Mustafa Özcan

Müslümanlar tarih nöbetinde

Dünya çapında yeni bir siyasi döngü ile karşı karşıyayız. Bunun fasılları Afganistan'da yazılıyor. 'Cebri/ totaliter' dönem ile peygamberlik yöntemi üzerine hilafet dönemi nöbetleşiyor. Döndük dolaştık yine ilk kareye veya ilk döngüye geri döndük. İlk İslam devleti önce Persleri dize getirdi ardından ikinci hamlede Mute savaşı ve akabinde Yermük savaşıyla birlikte Bizans ötesinde Batı dize getirildi. Kadisiye Savaşı ile birlikte Sasaniler dize getirilirken Yermük Savaşıyla da Bizans ricata mecbur bırakılmıştır. Afganistan'da da benzeri bir süreç ve nöbet devri yaşanıyor. Önce Şark imparatorluğunu temsilen modern Sasaniler olan Sovyetler Mücahitler tarafından dize getirilmiştir. Günümüzde Şark imparatorluğunu siyaseten SSCB temsil ediyordu ve Afganistan'da havlu attı ve Polonya ile Afganistan gergefinde buharlaştı gitti. Sonrasında ise Afganistan'da şansını Bizans-Batı imparatorluğu adına ABD denedi. ABD öncülüğünde NATO güçleri Afganistan'da hakimiyet kurdular. Lakin bu hakimiyet 20 yıl içinde eridi, suya düştü. Önce Taliban'ı devirdiler ardından da Taliban kuklalarıyla birlikte onları tarihe gönderdi. Saha dışına çıkardı. İlginç olan husus, Taliban Kabil'e girdiği Ağustos ayı ortaları tam da Yermük Savaşının sene-i devriyesine denk gelmiştir. Yine Aşura gününe rastlamıştır.

Yermük savaşı 15 Ağustos'ta başlayıp 20 Ağustos 636 yılında sona ermiştir. Toplam 5 gün sürmüştür. Büyük kayıplar veren Bizans ordusu ne yapacağını bilmeyerek geri çekilmeye devam ediyordu. 250 bin kişilik ordusu olan Bizans ordusu bu taarruz ile birlikte eriyip 120 bin kayıp vermişti.

İbrahim Tamir ve İngiliz yazar David Hearst'in yorumları olmasaydı bu analizi yapmakta zorlanırdım. Kendimde cesaret de bulamazdım. Onlar dikkat çekmeseydi belki de bu konuyu kaleme almayacaktım. İbrahim Tamir Veda Hutbesinde esrarengiz bir pasaja dikkat çekiyor. Ve innezzamane istadare keheyetihi yevme halakallahu's samavati ve'l arda (http://hrlibrary.umn.edu/arab/IS-4.html/ https://www.youtube.com/watch?v=qUUeaBfMr9Q&t=512s ). Burada Hazreti Peygamber İslam ile birlikte zamanın cahiliyet üzerine egemenlik kurduğunu ve nöbet değiştirdiğini ifade etmiş oluyor. Zaten İslam anlayışında tarih döngüseldir, mustatil yani düz bir çizgi üzerine değildir, aksine dairevidir. Nöbetleşedir. Kısaca İslam'ın zuhuruyla birlikte bir nöbetleşme yaşandığını ifade etmektedir. Güneşin ve ayın ve dünyanın döngüleri veya devreleri gibi zamanın döngüsünden bahsediyor. Güneş rüyalarda İslam veya ümmet olarak yorumlanmaktadır.

Bu döngüyü nasıl anlamamız lazım? Sözgelimi, İslam tarihini beşe ayıran hadiste dördüncü devre 'melik cebri' olarak ifade edilmektedir. Totaliter çağ demektir. Hadislerdeki karnu'ş şeytan (şeytan çağı veya boynuzu) ifadesi de aynı gerçeğe mi parmak basıyor? Kısaca, Fransız Devriminden mülhem İslam hukukuyla yollarını ayıran cumhuriyet rejimleri adı altında hüküm süren veya (başka adlar altında da olabilir) yapılar bu devrelerden (cebri-totaliter devre) birisini teşkil etmektedir. Bunun zıt devresi de İslam güneşinin yeniden doğmasıdır. Peygamberlik yöntemli ikinci hilafet döneminin zuhurudur. Adalet ve şuranın yeniden tesisidir. Totaliter rejimlerin en şiddetlisi İslam aleminde hüküm sürmekle birlikte yine de bu rejimler Batı tarafından himaye edilmiş, kollanmış ve desteklenmiştir. İşte Amerikan kuklası Eşref Abdulgani hükümeti bunların son kalıntılarından birisiydi. .

