsayımdan öte bir ihtimali barındırmaktadır. Bu durumda bir ucu Türkiye'ye dokunacak olan insani trajedinin kapıda olduğu sonucuna varabiliriz. Bu açıdan Çankaya'da havanda su dövüldü. Zira hukuki süreçten evvel siyasi süreci işletmek gerekiyor aksi takdirde araba atın önüne konmuş olacaktır. Arap rejimleri anayasa yokluğundan istibdada kapılmadı. Bilakis anayasalar bile mecrasından saptırıldı ve istibdada alet edildi. Bu açıdan Suriye'de öncelikli mesele siyasi çözümdür. Yani Esat kalacak mı yoksa gidecek mi? Temel soru ve sorun budur, ötesi teferruattan ibarettir. İşe anayasadan başladığınızda Esat'a çiğneyeceği, tüketeceği yeni bir alan bırakmış olacaksınız. Suriye'de temel sıkıntı ne anayasa ne de anayasa komisyonu. Bunlar saptırmaca, oyalamaca. Temel mesele siyasi çözümdür. Ruhani hala 'askeri çözüm olmayacak, siyasi çözüm gerekiyor' diye tutturuyor, ezber laflar ediyor ama Esat'ın etrafında örülü bir siyasi çözüm siyasi çözüm olmayacaktır. Siyasi çözümün ABC'si Esat'ın gitmesidir. Ondan önce ve öte Suriye'de bir çözüm yolu bulunmuyor. Ruhani, Suriye'ye askeri olarak gelen davetsiz misafirlerin meşruiyetini sorguladı. Zaman zaman bunu Putin de yapıyor. Halbuki, davetli gelenlerin meşruiyeti ötekilerden daha eksiktir. Esat meşruiyet kaynağı olmaya nereden temin ediyor? Mütegallibe veya katliam meşruiyeti mi var? Zaman zaman Hasan Ruhani ile Putin bu davetsiz misafirlikten bahsederek aslında Soçi ortakları olan Türkiye'yi de sorgulamış ötesinde iğnelemiş oluyorlar. Ya da Türkiye'nin konumuna bugünkü ifadesi çekince olan kayd-ı ihtirazi şerhi düşüyorlar.

Çankaya'da basın toplantısında Yemen kriziyle ilgili değerlendirmesinde Putin Kur'an-ı Kerim'e göndermede bulundu. Şu ayeti gündeme getirdi: "Hep birlikte Allah'ın ipine (kitabına, dinine) sımsıkı sarılın. Parçalanıp ayrılmayın (Al-i İmran: 103).Putin'in Kur'an-ı Kerim'den tanıklıkta bulunmasına nasıl bakmak gerekir? Bu tanıklık normal bir tanıklık da değil. Müslümanları tefrikayı bırakmaya, birlik olmaya çağırıyor. Putin bu birliğin neresinde? Son sıralarda Rusya, Taliban ile ABD arasında arabuluculukta bulunmak istiyor. Pakistan Başbakanı İmran Han da geçmişte Afganistan'da ABD'yi desteklemekten dolayı pişmanlık duyduklarını söylemektedir. Peki, Putin iman mı etti? Hayır, ne gezer? Ümmeti konsolide etme hakkını nereden alıyor. Meseleye Tamamen stratejik zaviyeden bakıyor. Kur'an-ı Kerim'i çıkarlarına alet ediyor. Yoksa Müslümanlar birlik olsa bir ucu muhakkak ki ona da dokunacaktır. Sadece Müslümanların beraberliğini bir başkasına karşı kullanmak istiyor. Soğuk Savaş döneminde ABD'nin Yeşil kuşak Projesi ile yapmak istediği gibi. Putin de Rus çıkarlarını güçlendirmek için gecikmiş bir biçimde 'kızıl kuşak projesine' atıfta bulunuyor. Esasen böyle bir fırsatı Ruslar Galiyev ile birlikte tepmişler ve kaçırmışlardı. Galiyev ile başaramadıklarını bugün Dugin gibilerle başarabilecekler mi? İslam ümmeti Suriye'de olup bitenleri görmüyor mu? Belki çaresizlikten dolayı bazen sempati toplayabilir ama bunu davranışları nedeniyle sürdürmesi imkansızdır. Söz gelimi, Çankaya'da ayet okur ama 20 yıl sonra Dagıstan gibi bölgelerde zafer sarhoşluğuyla Müslümanlarla birlikte votkanın dibini bulur. İslam karşısında Putin'in Trump gibilerinden asla geri kalır tarafı yoktur. Belki de kurumsal olmadığı için fazlası da vardır. Rusya'da bir İlhan Ömer veya Reşide Tuleyp örneğine rastlamak mümkün mü? Bununla birlikte ABD ile İsrail'in tahammülü mümkün olmayan davranışları, Rus vahşetini bile sevimli kılabiliyor.

Putin Suriye'de matruşka misali çok katmanlı bir himaye politikası izliyor. Önce Ortodoksların hamisi olduklarını söylediler. Bilahare Fransızların Osmanlı sonrası yaptığı gibi fiilen Nuseyrilerin hamisi kesildiler. Hamiliği İran ile Şiilere kadar uzattılar. Ardından İsrail'in hamisi oldular ve Yemen'de ise toptan ümmetin hamiliğine soyundular. Putin birliğe çağırıyor. Peki, neye karşı birlik? Kafasına göre Rus cephesiyle bitişik, ABD ve Batı'ya karşı birlik. Kısaca Putin gecikmiş bir biçimde kızıl ittifaka ya da kızıl kuşak projesine çağırıyor.

Putin'in işini kolaylaştıran yine Batılı politikacılar. Sözgelimi şantajla birlikte Körfez'in zenginliğini kaldıran, yüklenen Trump 'biz olmasak Körfez emirlikleri iki hafta içinde tepetaklak olur' derken şimdi İran'ın saldırgan politikaları karşısında dut yemiş bülbül gibi. ABD ve Batılıların politikası yağmaya bağlı. Onlar için yağmaladıkları dükkanın sahibi veya bekçisinin kim olduğunun bir önemi yoktur. Daha önce Almanya karşısında Fransa'yı İran karşısında Suudi Arabistan'ı verbatim yani sözel bir biçimde savunan Trump iş ciddiye binince sorumluluklarını bir kenara itiyor. Suudi Arabistan gibi Körfez ülkelerinin himayesi için söz vermediklerini söyledi.

Putin ise Çankaya'da pazarlamacı gibi davranarak Suudilere S-400 satma teklifinde bulundu! Türkiye'ye de 6 milyon turist gönderecekmiş!

Sonunda hem Araplar hem de İsrail'i yönetenler Mübarek'in bıraktığı noktaya gelecekler ve şöyle söyleyecekler: Amerikan elbisesi giyen çıplaktır. İran ve ortaklarının yanında hiçbir şey yapmayan Saddam'a kıydılar ama elleri Esat, Hamaney gibilerine varmıyor, uzanmıyor. Demek ki ezelden ebede ortaklıkları var.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
2024 Fikriyat. Tüm hakları saklıdır.
BİZE ULAŞIN