Middle East Aye ortak kurucularından yazar David Hearst Afganistan bozgunuyla birlikte Batı siyasi imparatorluğunun topyekün inişe geçtiğini ifade etmektedir. ( https://arabi21.com/story/1379297/ ) Jeo Biden aynen Hirakl'ın Suriye'ye veda etmesi gibi Afganistan'a veda etmiştir. Hirakl'ın veda sözleri Abdullah Ahmer'in Gırnata'ya veda ederken ki sözleri gibi yürek yakıcı ve dağlayıcıdır. 'Bir daha geri dönüşü, buluşması olmayan veda' diyerek duygularına tercüman olmuştur. Bu gerçek Trump'la ilgili görülen bir rüyada da teyit edilmiştir. Rüyada yılbaşı/ milat günü ağacının dallarında tüneyen 7 kargadan biri süzülerek Trump'ın başındaki küresel hakimiyet sembolü olan tacı alır ve gider. Bu arada 'sakarullah' denilen Allah'ın kartalı ise göklerde süzülmektedir ve pik yaparak kargadan küresel hakimiyet sembolü olan tacı kapar ve Akdeniz üzerinde süzülmeye başlar. Ortadoğu'ya doğru gider Mısır üzerinden süzülerek ve Körfez bölgesine doğru intikal eder. Bu açıkça David Hearst'in anlatmak istediklerine tercüman olmaktadır. Allah'ın kartalı havalanmıştır. Jeo Biden Afganistan konusunda fazla bir seçeneğe de sahip değildir. Bununla birlikte mezellet dolu çekilişinden dolayı çok büyük itibar kaybetmiştir. Eşref Abdulgani'nin bozgunu Amerikan bozgunu olarak tarihe geçmiştir. Zulüm ile kimse abat olamaz. Mücahitler Sovyetleri dize getirmişler bunun üzerine Gorbaçov 1989 yılında Afganistan'dan çekilmek durumunda ve zorunda kalmıştır. SSCB'nin havlu atmasından 32 yıl Amerikan işgalinden de 20 yıl sonra Biden Afganistan'a veda etmek durumuyla karşı karşıya kalmıştır. Kimse sıranın kimde olduğunu kestiremiyor.

Afganistan trajedisinden en az dört Amerikan başkanı sorumludur. Bunların başında yeni bir Haçlı seferi başlattığını söyleyen Bush geliyor. Taliban'ı dize getireceklerini söyleyen Bush 20 yıl sonra Tora Bora mağaralarında bozguna uğramış ve Haçlı seferi tersine dönmüştür. Amerikan başkanları içinde en iğrenç olanı ise siyah derili olmasından değil ama siyah yürekli olmasından dolayı Obama'dır. Kurulu Arap rejimleri Mübarek'in devrilmesinden onu sorumlu tutmuşlardır. Şimdi Eşref Abdulgani'nin devrilmesinden de Biden sorumlu tutulmaktadır. Hırsızın hiç mi kabahati yok?

Aylık brifinglerde mesele Suriye meselesine gelince Obama hep yüzünü öteki tarafa çevirmiştir. Halbuki, Şam'da 'ölüm doktoru' lakaplı Beşşar Esat Obama gibilerini misal vererek dünyanın kendilerine karşı komplo kurduğunu iddia etmiştir. Obama ile Esat çifte kavrulmuş zulümdür. Yine David Hearst'in yazdığı gibi Sisi Rabia katliamını yaptığı sırada Obama golf sahasına dönerek oyununa kaldığı yerden devam etmiştir. Ona göre yüzlerce kişinin hayatı bir golf maçından daha değersizdir. Ama bilmiyorlar ki Allah imhal eder ama ihmal etmez.

David Hearst'in dile getirdiği gibi Afganistan bozgunu bu ülke ile sınırlı kalmayacaktır. Sovyetler Birliği, yıkıldıktan sonra uzun süre kendini toparlayamamıştır. Putin, 2015 yılında askeri bir hamle ile Suriye'ye girmesine kadar. Henüz Afganistan'daki gibi Rus askeri müdahalesi üzerinden 11 yıl geçmedi ki nihai değerlendirmeyi yapabilelim! Bakalım Putin'in şansı yaver gidecek mi yoksa yeni coğrafyada selefleri Brejnev-Gorbaçov gibi bozguna mı uğrayacaktır? Acaba Putin Amerikalıların Afganistan bozgunundan ders çıkarır mı? Yoksa gücün gururuna mı kapılır?

Türkiye'de bazı Kemalistler Afganistan olayları üzerinde perdeleme ve parazit yapıyorlar. Taliban ile ABD veya Biden idaresi arasında bir muvazaa hattı kurulduğunu varsayıyorlar. Taliban'ın ABD'yi dize getirmesini anlayamıyorlar. İnanmıyorlar da! Çünkü olaylara Stalin gibi mücerret gözle bakıyorlar. Basiretleri yetmediği için bunun muvazaa sonucu gerçekleştiğini düşünüyorlar. Onlara göre zaten Taliban ya takiye yapıyor ya da muvazaa! Halbuki, ABD'nin skandal boyutlarına varan çekilme işlemi fotoğrafları bu muvazaa ihtimalini ortadan kaldırmaktadır. Kemalistler gibi Halit Dehil de (Suudlu yazar) İslamcılarla ABD'nin muvazaa hattında olduğunu savunuyor. Öyleyse ABD Arap rejimlerinin arkasından niye çekilmiyor? Söz gelimi, Trump iki hafta desteklerini çekmeleri halinde Suudi Arabistan gibi rejimlerin iskambilden kuleler gibi yıkılacağını ön görmüştür. Afganistan bunun misali olmuştur. Lakin orada yaşanan çifte bozgun halidir. Saddam Hüseyin gibi bir iki istisna dışarıda bırakılırsa Arap tiranları ABD'nin arayıp da bulamadığı cinsten yöneticilerdir. Condoleezza Rice da 2004 veya 2005 yılında 60 yıldır diktatörleri desteklediklerini itiraf etmişti. Tarihin karar saati gelip çattığında Amerikan şemsiyesi de işe yaramayacaktır. Herkes kendi derdine düşecektir.

Ortada tiyatro yok gerçekler var. Artık sevimsiz rejimlerin üzerine bomba yağdırarak hakimiyet kurma dönemi sona erdi. Batı'nın ayakları yere değdi ve cihangirliğinin sonuna geldi. Ondan ötesi boş laf (laf güzaf). Tarihin sonu gelmedi, tarihin nöbeti Müslümanlara geçti.

Mustafa Özcan

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu'na aittir. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz.
Ancak alıntılanan köşe yazısı/haberin bir bölümü, alıntılanan habere aktif link verilerek kullanılabilir. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.